She came to see me translate Turkish
144 parallel translation
She came to see me in her best shoes.
En iyi ayakkabısını giyerek beni ziyarete gelmiş.
She came to see me last night.
Dün gece beni görmeğe geldi.
When I was in prison, she came to see me every day.
Hapisteyken her gün ziyaretime geldi.
She did, when she came to see me.
O kadın verdi, beni görmeye geldiği zaman.
But she came to see me at my hotel because she'd liked the film.
Otele beni görmeye geldi çünkü filmimi beğenmişti.
She came to see me when I got out of intensive care. She said, " There's bad news and there's good news.
Yoğun bakımdan çıktığımda beni görmeye geldi. " Bir iyi bir kötü haberim var.
She came to see me before she left.
Gitmeden önce beni görmeye geldi.
Well, she came to see me.
Beni görmeye geldi.
No, she came to see me in the hospital. She was actually very helpful.
Hayır, hastanede beni ziyarete geldi.
When she came to see me, she had this tone in her voice.
Benimle konuşmaya geldiğinde sesinde bir ifade vardı.
She came to see me at the office. I found out all kinds of shit.
Ofisime beni görmeye geldi.
She came to see me at my office.
Ofisime beni görmeye geldi...
- She came to see me.
Beni görmeye geldi. Sonra?
She came to see me, said you might be in some sort of trouble.
Beni görmeye geldi, başının belada olabileceğini söyledi.
She came to see me the first time about six weeks ago.
Bana ilk kez altı hafta kadar önce geldi.
She... she said that you weren't returning her calls, so she came to see me.
O... O dedi ki, telefonlarını açmıyormuşsun. O yüzden beni görmeye gelmiş.
She came to see me last night.
- Geçen akşam beni görmeye geldi.
She came to see me.
Beni görmeye gelmiş.
But that's why she came to see me.
Bu yüzden beni görmeye geldi.
[Chuckles] Um, she... she came to see me a couple of weeks ago.
O... birkaç hafta önce beni görmeye geldi.
Yes.She called me, and then she came to see me.
Ne var? - Bay Roth.
And then she came to see me.
Ve sonra beni görmeye geldi.
- Lila, what are you doing here? - She came to see me, bro.
Beni görmeye gelmişti, birader.
She came to see me, bro.
Beni görmeye geldi kardeşim.
I thought she didn't like me, but... after a few days she came to see me play a concert.
Ben de benden hoşlanmadı herhâlde dedim. Ama birkaç gün sonra bir konseri yönetirken beni izlemeye geldi.
But Gilda couldn't stand not knowing the why of things, so she swallowed her pride and came to see me.
Ama Gilda olayların sebeplerini bilmemeye dayanamazdı, böylece gururunu yenip beni görmeye geldi.
She came here once to see me, I forget about what.
Bir kez beni görmeye geldi. Ne içindi? Unuttum.
You see, she came expecting me to help her.
Aldırmasını bekliyorum.
After she died, he came to see me in secret again.
Annem öldükten sonra tekrar gizlice beni görmeye geldi.
About a fortnight ago, she came here to see me.
Yaklaşık iki hafta önce kendisi beni görmeye geldi.
It came to say and I to me she said, almost in desperation : "It does not full me, I am Jewish and not it goes to want to have nothing to see with me".
Neredeyse gözüm dönmüş bir şekilde "Beni rahatsız etme." "Bir Yahudi'yle konuşuyorsun." dedim.
A year before she died, my mother came to see me in Rome.
Ölmeden 1 yıl önce, beni Roma'da ziyarete geldi.
When Savannah came to see me, she told me her name was Renata Halpern.
Savannah bana geldiğinde, adının Renata Halpern olduğunu söyledi.
Judith came over to see me on some pretext... or rather, doing her "best friend" routine. She's trying to find out how much I know.
Judith aynı bahaneyle beni görmeyede geldi... yada en iyi arkadaş rutinini kullanarak ne akdar bildiğimi öğrenmeye çalışıyor.
I didn't see her'til much later, when she came runing down down the lane, to tell me about the shooting.
Sonradan geç saatte gelip vurulmadan bahsetmeye gelene kadar onu görmedim.
She never came to Canada to see me.
Beni görmeye Kanada'ya hiç gelmedi.
She came over to see me last night.
Geçen gece beni görmeye geldi.
I came to see Pansy. It occurred to me this afternoon that she must be rather lonely.
Pency'yi görmeye geldim çünkü bu öğlen aklıma çok yalnız... olabileceği geldi.
That's why she came to see me.
Açıkçası, buraya iyileşmeye gelmek için insanın tam bir ruh hastası olması gerek.
- She never came to see me.
- Beni görmeye hiç gelmezdi.
She came to see me.
Beni görmeye geldi.
She came only to see me.
Ama beni görmeye geldi.
When she came to see me.
- Görmeye geldiğinde.
She told me she came up here to see you.
Seni görmeye buraya geldiğini söyledi.
- Karina came to see me... my daughter... she wants to live with us... - I was thinking...
- Düşünüyordum da...
I was hung over when she came back to see me.
Beni tekrar görmeye geldiği zaman akşamdan kalmaydım.
So she came down to see me.
Bir gün beni ziyarete geldi.
If Hannah came up and asked me for a chunk of sodium, I'd give it to her, just to see what she would do with it.
Eğer Hannah gelip benden sodyum isteseydi, ona verirdim, sadece onunla ne yapacağını görmek için.
That's why she came here to see me.
O yüzden buraya beni görmeye geldi.
I told you already, kathy landis came to see me 2 weeks ago, because she wanted to be a surrogate again.
Söyledim size. Kathy Landis iki hafta önce ziyaretime geldi. Çünkü yeniden taşıyıcı anne olmak istiyordu.
oh, i had to.i- - your mother came to see me, and she mentioned something about why you left me all those years ago.
Zorundaydım. Annen beni görmeye geldi ve bir şeyden bahsetti. Yıllar önce beni neden terk ettiğinden.