She tried to kill you translate Turkish
115 parallel translation
If you were in that car, drunk and helpless, then she tried to kill you too.
Eğer arabadaysan, sarhoş ve çaresiz, o zaman seni de öldürmeye kastetmiş demektir.
- You said she tried to kill you.
- Seni öldürmeye çalıştığını söyledin.
She tried to kill you to get your dough....... and to split with that asshole with the big dick.
Parana konmak için seni öldürmeye çalıştı koca penisli pislik herifle yemek için.
It was her, she tried to kill you.
O kadındı, seni öldürmeye çalışan oydu.
She tried to kill you, didn't she?
Seni öldürmek istedi, değil mi?
This hearing is to secure her release. Wait a second. She tried to kill you.
Sayın Yargıç, bunu bilerek yapıyor.
She tried to kill you.
Seni öldürmeye çalıştı.
Giles heard that she tried to kill you.
Giles duyduğuna göre seni öldürmeye çalışıyormuş.
- She tried to kill you!
- Seni öldürmeye çalıştı!
When you took out your own kidney to save your ex-wife... even though she tried to kill you...
Eski eşini kurtarmak için kendi böbreğini çıkarmıştın ya. Üstelik o seni öldürmek istemişken.
She tried to kill you twice.
İki kere de seni öldürmeye çalıştı.
She tried to kill you.
Sizi öldürmeye çalıştı.
A generous one, considering she tried to kill you.
Seni öldürmeye çalıştığını düşünürsek bu epey cömertçe olur.
- She tried to kill you?
- Seni öldürmeye mi çalıştı?
She tried to kill you?
Seni öldürmeye mi çalıştı?
There's a part of me that never feels freer than when I'm with Alicia. You know what she did. She tried to kill Lana, and she tried to kill you.
Alicia'nın yanında kendini özgür hisseden bir parçam var.
- She tried to kill you.
- Seni öldürmeye çalıştı.
Stop covering for her, she tried to kill you.
Onu korumayı bırak. Seni öldürmeye çalıştı.
So frightened of her own flesh and blood, That she tried to kill you.
O'nu korkutan gördüğü kanın kendine ait olmasıydı... bu yüzden seni öldürmeyi denedi.
Not only is she Albany PD, she also killed your buddy Colter, and she tried to kill you tonight at your office.
O sadece Albany Polis Departmanı'ndan değil ayrıca dostun Colter'ı öldüren ve bu gece seni ofisinde öldürmeye çalışan kişi de o.
Danny, she killed two people that you know about... and she tried to kill you.
Danny, iki kişiyi öldürdü bunu biliyorsun... Seni de öldürmeye çalıştı.
I know she tried to kill you. I'm sorry.
Bak, seni öldürmeye çalıştığını biliyorum ve bunun için üzgünüm.
You know she tried to kill herself and almost succeeded?
Kendisini öldürmeye çalıştığını ve neredeyse başaracağını biliyor muydun?
Come on. You mean, she tried to kill her?
Hadii, onu öldürmeye çalıştığını mı söylüyorsun?
Then tell me why she hasn't tried to kill you yet.
O zaman söyle bakalım, niye seni daha önce öldürmeye çalışmadı?
She's tried it before. - To kill you?
Daha önce de denedi.
You were witnesses that she tried to kill me!
Şahitsiniz, beni öldürmeye teşebbüs etti!
I'm telling you guys, she tried to kill me!
Ve ben bununla ilgili şaka istemiyorum, tamam mı? Size söylüyorum beni öldürmeye çalıştı!
She tried to kill you.
Dikkat edin arkadaşlar.
- Yeah. - She also tried to use you to kill us.
- Seni de bizi öldürmek için kullandı.
REESE : She's saying you tried to kill her.
- Onu öldürmeye çalıştığını söylüyor.
People are saying that you got her pregnant and she had an abortion and tried to kill herself. Uh-huh.
İnsanlar onu hamile bıraktığını ve düşük yapıp kendini öldürmeye çalıştığını söylüyorlar.
- Do you know she tried to kill me?
O kız beni öldürmeye çalıştı.
Kitty's got a lot of evidence, and she thinks that you tried to kill her.
Kitty'nin elinde bir sürü kanıt var ve onu öldüremeye çalıştığını sanıyor.
She's a Monican agent who tried to kill you.
Sizi öldürmeye çalışan bir Monikalı ajanıydı.
You know she tried to kill herself.
Biliyorsun kendini öldürmeye çalıştı.
You tried to kill Djaq because she is a Saracen, which, if I may say, is odd considering five minutes ago you were going to burn down a Christian church.
Sarazen diye Djaq'i öldürmeye çalıştın. 5 dakika önce bir kiliseyi ateşe verdiğin düşünüldüğünde bunun çok garip olduğunu söyleyebilirim.
You know she tried to kill me, right?
Biliyorsun o beni öldürmeye çalıştı Değil mi?
I looked at him. ... and here we are two stupid boys in love and she's nowhere to be found. But Fahri's organization tried to kill you.
Baktim suratina biz iki salak asik kivranip duralim, kiz ortaliktan kaybolsun... ( Yankili bir ses ) Ama Fahri seni öldürmeye kalkti.
Maybe she's haunting you, cos she tried to kill herself because of you.
Belki de senin yüzünden kendini öldürmek istedi diye, sana dadanmıştır.
Wait, you said that she tried to kill herself.
İntihar etmeye kalkıştığını söylemiştin.
When she found out you tried to kill Marty, she gave us this.
O senin Marty'i öldürmeyi denediğini anladığında, bunu bize verdi.
Doesn't change the fact that she knew the guy who tried to kill you.
Bu onun seni öldürmek isteyen insanı tanıdığını değiştirmez.
She said you tried to kill her once.
Onu öldürmeye çalıştığınızı söyledi.
I told you she tried to kill me.
Size söyledim ; beni öldürmeye çalıştı.
Because if I'd stayed with her, she wouldn't have tried to, you know, kill herself.
Çünkü eğer onunla kalsaydım kendini öldürmeye kalkışmayacaktı.
Your mother tried to kill him and if you stay with some half-baked plan she's gonna try and kill you.
Onu öldürmeye çalıştı ve yarım yamalak planlarınla seni de öldürür.
Don't you think that if Hayley knew who was going to kill her, she would've tried to prevent the murder?
Hayley, onu kimin öldüreceğini bilseydi buna engel olmaz mıydı sanıyorsun?
She already tried to kill you once.
Seni daha önce bir kere öldürmeye çalıştı.
But she just tried to kill you.
Ama daha şimdi sizi öldürmeye çalıştı.
I can only imagine, Mr Panofsky, the guilt that you are carrying, but you should know, my Clara, this is not the first time she tried to kill herself.
Hissettiğiniz suçluluk duygusunu ancak tahmin edebilirim, Bay Panofsky. Yalnız şunu bilin ki, bu Clara'nın ilk intihar teşebbüsü değildi.