She was a good person translate Turkish
72 parallel translation
I thought she was a good person... she was friendly, she was attractive.
İyi biri gibi. Dostça davrandı. Güzeldi de.
She drinked, you know, a little bit... but she was a good person.
O biraz içerdi, bilirsin ama iyi biriydi.
She was a good person.
O iyi bir insandı.
SHE WAS A GOOD PERSON ALL HER LIFE, AND THAT'S WHAT SHE GOT. SHE WAS A GOOD PERSON ALL HER LIFE, AND THAT'S WHAT SHE GOT.
Tüm hayatı boyunca iyi bir insan oldu ama eline ancak bu geçti.
Maybe Vera was a little crazy, but like she said about herself, she was a good person.
Belki Vera biraz deliydi ama onun da dediği gibi iyi bir insandı.
She was a good person.
İyi bir insandı.
But she was a good person.
Ama iyi biriydi.
'The suicide blonde tells... me she was a good person once, but now...'
İntihar eden sarışın, bir zamanlar iyi biri olduğunu söyledi bana. Ama şimdi...
And she was a good person.
Ve iyi bir insandı.
And she was a good person.
Ve o çok iyi bir insandı!
She was a good person.
O çok iyi bir insandı.
She was a good person.
Çok iyi bir insandı.
She was a good person.
O iyi biriydi.
She was a good person.
İyi biriydi.
But I wouldn't have left Jim with her if I didn't think she was a good person.
Ama iyi biri olduğunu düşünmeseydim Jim'i ona emanet etmezdim.
Whether she was a good person or not, I'm still not sure. But my second mother loved me, and I loved my second mother.
O iyi bir insan mıydı degil miydi halen bilmiyorum ikinci annem beni severdi ve ben de onu severdim.
Whether she was a good person or not, I'm still not sure. But my second mother loved me, and I loved my second mother.
O iyi bir insan mıydı değil miydi halen bilmiyorum ikinci annem beni severdi ve ben de onu severdim.
She was a good person.
O çok iyi biriydi.
She was a good person, but...
İyi bir insandı. Ama...
Maybe she was a good person.
Belki iyi bir insandı.
She was a good person, Detective.
O iyi bir insandı.
She was a good person who just got the wrong power.
Eline yanlış güç geçmiş iyi bir kızdı.
She was a good person.
Çok iyi biriydi.
I can't pretend that she was a good person.
Ayrıca o iyi biriymiş gibi de davranamazdım.
Then I went to live with my sister... she was married to a good person
Sonra kız kardeşimin yanına gittim iyi bir adamla evliydi.
The victim was a lovely person... small in stature and, not as you might say physically... but due to her peppy personality she was a good deal of fun to be around.
Kurban harika bir insandı... minyon tipliydi ve fizik olarak süper değildi belki... ama neşeli kişiliğiyle, yanında olmaktan keyif alacağınız biriydi.
She was a real good person when we went to school together an'all.
Birlikte okula gittiğimiz sıralarda, gerçekten çok iyi bir insandı.
She has a harsh father, yes. That's why Hope was born of a good person of you.
Zalim bir babası var, evet... işte bu yüzden Hope iyi bir insandan... senden doğdu.
a woman who, when she found the child, failed to notify the authorities at first, as she was required to do by both law and morality. Is Elaine Vassal a good person, a capable mother?
Çocuğu bulduğunda, hem ahlâk kurallarının, hem de yasalarının bir gereği olarak çocuğu yetkililere bildirmeyen bir kadın.
Nicole was a good person. She is.
Nicole iyi bir insandı- - insan.
She was a really good person once.
Eskiden iyi biriydi ve...
I just want a little proof that my mom was a good person, that she wasn't one of the girls I hate so much, one of the girls that makes high school miserable for everyone else.
Sadece, annemin iyi bir insan olduğuna dair ufak bir kanıt istiyorum. Onun nefret ettiğim ve liseyi herkes için işkence hâline getiren kızlardan biri olmadığını bilmek istiyorum.
She was a good person.
İyi bir adamdı.
Like his mother. A real good person she was.
Tıpkı annesi gibi.NAnnesi gerçekten de iyi bir insandı.
She was such a good person.
Çok iyi bir insandı.
Well, I was going to, but then I realized even though she's homeless, she's still a good person.
Ayrılacaktım, ama düşündüm de evsiz bile olsa o yine de iyi biri.
I mean, she was such a good person.
Çok iyi bir insandı.
Back at the Crab Shack, Joy was getting desperate to prove she was as good a person as Darnell.
Yengeç Kulübesi'nde ise Joy, Darnell kadar iyi bir insan olduğunu kanıtlama umudunu yitiriyordu.
Whatever... okay, look, I told you that I was going to prove this to you, so see, I'm a good person and she's a lying sociopath.
Herneyse... tamam, bak, Sana bunu kanitlayacagimi soylemistim, Gordun mu, Ben iyi insanim ve o yalanci bir sosyopat.
- She was being a good person.
Ama sadece iyi bir insan gibi davranıyordu. Yani?
The town realizes she was too harshly judged and she's really a good person, and she dies a saint.
Tabi sonra şehir onu çok sertçe yargıladıklarını ve onun aslında çok iyi biri olduğunu anlıyorlar ve tıpkı evliya gibi ölüyor.
That girl... she was so used to being avoided so she thought it was an ordinary thing... even though she's actually a good person.
O kız sürekli görmezden gelinmeye alışmış yani bu ona artık normal geliyor. Gerçekte çok iyi biri.
By all accounts, Meredith - - or "mez," as she was called by her family and friends - - was a good student, a good person, and a good friend.
Söylentilere göre arkadaşları ve ailesinin "mez" diye adlandırdığı Meredith iyi bir öğrenci, iyi bir insan ve iyi bir arkadaştı.
Look, Sam said she knew my nature and that I was a good person.
Bak, Sam doğamı bildiğini söylemişti. Ona göre iyi bir insandım.
please run for your lives. 'cause he killed a really cute teenager who was using illegal drugs. but she probably was a good person still.
Hemen kaçın, çünkü o kişilerin yasadışı haplar kullanan gençler olması çok yüksek bir ihtimal.
In your Holiday Inn room, you know, where the only person who can see is the maid and she's really not impressed because she has to clean it up, that was a good message for me that this is really it now.
Holiday Inn odanızda görebileceğiniz tek insan hizmetçidir o da hiç çekici değildir, temizlik falan işte. Bu benim için bir mesajdı ve şimdi bunu daha iyi anlıyorum.
I know what Gwen did was desperately wrong, but she is a good person.
Biliyorum, Gwen'in yaptığı yanlıştı ama Gwen iyi bir insan.
- Yes, me and Callie were friends. She was such a good, kind person.
Evet, yakın arkadaştık.
I had always thought that the Crown Princess was a good person, but in this time, she is not like that.
Erdemli biri olduğunu düşündüğüm Veliaht Prenses bu dünyada öyle biri değil.
It's a good thing she was in that car with you,'cause she's the only person I know who could've done what she did.
Seninle beraber arabada olması iyi bir şeydi. Çünkü yaptığı şeyi yapabilecek, tanıdığım tek kişi o.
She was a good fucking person.
İyi bir insandı, anasını satayım.