Shells translate Turkish
1,409 parallel translation
- One box of shells.
İki kutu fişek var.
Those are 12-gauge, armor-piercing uranium shells.
Bunlar 12 ayar, zırh delici uranyum mermileri.
There's bombs being dropped, there's shells being fired.
Gülleler düşüyordu. Tam bir kaostu.
Before it comes to your dinner plate... it got two shells wrapped around it, just like a clam.
Senin tabağına gelmeden önce... Etrafında iki kat çevrilmiş bir kabuk vardır, Tıpkı bir deniztarağı gibi.
He picked up all the shells.
Tüm kurşunları üzerlerine boşaltıyor.
What were buildings now are shells... like boxes crushed by someone's giant hands.
Binalar, dev birinin ellerinde buruşturduğu... karton kutular gibi harap oldu.
And don't swerve, or else you will get under my shells.
Ayrıca rotadan çıkmayın, yoksa top mermilerimin altında kalırsınız.
The side armor was an advanced formula Krups Steel 13 inches thick designed to resist a fury of torpedoes and the largest caliber shells.
Yan cephe zırhları, geliştirilmiş formüllü, 13 inch'lik Krups çeliğidir. Bunlar şiddetli torpido ve büyük kalibreli toplara karşı koymak üzere tasarlanmışlardır.
When you're firing at 27,000 yards you're firing salvos, four or eight shells.
27.000 yard mesafeden 4 ve 8 toplu salvolara başlandı.
You see the splash of shells.
Suya düşen topları görürsünüz.
On the bridge they can only count the seconds as the shells fly.
Onlar, köprüde, saniyeler içinde uçan topları sayabiliyorlardı.
And you simply keep pumping in shells all around him, straddling him, still some short some long and then finally the fatal hit.
Ve sizde tüm topları onlara karşı ateşlemek zorundaydınız. Bazıları hala kısa düşüyor, bazıları ise aynı yere... Ve sonunda ölümcül vuruş.
Shells tore through Bismarck's superstructure and its crew.
Toplar Bismarck'ın üst güvertesinde ve mürettebatının üzerinde parçalanıyordu.
In all 2,876 artillery shells were unleashed toward the Bismarck.
Toplamda Bismarck'a 2.876 top mermisi atılmıştı.
All the secondary turrets had one or more entry holes from medium caliber rounds, six or eight inch shells which punched through the armor to detonate inside killing the gun crews instantly.
Tüm ikinci taretlerde, bir yada birden fazla delik var bunlar orta kalibreli mermilerle açılmış yaralar. 6 yada 7 inch'lik toplar, zırhı ve arkasındaki tüm mürettebatı anında öldürmüştü.
The main armament turrets fired 15-inch shells which were so massive they required a hydraulic system to lift, load and fire them.
Ana silah taretleri 15 inch'lik mermiler atıyordu. o kadar ağırdılar ki, yüklemek ve ateşlemek için hidrolik bir sistemle kaldırılmaları gerekiyordu.
The shells weighed over a ton and traveled at two and a half times the speed of sound.
Yaklaşık 1 ton ağırlığındaki mermileri ses hızının 2.5 katı süratle yol alıyordu.
The British used the same type of armor piercing shells but did the British fire truly sink the Bismarck?
İngilizler aynı tip zırh delici mermiler kullanmıştı fakat, Bismarck'ı gerçekten İngilizler'mi batırmıştı?
Was Bismarck sunk by shells and torpedoes as the British claimed...
İngiliz'lerin dediği gibi Bismarck, torpido ve toplarla mı batırıldı...
The Rodney is firing 16-inch shells at the Bismarck.
Rodney, 16 inch'lik toplarını Bismarck'a doğru ateşliyordu.
The King George is firing 14-inch shells.
The King George ise 14 inch'lik toplarını ateşliyordu.
And the three cruisers are pounding her with eight-inch shells.
Anyı zamanda 3 kruvazör de 8 inch'lik toplarını ateşliyordu.
At 9 : 02 one of Rodney's 16-inch shells scored a direct hit on the tower.
Saat 09 : 02'de Rodney'in 16 inch'lik toplarından biri doğrudan kaptan köşkünü vurdu.
Imagine it rocked the Kasbah when those shells hit it.
Bu toplar hedefi bulduğunda, topların Kasbah kalesini sarstığını hayal edin.
Both are on the starboard side indicating they were 16-inch shells from Rodney.
Sancak tarafındaki iki deliğinde Rodney tarafından atılan 16 inch'lik toplar tarafından açıldığı belliydi.
The British ships fired 2,876 shells at Bismarck, over 700 of them were 14 or 16-inch shells which could have penetrated her side armor.
İngiliz savaş gemileri Bismarck'a 2.876 adet top mermisi attılar, bunlardan 14 veya 16 inch'lik 700 tanesi geminin yüzey zırhına isabet etti.
If British shells weren't penetrating the hull then they weren't sinking the ship.
Eğer İngiliz topları zırhı delemeseydi, gemiyi batıramayacaklardı.
The shells were riddling the superstructure and decimating the crew but not striking the armored core, not sinking her, just torturing her.
Mermiler üst gövdeyi delik deşik etmiş, mürettebatın bir kısmını öldürmüş, ama zırhlı merkezi vuramadığı için, onu batıramıyorlardı, sadece işkence ediyorlardı.
Your shells.
Kabuklarınızı.
We contain the memories and experiences of all the shells we have ever occupied, over 50,000 years of existence.
Ele geçirdiğimiz bütün kabukların anılarını ve deneyimlerini taşıyoruz. 50,000 yıldır varlığımızı sürdürüyoruz.
I did find something, though, on one of them shells, if you want to take a look.
Ama kovanlardan birinde bir şey buldum. İstersen bak.
I removed the pellets from the shotgun shells, but I left all the powder in, so it should give us a good kick.
Saçma parçalarının kovanlarını tüfekten temizledim ama barutu olduğu gibi bıraktım. Bunun bize iyi bir tepme göstermesi gerekir.
Capable of constructing organic shells in various forms.
Çeşitli şekillerde organik kabuklar yapabiliyorlar.
[Laughing] He, he did not. This boy jumps under his seat. He's kissin'peanut shells for the rest of the 4th quarter.
- Ve bu adam koltuğunun altına saklandı.Dördüncü çeyreğin kalanını fıstık kabuklarının arasında geçirdi.
We found more slugs than shells.
Kovandan çok, kesik kurşun bulduk.
So some of the shells might've ejected into this car.
Kovanlardan bazıları arabaya girmiş olabilir.
Stuffed shells.
Midye dolma.
How many shells you got?
Kaç tane boş kovan var?
Their shells make rowboats.
Kabuğundan da kayık yapıyoruz.
We were cleaning out a cooling duct at the plant and found a box of old taco shells.
Santralde soğutma kanalını temizlerken bir kutu tarihi geçmiş taco lavaşı buluk.
Instead of laying eggs, they produce young without protective shells, and this grey kangaroo is about to do so.
Yumurtlamak yerine yavrularını koruyucu kabuk olmadan doğuruyorlar. Bu gri kanguru birazdan doğum yapacak.
Shells fell all around us and what with ships sinking and dying and dead bodies floating about, it made one shiver at the sight of it.
Etrafımızda mermiler uçuşuyordu ve batan gemiler yüzünden her taraf ölüler ve ölmek üzere olanlarla doluydu. Manzara ürperticiydi.
The Germans fired a million shells that day.
Almanlar o gün 1 milyon bomba attılar.
The raiders vanished into the darkness on all fours. I crawled out after them, shells started to fire.
Baskın yapacaklar karanlıkta kayboldular arkalarından süründüm ateş başladı...
30 % of British shells fired on the Somme were duds, a drastic failure of quality control.
Somme'da kullanılan İngiliz bombalarının % 30'u işe yaramazdı. Kalite kontrol sisteminin büyük başarısızlığı.
Better shells, better fuses, better guns and better gunners.
Daha iyi mermiler daha iyi fişekler, daha iyi silahlar ve daha iyi nişancılar.
In the sudden silence, we could hear the thud thud of falling shells, and metal and earth striking the sides of the tank.
Kısa bir sessizlik patlayan bombaların gümbürtüsünü tankın sağına soluna çarpan metal ve toprağın sesini duyabiliyorduk.
The Germans also had the bright idea of mounting anti-aircraft guns on lorries and attacking the tanks with armour-piercing shells.
Almanlar da kamyonların üzerine uçaksavar silahları monte etme ve tanklara zırh delici bombalarla saldırma fikirlerini geliştirdiler.
The Germans hit the British with a million shells in just five hours.
Almanlar sadece 5 saat içinde 1 milyon mühimmat ile İngilizlere saldırdılar.
183 of the giant shells fell on Paris.
Paris'e 183 tane dev bomba düştü.
The flagship was hit by a large number of high calibre shells.
Amiral gemi, büyük kalibreli birçok mermi ile vuruldu.