Shoop translate Turkish
31 parallel translation
Earle Shoop.
Earle Shoop.
Shoop, shoop
"Shoop, shoop"
- Shoop
"Shoop"
This is Henry Shoop, my fiancé.
Bu Henry Shoop, nişanlım.
Shoop, shoop, shoop.
Şup, şup, şup.
Forget shoop, shoop, shoop.
Şup, şup, şup işi de yattı.
Five hours from now, shoop, shoop, shoop!
Beş saat sonra, şup, şup, şup!
Shoop, shoop, shoop....
Şup, şup, şup...
Shoop.
Şup.
Shoop, shoop, shoop
Rezalet, rezalet
And they came and... shoop! Went right over the head, and one hit the fantail back here, and the rest was in a pattern around the stern of the ship.
Geldiler, tepemizden geçtiler ve biri burada kıç uzantısına çarptı ve diğerleri geminin pupa kısmına saldırmaya devam etti.
What's a shoop?
Kayrılıyım mı?
Not a "shoop" ; a "sweep"!
Kayrıl değil sıyrıl.
This makes me wanna shoop!
Bu bana bir şeyler yaptırtmak istiyor.
Shoop, shoop, shoop, shoop!
Yap, yap, yap, yap!
- He is a most excellent map reader. - # Shoop-de-bop!
Mükemmel bir harita okuyucu.
Bet she likes to shoop!
Aganigi seviyordur kesin!
April... ♪ Shoop
April... # # Shoop # #
♪ Hey, yeah ♪ I wanna shoop, baby
Seninle sevişmek istiyorum bebeğim.
♪ shoop, shoop-ba-doop
Seviş, seviş ve seviş.
As you may have heard, Mrs. Shoop went home sick with the stomach flu.
Birçoğunuzun duyduğu gibi Bayan Shoop midesini üşüttüğü için rapor aldı.
Daisy Shoop said someone saw her at the bus station the day she vanished.
Daisy Shoop birinin onu kaybolduğu gün otobüs terminalinde gördüğünü söyledi.
He wants to shoop, baby.
Amacı mercimeği fırına vermek be güzelim.
- Shoop.
- Fırın diyorum bak.
It's just sometimes, when you get started on something, you can go a little... Shoop! You know what I mean?
Demek istediğim bazen birşeylerle uğraşmaya başladığında birazcık kendini kaybediyorsun, anlarsın ya.
Got something for you. S-s-shoop.
Senin için bir şeyim var.
Let's shoop this shit.
Yapalim hadi.
Shoop it up, huh?
Ritme uyalim.
Let's shoop the shoop.
Kivirtalim.
Shoop!
Şak!