English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ S ] / Sins

Sins translate Turkish

3,781 parallel translation
Is this how the Lord gets back at me for all my sins?
Bu Efendimizin tüm günahlarım için nasıl öç aldığı mı?
♪ With the sins of mankind
İnsanlığın günahlarıyla
♪ With the sins of the world
Dünyanın günahlarıyla
You've been here less than two minutes and you've committed two sins.
- Daha iki dakikadır buradasın ve çoktan iki günahını itiraf ettin.
What sins did you guys commit in your previous birth...?
Ne günah işlediniz de başınıza bu geldi?
Through this holy unction and the goodness of His mercy, may God pardon thee whatever sins thou hast committed by evil use of sight... of hearing... of touch... of speech... and of taste.
Tanrım, kutsal yağın ve merhametinin aracılığıyla bu kulunun görerek duyarak dokunarak konuşarak ve tadarak işlediği bütün günahları affet.
Do you have any idea how many people have sat across that table and confessed their sins to me?
Bu masada kaç kişi karşıma oturup suçlarını itiraf etti bir fikrin var mı?
Sins of the father, Captain.
Babamın günahının acısını ben çekiyorum, Kaptan.
So they're possibly praying to atone for their sins.
Günahlarının affı için dua ediyorlardır belki.
He sees himself as an enforcer and is punishing these women for their sins.
Kendini bir infazcı olarak görüyor ve kadınları günahları için cezalandırıyor.
Well, you'll be happy to know that for my sins, I was abducted by a maniac at gunpoint and nearly killed, but at least I didn't get Beckett fired.
Kabahatimin bedelini öğrenerek mutlu olacaksanız manyağın biri tarafından silah zoruyla alıkonuldum ve neredeyse öldürülüyordum.
Yes, it is painful, but look at what mankind has done with all its sins.
Evet, sancıIı oluyor. Ama insanoğlunun günahlarıyla yaptığı şu şeye bir baksana.
KENNETH : For Caleb, it was the sins of the mother.
Caleb için, bütün suç annesindeydi.
or stick around and repent for your sins.
ya da burada kal ve günahların için tövbe et.
Sins can be forgiven.
Günahlar unutulabilir.
That night, I paid for my sins.
O gece günahlarımın bedelini ödedim.
My sins, mama.
Günahlarımı.
In the name of Allah the great and merciful, you must cleanse yourselves of your sins, as he has promised us that paradise awaits those of you who lay down your lives in this war, fighting for our freedom and what we believe.
Büyük ve merhametli olan Allah'ın adıyla kendinizi, günahlarından arındırmanız gerekiyor. Savaşta canlarını veren özgürlüğümüz ve inancımız için savaşan sizler için bekleyen bir cennet sözünü verdi.
Well, now, you die for your sins.
Eh, şimdi, ölürsün günahların için.
His suffering is for all of us, for our sins.
Onun ıstırabı hepimizin üstüne. Hepimizin günahlarının bedeli.
What do you mean, "sins"?
"Günahlar" derken?
Ogdy punished our people for their sins by flattening the land and lighting the sky on fire.
Toprağı kuraklaştırarak. Gökyüzünü ateşe vererek.
Perhaps I'll be able to wash away some of his sins.
Bazı şeyleri başarmama az kaldı diye düşünüyorum.
God, forgive us our sins and protect us from evil.
Tanrım günahlarımız için bizi bağışla.
God forgive us our sins and protect us from evil.
Tanrım günahlarımızı bağışla. Bizi şeytandan koru.
I may have my faults. I got a list of sins 20 miles long.
Hatalarım olabilir. 35 km uzunluğunda bir günah listem var.
You know, sooner or later, everyone has to pay for their sins, and for you, Joan, that time is now.
Biliyorsun, er ya da geç, herkes günahları için bir bedel ödeyecek ve senin için,... Joan, o gün bu gündür.
Mr. Ferguson... is Mr. Bohannon, formerly a killer - pardoned, by law, for those sins - still, in your opinion, capable of killing a man?
Bay Ferguson Bay Bohannon eskiden bir katil olduğu için- -... o günahlar için kanun tarafından affedilmişti- -... ama yine de, sizce bir adamı öldürme kapasitesine sahip midir?
The good Lord has infinite capacity to take our sins.
Yüce Tanrı'nın günahlarımızı affetmek için sonsuz kapasitesi vardır.
Well... if I believed in God, which... I don't... I would say it's for my sins.
Tanrı'ya inanıyor olsaydım, ki inanmıyorum günahlarım yüzünden derdim.
I have just enough faith to condemn me for the sins I've committed since I arrived here.
Buraya geldiğimden beri işlediğim günahlar için kendimi suçlayacak kadar inancım var.
I remember how the drunken fool of a Governor hid away all our vampire sins in exchange for gold.
Valinin altın karşılığında, arkada bırakılan vampir pisliklerini temizlediğini hatırlarım.
But it is the sins that follow that are not so easily washed away.
Ama peşinize takılmış günahlar öyle kolay kolay silinmez.
To atone for your sins.
Günahlarının kefaretini çekmek.
The act of acknowledging your sins is terrifying.
Günahlarını kabul etmek korkutucudur.
And I swear to you that I will go to my grave to try to atone for those sins.
Ve sana yemin ederim, mezara girene kadar bu günahlarımı telafi etmeye çalışacağım.
It's time for me to face the punishment for my sins.
Günahlarımın bedeli olan cezayla yüzleşme vaktim geldi.
Look, I'm glad it played out the way it did, I wasn't right about that one story and I ate my sins.
Dinle, olduğu gibi bitmesinden memnunum, bir hikayede haklı değildim ve günaha girdim.
Are we being punished for our own sins?
Kendi günahlarımız için mi cezalandırılıyoruz?
Cursed for life because of the sins of their father.
Babalarının günahları yüzünden hayatları boyunca lanetlenmişlerdir.
♪ ain't going home till I check a few more sins off of my list ♪
# Günahlar listemden birkaçını çizmeden eve gitmiyorum.
♪ ain't goin'home till I check a few more sins off of my list ♪
# Günahlar listemden birkaçını çizmeden eve gitmiyorum.
LAUGHTER Why is it children must always pay for the sins of their fathers?
Neden daima çocuklar babalarının günahlarını ödemek zorunda?
It's time for me to face punishment for my sins.
Artık günahlarım için çektiğim cezayla yüzleşme vakti.
One of his many sins.
Bir çok günahından biri.
You said you felt that you were being punished for your sins.
Günahların için cezalandırıldığını hissettiğini söylemiştin.
Well, I prefer to believe that forgiveness washes away all sins.
Ben günahların affedileceğine inanmayı tercih ettim.
Now he's going to die and leave me with the shame of his sins.
Şimdi de ölecek ve beni yalnız bırakacak Günahlarının utancıyla.
For her sins, I mean, not by me.
Günahlarını kastediyorum.
What sins?
Hangi günahlar?
Now, I make no excuses for past sins, but in the one moment when you two could have chosen to stand by me, to believe in me
Geçmişimde yaptığım kötülükler adına bir mâzeretim yok.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]