English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ S ] / Slam

Slam translate Turkish

2,045 parallel translation
Yeah, with the girl, it's a slam dunk.
Evet, kız dahil. Neredeyse kesin sonuç.
Slam the door on it.
Kapıyı üstüne çarp.
And by "slow down," you mean " slam on the brakes.
"Ağırdan almak" tan kastın "frenlere asılmak" sanırım.
Because when a guy storms out of a room, he likes to slam a door, and i don't have a door, and you can't slam a couch.
Çünkü bir erkek odadan hışımla çıkınca kapıyı çarpmak ister. Benim de bir kapım yok. Kanepeyi de çarpamam.
You must come to the poetry slam.
Hepiniz şiir dinletisine gelmelisiniz.
I don't know how to slam all the doors shut on the security areas, but I do know how to adjust the oxygen-nitrogen-CO2 mix in their rooms so they won't wake up if the alarms go off.
Güvenlik bölgelerindeki kapıları nasıl kapayacağımı bilmiyorum ama alarmlar kesilirse uyanmasınlar diye odalarındaki Oksijen-Nitrojen-Karbondioksit karışımını nasıl ayarlayacağımı biliyorum.
It's always good to slam a door right about now.
Şu anda en güzel hareket arkamdan kapıyı çarpmak olur.
How much will you give me if I slam * * * the * * * - into the trashcan?
Şu çöp tenekesine smaç basarsam bana ne verirsin.
'Like a pinball, we slam into them and rebound in a different direction,'propelled by the contact.
'Pinballdaki gibi, onlara çarparız ve farklı bir yönde geri teperiz, 'Birisi tarafından itilir.
Aw, honey, you're not gonna slam Labella for a little moon ball.
Tatlım ufak bir ay topu için Labella'ya vurmayacaksın ya?
If I recall correctly, the last time you guys met one of you hit a grand slam.
Eğer doğru hatırlıyorsam son karşılaşmanızda biriniz şampiyonluk atışı yapmıştı.
The next thing I know there are lights and sounds and... we slam in to the ground.
Sonra birden ışıklar yanıp sönmeye başladı. Bazı sesler duydum ve bir anda yere çakıldık, tamam mı?
Grand slam.
Bütün pozisyonları başardım.
Was that a slam?
Hakaret mi etti?
Retrieve the Source Blood, and it's a grand slam?
Kaynak kanı geri alırsak bu voleyi çakmak mı olur?
If you apply yourself, I sense something big- - a grand slam.
Fikirlerini kullanırsan büyük bir başarı elde edeceğini hissediyorum.
Oh what, you're gonna slam your body with drugs now, Ray?
Şimdi de ilaçlarla vücudunu mu şişireceksin, Ray?
We could get angry, fight, slam doors, sulk. In three hours time we would come back and discuss it.
sinirlenebilir, kavga edebilir, kapıları çarpabilir, somurtabiliriz Fakat 3 saat içerisinde geri geri dönüp bunu tartışacaktık.
After I slam his dick
Onun sikini...
After I slam his dick in this drawer.
Onun sikini çekmecede çarptıktan sonra.
But first, his dick, this drawer... slam.
Ama önce, siki, bu çekmecede çarpılacak.
Someplace where the meals don't end with the word "slam."
Yemek isimlerinin "slam" kelimesiyle bitmediği bir yere.
Prosecution thought it was a slam-dunk, 45 years, but the jury came back last week deadlocked.
Savcılık sonucun kesin olduğunu düşünüyordu ama jüri geçen hafta kararsız kaldı.
He puts a team together, they slam into a town for one high-profile job and then they scatter.
Takımını toplar, bir şehre yüksek profil bir iş için gelirler ve sonra da şehri dağıtırlar.
Dean will slam the trunk when it's a done deal. Then we make the arrest.
Dean, bagajı kapattığı zaman anlaşma tamam demek sonra onları tutuklayacağız.
And how, exactly, did Jim slam Cal into a windshield with all the force of an 80-mile-per-hour crash?
Peki Jim Cal'in kafasını nasıl 100km ile giden bir arabanın hızı ile ön cama vurabilir?
Sugar slam.
Sugar patlaması!
Slam dunk.
Basket.
You know, when we got married, we made a rule. We could get angry, fight, slam doors, sulk, whatever. But, in three hours time we would come back and discuss it.
Biliyorsun, evlendiğimizde bir kural koyduk, kim kızarsa kavga ederse kapıları çarparsa, somurtursa nolursa işte 3 saat içerisinde geri gelip bunu tartışacaktık Gel de dene.
SVT, I did get to slam the adosine three times. So that was kind of cool.
Kalp krizi, üç kez adenozin vurdum, epey ilginç bir olaydı.
And I nailed it right-field fence, grand slam, we went on to win the playoffs.
Ve vuruşu yaptım, ta tellere kadar gitti, büyük final. Finallere biz gitmiştik
Do not slam that door.
Sakın o kapıyı çarpma!
That we shouldn't exclude, but everything shows -
Hiç bir ihtimali dışlamıyoruz, ama tüm kanıtlar -
If I slam the door she'll make the first move.
Kapıyı çarpıp çıkarsam ilk hamleyi o yapar.
Having your name on the side of the new computer-science wing at Apollo University'cause your daddy donated about a billion cubits to the alumni fund.
Apollo üniversitesinin yeni bilgisayar bilimi kanadına ismin veriliyor, çünkü sevgili baban mezunlar derneğine yaklaşık bir milyar cubit bağışlamış.
SOUNDS SOCIALLY ISOLATED.
Bana kendisini toplumdan dışlamış gibi geliyor.
Look, I could lie to you, and I kind of want to'cause you already had to forgiven me once, but...
Bak, Sana yalan söyleyebilirdim Ve bir nevi söylemeyi istiyorum da çünkü bir kez beni bağışlamıştın, ama...
Donated his body to science.
Vücudunu bilime bağışlamış.
Let's give him a big round of applause.
Neden onu kocaman alkışlamıyoruz.
Just last year, he donated a JU-52 to the Air Force.
Geçen yıl Hava Kuvvetlerine JU-52 tipinde bir uçak bağışlamış.
He donated a plane?
Bir uçak mı bağışlamış?
He gives away all his money. He occasionally sort of crashes at his parents'house.
Tüm parasını bağışlamıştı, ailesine aldığı evde kalıyordu.
After I slam his dick... -... in this drawer.
Sikini bu çekmeceye çarptıktan sonra.
anybody know if he's a donor?
Organlarını bağışlamış mıydı?
Now, why don't we give the lady a nice round of applause?
Ve şimdi neden o bayanı alkışlamıyoruz?
Why isn't anyone else clapping?
Neden kimse alkışlamıyor?
Um... the homeless guy just donated $ 100,000 to West Bev.
Evsiz adam West Bevirly'e 100,000 $ bağışlamış.
Apparently, he went here, and he donated, like, $ 100,000 to West Bev in his will.
Anlaşılan buraya geldikten sonra, kazancından West Bavirly'e 100.000 $ bağışlamış. Ne?
$ 100,000 for the school!
Okula 100,000 $ bağışlamış!
And then, one of you used your left hand to slam Tito's head in the door.
Ardından içinizden biri sol elini kullanarak Tito'ya kapıyı çarptı.
He also closed all his accounts and handed his entire estate over to a victims support group.
Ayrıca tüm hesaplarını kapatmış ve evini bir... destek grubuna bağışlamış.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]