English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ S ] / Slop

Slop translate Turkish

377 parallel translation
- Where'd you get this slop?
- Bu pisliği nereden aldın?
- Slop for dog. - Slop?
- Köpek için yemek artıkları.
Ain't there slop on this deck already?
- Artık mı? Güvertede yeterince yok mu?
Slop they get, slop!
Sulu veriyorlar, sulu!
More slop on the hanging.
İdam gelişmeleri.
In a report from the far north, Cape Ross reports heavy slop ice from — 9
Kuzeyden bildiriyorum, Cape Ross bildiriyor, büyük bir buz parçalandı — 9
Up the first hill, slippity slop, down the hill, slippity slop.
Birinci yokuşu çıktık, sular sıçradı, yokuştan indik, sular sıçradı.
He picks them up, puts them back in the bowl, up we go again, slippity slop, water all over the...
Balıkları topladı, tekrar kavanoza koydu. Yine yokuş yukarı çıktık, sular sıçradı, her yer su...
He let his stock nose around and lick up that alkali slop below the tanks.
Bunun gibi aklı başında olmayanlar aynı şeyi yapabilirler. Yani depoları uçururlar.
Well, we can't stay up here in this slop any longer.
Uzun süre uçamayız.
He knew how to get up before dawn, get feed, slop and milk... then walk six miles to a one-room, slab-sided schoolhouse.
Şafaktan önce kalkıp, süt ve lapa yedikten sonra tek sınıflı, ahşap okula gitmek için 10 km. yürürdü.
I don't want any of that slop.
O bulaşık suyunu istemiyorum.
Not gonna shave. Just slop around. Old clothes.
Traş olmayacaktım, etrafı döküp saçacaktım.
- More wine? - Slop.
- Biraz daha şarap?
Eight hours in this slop hole.
Tam 8 saattir bu dökük salondayız.
This ain't like the slop they used to feed us in the mess hall, huh, Steve?
Bu cezaevindeyken bize kahve diye verilen bulaşık suyuna benzemiyor, değil mi, Steve?
It's slop, but if that's what she wants, get it for her.
Bulaşık suyu gibi, ama istediği buysa getir.
Maybe you don't fall for that slop any more than I do.
Belki benim gibi bu saçmalıklara kanmazsın.
Your men haven't the skill to empty my slop buckets and your women are old and withered.
Adamlarınız lazımlıklarımı dökmeyi bile beceremez. Kadınlarınız ise yaşlı ve pörsümüş.
You're entitled to slop over your men if you like. I don't.
Siz adamlarınıza müsamaha gösterebilirsiniz, ben yapmam.
For weeks I've been listening to that slop and I'm tired of it.
Haftalardır bu saçmalığı dinledim ve bıktım artık.
Sing Sing, where the nights are long, cold and miserable, where the food is slop and every time you open your filthy mouths, the guards are gonna bust every bone in your stupid, crummy heads.
Sing Sing ; gecelerin uzun, soğuk ve sefil, yemeğin berbat ve pis ağzınızı her açışınızda, bekçilerin aptal olduğu ve boş kafanızdaki en ufak kemiği kırdığı yer.
I ain't gonna eat this slop.
Bu çamuru yemeyeceğim.
Slop.
Pislik.
What is that slop you drink?
İçtiğin o iğrenç şey nedir?
All that slop he wrote about me in his book.
Kitabında benim hakkımda sarf ettiği iğrenç sözlerden sonra?
Bind him, cast him into the slop-pool at low tide! Take him out!
Bağlayın onu, sular alçakken b.k havuzunun içine atın.Götürün onu!
You'll throw him into the slop-pool to be drowned and eaten by crabs?
Onu b.k havuzuna boğulup, yengeçlere yem olsun diye mi atacaksın?
I ain't much with chickens, but I can slop pigs with the best of them.
Tavuklardan anlamam ama, domuz besicileri kadar iyi domuz beslerim.
- Just don't slop it up in there, okay?
- Etrafa fazla su sıçratma yeter, tamam mı?
You sure slop it up slower than my Pop
Amma da geç boşaltıyorsunuz kadehinizi.
That slop'll ruin you.
Bu seni mahvedecek.
You expect us to eat this slop again?
Bu iğrenç şeyi yiyecek miyiz?
It's always slop over the night daughter marry.
Kızını koca evine yolladığın ilk gece çok zordur.
He'll throw her to the pigs for slop.
Onu domuzlara yem olarak atar.
But they say these Baltic princes have slop pots of gold, too, and their women have hips like Percherons.
Fakat söylediklerine göre Baltık prenslerinin de çömlek çömlek altınları ve kadınlarının Percheron atlarına benzer kalçaları varmış.
Can you get us out of this slop, into the upper decks, where we can breathe?
Bizi bu iğrenç yerden alıp nefes alınan üst güvertelere götürebilir misin?
The sampans'd gang around the slop chutes, and the Chinese'd fight for the garbage.
Kayıklar pis su oluklarında toplanıyor ve Çinliler çöp için savaşıyordu.
And the big ace gets... slop in the face.
Ve maça ası... Yersin papazı.
Maybe they been drinking that Apache slop made from cactus juice.
Belki de kaktüs suyundan yapılma şu pis Apaçi içkisinden içiyorlardır.
Bright eyes here says we don't have to pay for this slop.
Parlak göz bize bunun için para ödememize gerek yok diyor.
Not when you figure what he's been doing to us... pushing his slop in our saloons... hijacking our trucks... and sending punks like that Jack McGurn up here to snoop around.
Kimse onun bize yaptığı şeyleri açıklayamaz. Barlarımızda yaptığı çirkeflikler mallarımızı çalması ve Jack McGurn gibi işe yaramaz gangsterleri aramıza gönderip bizi izletmesi.
Real slop.
Çok iğrenç.
There's a French salutation to your French slop.
Fransız pantalonuna Fransız selamı.
Get rid of that slop!
Şu pislikten kurtul!
Well, come morning, when the sheriff takes custody you better get a storeful of slop buckets because he's really gonna need it.
Pekala, sabah gel, Şerif gözaltına aldığında you better get a storeful of slop buckets çünkü gerçekten ihtiyacı olacak.
Slop!
Dur!
Listen, I've got a better spot for your bunk, next to the slop-bucket!
Şu paçavralarını çöp kovasının yanına çek!
Nice juicy steak, while we get nothing but slop?
Bize sulu çamur varken, sana güzel biftek yemeği mi?
That slop he fed us wasn't our horses.
Bize yedirdiği o çirkef, at eti değildi.
Plop!
Şlop!

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]