English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ S ] / Smuggling

Smuggling translate Turkish

1,377 parallel translation
Few weeks ago, I found her smuggling contraband.
Birkaç hafta önce içeri kaçak mal soktuğunu öğrendim.
Actually, it's Potassium Permanganate, which is what you and Adam were smuggling right?
- Aslında potasyum permanganat. Adam'la kaçakçılığını yaptığınız madde de buydu, değil mi? Hayır.
I didn't want him to get arrested for smuggling.
Kaçakçılıktan tutuklanmasını istemiyordum.
What we found, is that your ship is smuggling weapons.
Teknenizle silah kaçırıldığını bulduk.
With concealment crevices and a sideline in smuggling.
Gizleme delikleri ve kaçakçılıktan yan geliri olan.
He used it as a staging area when he was smuggling dilithium.
Dilityum kaçakçılığı yaparken orayı hazırlık yapmak için kullanıyormuş.
Guess that's the smuggling rate these days.
Kaçak mal tarifesi bu anlaşılan.
We suspected the Turkish mafia were stepping up a level and smuggling more than heroin and handguns.
Türk mafyasının çıtayı yükselttiğinden ve eroin ve tabanca kaçakçılığından fazlasını yaptıklarından şüpheleniyorduk.
It's possible that Grant was smuggling diamonds to New York... when he died, and Carlson lost track of the boat.
Grant'ın elmasları New York'a getiriyordu ve o öldüğünde Carlson teknenin izini kaybetmiş olması mümkün.
- So you were smuggling him home?
Eve götürecektin onu yani?
She and her father are responsible for stealing medicine from wounded Japanese soldiers and smuggling it to American prisoners of war.
O ve babası, yaralı Japon askerlerinden ilaç çalıp, bunları Amerikan mahkumlara kaçırmaktan sorumlular.
We know this woman is the head of an underground movement in Manila... responsible for smuggling stolen medicine into this camp.
Bu kadının, çalıntı ilacın bu kampa getirilmesinden sorumlu gizli teşkilatın başı olduğunu biliyoruz.
Smuggling in a few drops of poison is one thing, but how can a big red book disappear?
Bir kaç damla zehri içeri sokmayı anlarım. Ama kahrolası büyük kırmızı bir defter nasıl kaybolur?
You have been smuggling opium into China on your own behalf, Mr Kent
Bay Kent siz kendi çıkarlarınız için Çin'e afyon gönderiyorsunuz.
The customs officers will think you're smuggling food.
Gümrük memurları yiyecek kaçırdığını düşünecek.
Crane's been smuggling his toxin hidden in Falcone's drugs and they're dumping it into the water supply.
Crane, Falcone'nin uyuşturucuları arasına saklı bu toksini getirtip şehrin su şebekesine veriyordu.
I did have a natural instinct for smuggling contraband.
Kaçakçılık için çok doğal bir yeteneğim vardı.
You were fighting with a guy who's kidnapping and drug smuggling with a guy who killed himself.
Adam kaçıran ve intihar eden birisiyle.. .. ilaç kaçakçılığı yapan bir adamla kavga ediyordun. - Evet.
Looks like you're smuggling grapes down there.
Üzüm sıkıyor gibisin.
Covering things such as the heroine smuggling during the Vietnam War, the cocaine smuggling during the war in Central America, the Kennedy assassination and other highlights.
Çizgi romanda Vietnam Savaşı sırasındaki eroin kaçakçılığı Orta Amerika'daki savaş sırasındaki kokain kaçakçılığı Kennedy suikastı ve diğer önemli olaylar işlenecekti.
He's a criminal who makes a fortune smuggling drugs.
Uyuşturucudan büyük para kazanan bir suçlu.
Why did someone like him get into smuggling and laundering?
O'nun gibi biri, neden uyuşturucu ve aklama işine girer?
Was he involved with drugs or smuggling or anything like that?
Uyuşturu ya da kaçakçılık gibi bir işe bulaşmış mıydı?
Melek, a member of the smuggling ring arrested at Ataturk Airport 2 years ago... Was released from jail today. Melek will return to Germany with her secrets.
[TV] İki yıl önce Atatürk Hava Limanı'nda yakalanan kaçakçılık şebekesi üyesi Melek, bugün tahliye oldu sayın seyirciler.
The guys who got you into this smuggling racket.
Seni bu kaçakçılık işlerine bulaştıranlar.
The smell of sweat, sex and cigar smuggling.
Ter kokusu var Seks ve puro yürütülüyor
Disguise was the only way to catch this girl in the act of smuggling.
Kızı, kaçakçıklık yaparken yakalamanın tek yolu kılık değiştirmekti.
All you got right now is a smuggling case.
Elindeki tek bilgi, bunun bir gümrük kaçakçılığı olması.
One time, my father was handling a case of illegal firearm smuggling, and he was surrounded by a gang of outlaws.
Bir defasında, babam silah kaçakçılığı davasıyla ilgileniyordu. Çete elemanları tarafından kıstırıldı.
We've been trying to get the Noches on smuggling grenades into Florida for months.
Aylardır Noche'yi Florida'ya el bombası kaçırmaktan yakalamak istiyoruz.
Are you smuggling drugs into South Florida?
Güney Florida'ya uyuşturucu mu kaçırıyorsun? Uyuşturucu mu?
Ivan Koslov owns a drug smuggling empire worth billions of dollars.
Ivan Kozlov milyar dolarlık bir uyuşturucu imparatorluğu yönetiyor. Zor olduğunu biliyorum.
Put a stop to this human smuggling.
Bu insan kaçakçılığına bir son verelim.
Now pangetsu is smuggling in the anthrax in an R.V.,
Şu an Pangetsu, bir karavanla ülkeye şarbon sokuyor.
We need crossing points, smuggling routes, timings.
Geçiş noktalarını, kaçakçılık güzergahlarını, zamanlamayı öğrenmemiz gerek.
I figured if cargo pods were good for smuggling people, they were good for holding them.
Konteynırlarıyla insan kaçırılabiliyorsa insan saklamak için de uygun olabileceğini farkettim.
I have desires smuggling mad!
Bu ilaçlar için kaçakçılık yaparım.
You really think that tribe of thieves isn't smuggling food?
Aa bırak şimdi. Gerçekten şu hırsızlar kabilesinin yiyecek kaçakçılığı yapmıyor mu sanıyorsun?
No, not yet. The FBI had a tip-off about illegal arms smuggling.
Hayır, henüz yok.Ama FBI silah kaçakçılığı ihbarı almış.
Why would you want that kind of manpower if all you were doing was smuggling?
Sıradan kaçakçıların o kadar silahlı adamlarla işi olmaz.
This is ridiculous. My dad would not be smuggling nuclear switches, especially not to Usman, he just wouldn ´ t.
Bu saçmalık.Babam nükleer anahtar kaçakçılığı yapmazdı, özellikle de Usman'a, yapmazdı.
Your father was smuggling Nuclear switches.
Baban nükleer anahtar kaçakçılığı yapmıyormuş.
Me and my boys been smuggling this shit out of Utopia.
Ben ve adamlarım, malı Ütopya dışına çıkarıyoruz.
Who were you and Eli smuggling guns for?
Sen ve Eli, silahları kimin için kaçırıyordunuz?
And customs uses him as their go-to guy for any animal smuggling cases.
Ve gümrük onu hayvan kaçakçılığı davaları için ayakçı adamı olarak kullanıyor.
- Cigarette smuggling.
Kaçak sigara...
It's smuggling
Kaçakçılık mı?
Tell me one thing. Whenever I meet you why do you carry so many bags? Do you do smuggling?
Söyler misin, neden seni hep bir şeyler taşırken görüyorum yoksa kaçakçılık falan mı yapıyorsun?
- You're under arrest for smuggling.
- Kaçakçılıktan tutuklusunuz
You think he was smuggling?
- Ne kaçırıyordu dersin?
After they're finished with you there... the United States will probably bring you back here... to answer for attempted smuggling. You are wanted in two countries!
İki ülkede de aranıyorsun!

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]