Snowflake translate Turkish
332 parallel translation
One by one the men turned black through waiting for the last snowflake to dissolve.
Son kar tanesinin de erimesini beklerken birer birer kararan askerler.
On the scale of such a solar system model I, me, a cometary nucleus would be smaller than a snowflake.
Bu ölçekteki bir Güneş Sistemi modelinde ben, kuyruklu yıldız çekirdeği bir kar tanesinden daha küçük olurdum.
We're coming, and if you don't find me a gas station soon, this little old snowflake's going to wet her pantaloons!
GeIiyoruz ve hemen bir benzin istasyonu buImazsan bu prenses donuna edecek.
- Last house on Snowflake Lane.
- Snowflake Yolu üzerindeki son ev işte.
What have you got, Snowflake?
Neyin var Kartanesi?
But Snowflake had suddenly disappeared!
Kartanesi birden ortalıktan kayboldu!
Snowflake?
Kartanesi?
Snowflake!
Kartanesi!
That is Snowflake.
Bu kartanesi.
They don't know the agonies of an empty stomach! Right, Snowflake?
Boş midenin ızdırabını bilmiyorlar, Haksız mıyım, Kartanesi?
Oh, Snowflake!
Oh, Kartanesi!
" I will remain here waiting, with Snowflake in my arms.
" Burada bekliyor olacağım, kollarımda Kartanesi ile.
In this house. " Snowflake!
Bu evde. " Kartanesi!
We have to kill Snowflake!
Kartanesini öldürmeliyiz!
"With Snowflake..."
"Kartanesiyle..."
Snowflake fetched it. "
Kartanesi getirecek. "
Perfect as a snowflake organic as a dandelion seed it will carry us to worlds of dreams and worlds of facts.
Gemimiz ise bir kar tanesi kadar mükemmel, ve bu karahindiba tohumu kadar organik olacak, bizi rüyalar alemine ve gerçeklerin dünyasina tasiyacak.
Snowflake, Bandito!
Kar tanesi, Bandito!
If you tried that where we come from, you'd last about as long as a snowflake in summer, now cough up.
Bunu bizim oralarda yapsan, yazın bir kar tanesi kadar yaşardın, şimdi sökül.
Like each snowflake, there is only one Ariel Weymouth.
Her kar tanesi nasıl tekse, Ariel Weymouth da tektir.
Every individual snowflake...
Kar tanesi nasıl tekse ha...
An Icelandic snowflake rag wool sweater.
İzlanda'ya özgü kar tanesi desenli yün kazak.
One snowflake, two snowflake, three snowflake...
Bir kar tanesi, iki kar tanesi - Ama Bayan Piggy bu fırtınada dışarıda.
It's like a giant snowflake, but more complex.
Bu dev bir kar tanesi gibi, ama çok daha karmaşık.
Hey, look here, snowflake, I ain't learning from no house nigger.
Bana bak, kar tanesi, benim zencilerden öğrenecek bir şeyim yok.
Ain't that right, snowflake?
Doğru değil mi, kar beyaz?
- Would you get up off me, snowflake?
- Tepemden çekilir misin, kar tanesi?
I admit I wouldn't have guessed I'd be running from a giant snowflake, but...
Kabul ediyorum, ben asla dev gibi bir kar tanesinden kaçacağımı tahmin etmemiştim, ama...
He says he'll give you all the details when you get to Snowflake.
Şerif Davis'le durumu kontrol ettim. Snowflake'e vardığınızda size ayrıntıları verecekmiş.
A flake from Snowflake. How poetic.
Snowflakeli sersem.
Just after you get inside to Snowflake, right there by the water tower.
Snowflake'e girdiğinizde, su kulesinin orada.
... from all over the world have descended on sleepy Snowflake, and the locals aren't pleased.
... dört yanından gelen haberciler Snowflake'e akın etti ve bölge sakinleri bundan hoşnut değil.
I'm on my way back to Snowflake.
Snowflake'e geri döneceğim.
Like a snowflake in a fiery grip
Ateşte eriyen kar tanesi misali
Christmas, that very magical time of the year when each moment is as unique as a snowflake never to be recreated.
Noel. Yılın büyülü günü. Her saniyenin bir kar tanesi kadar değerli olduğu zaman.
"Animals were born free. Stop torturing Snowflake."
Snowflake'e işkence etmeyin " diyorlar.
Have they called back?
Bizi Snowflake için aradılar mı?
Are you familiar with Snowflake?
Snowflake'i tanıyor musunuz?
We got him from Miami.
Snowflake'i, Miami Akvaryumundan aldık.
Let's go.
Haydi, Snowflake! Gel bakalım.
Hut, hut.
Haydi, Snowflake.
They've been asking me about Snowflake all morning.
Bütün sabah bana Snowflake'i sorup durdular.
Snowflake is not available right now.
Snowflake şu an hazır değil.
You have to tell me who's on the Snowflake case.
Bana Snowflake Davası'na kimin baktığını söyle.
I know you're working the Snowflake case.
Snowflake Davası'yla ilgilendiğini biliyorum.
There is no way that Camp stole Snowflake.
Camp'in Snowflake'i çalmış olması imkansız.
Don't worry, Snowflake.
Merak etme, Snowflake.
Snowflake.
Snowflake!
Here, Snowflake.
Buraya gel, Snowflake.
It's not Snowflake.
Bu Snowflake değil.
Snowflake white.
Ama satıcıda o vardı.