So do we have a deal translate Turkish
88 parallel translation
- So do we have a deal?
- Anlaştık mı?
So do we have a deal?
Peki anlaştık mı?
So do we have a deal?
Anlaştık mı?
So do we have a deal?
Yani, anlaştık mı?
- So do we have a deal?
- Anlaştık mı şimdi?
no, no, no. So do we have a deal?
Hayır, hayır anlaşmamış mıydık?
So do we have a deal, Mrs. Dubois?
Yani, anlaştık mı, Bayan Dubois?
So do we have a deal or what?
Anlaştık mı anlaşmadık mı?
So do we have a deal or not, huh?
Yani, anlaştık mı anlaşmadık mı?
So do we have a deal?
Pekala, anlaştık mı?
So do we have a deal?
Peki, anlaştık mı?
So do we have a deal or do we have a deal? - Done.
Pekala, anlaştık mı anlaşmadık mı?
So do we have a deal then?
Ne zaman imzalayacağız?
So do we have a deal?
Anlaştık mı yani?
So do we have a deal or not?
Anlaşacak mıyız yoksa bu iş yatacak mı?
So do we have a deal, señor?
Anlaştık mı bayım?
So do we have a deal?
Anlaştık o zaman?
So do we have a deal?
Peki anlaşıyor muyuz?
So do we have a deal?
Öyleyse anlaştık mı?
so, do we have a deal?
Yani anlaştık mı?
So, McFarland, do we have a deal?
Ee McFarland, anlaştık mı?
So, do we have a deal?
Evet, anlaştık mı?
So, come on, do we have a deal?
Anlaştık mı?
Wait until you see what we're doing... with the marina development. We're gonna clear five big ones on the first phase alone. I think I finessed Miller down at City Hall... so all we have to do to get past go... is be a little creative on our teamster deal.
marina developmentla ne yaptığımızı görene kadar bekle... yanlızca ilk aşamada beş tane büyüğü temizleyeceğiz sanıyorum ben City Hall'da ki Miller i halledeceğim onlarla anlaşabilmek için biraz yaratıcı olmabilı ve hepmizin harekete geçmeliyiz.
So, do we have a deal?
Öyleyse anlaştık mı?
- So, General, do we have a deal?
Ee, General? Anlaştık mı?
- So, General, do we have a deal?
Ee, General? Anlaştık mı? İhtilâl olacağının farkındaydı.
So, do we have a deal?
Pekala, anlaştık mı?
- So, do we have a deal?
- O zaman anlaştık mı?
Yeah, well, there's not a hell of a lot we can do about that right now, so you're gonna have to deal with it.
Evet ama, şu anda bu konuda yapabilecek pek birşeyimiz yok o yüzden bununla baş etmek zorundasın.
So, do we have a deal?
Anlaştık mı şimdi?
Because corporate, uh, wants somebody to be here on Saturday, and so we're gonna have to have a couple of people come in on the weekends. And I know nobody's gonna wanna do it. And everybody's gonna complain and bitch, and I don't wanna have to deal with it.
Yönetim Cumartesi'leri de birilerinin çalışmasını istiyor, haftasonu gelecek birilerini bulmamız lazım, ve eminim herkes şikayet edip, sızlanacak bununla uğraşmak istemiyorum.
So, Harry, do we have a deal?
Pekâlâ, Harry anlaşmaya varabildik mi?
- I love you. So, do we have a record deal, P, or what?
Daha önce tecrübe etmediğimiz bir felakete dönüşebilir.
So... do we have a deal?
Pekala, anlaşma yapıyor muyuz?
- So, do we have a deal?
Bu da bir başlangıç.
Because when we find those mistakes, any chance you have of coming clean and making a deal goes away, and so do you.
Çünkü bu hataları bulduğumuzda gerçekleri açıklayıp çekip gitme şansınız gider. Seninki de.
So, do we have a deal?
Anlaştık mı?
And this really isn't a big deal, but I do have this long-distance relationship, so we couldn't get intimate on the dance floor or anything...
Ve o kadar mühim bir olay değil ama uzak mesafeli bir ilişkim var. Bu yüzden dans pistinde yada başka şeylerde o kadar yakınlaşamayız.
So, do we have a deal?
Ne diyorsun, anlaştık mı?
So, do we have a deal or what?
Anlaştık mı?
So... Do we have a deal?
Pekala.. anlaştık mı?
Keep me posted. President Hassan and I still have a great deal of work to do, so we're gonna wrap this up, but I would like to say that the president and I chose the United Nations as the venue for these talks because the problems facing the Middle East have become a world concern.
Başkan Hassan ile birlikte son derece faydalı bir toplantı yaptık ve bu işi bitireceğiz ama söylemek isterim ki, Başkan ve ben BM'nin bu görüşmelerde hakem olarak bulunmasını tercih ettik çünkü Ortadoğu'nun ele aldığımız problemleri artık tüm dünyayı ilgilendiriyor.
So? Do we have a deal?
Yani, anlaştık mı?
So, do we have a deal?
Pekâlâ, anlaşıyor muyuz?
So, do we have a deal or not, Ms. Miller?
Pekala, anlaştık mı, anlaşmadık mı Bayan Miller?
So, do we have a deal?
Anlaştık mı peki?
So... do we have a deal?
Evet? Anlaştık mı? Evet.
So... do we have a deal?
Peki... anlaştık mı?
So, do we have a deal?
Peki, anlaştık mı?
So, do we have a deal?
Ee, anlaştık mı?