So that's what we're gonna do translate Turkish
41 parallel translation
So that's what we're gonna do.
Yani, böyle yapacağız.
Well, doc says to get some soup into you, so that's what we're gonna do.
Doktor sadece çorba içebileceğini söyledi, bu yüzden çorba getirdim.
So that's what we're gonna do, sergeant.
Yani biz çavuş, edeceksin ne olduğunu.
So that's what we're gonna do.
Böyle yapacağız.
- No, no, no, we agreed to split everything, so that's what we're gonna do. These are your mints so tell me- -
Olmaz, madem her şeyin parasını bölüşüyoruz, bunlar da senin...
Anyway, I think we should talk about what we re gonna do or I m sure your gonna want me to meet your parents aaaand lucky for you I look good in a suit aaaand lucky for you I look good in a suit, But you already know that, so Actually, don t worry about it!
herneyse, bence ne yapacağımızı konuşmamız gerekiyor ya da eminim beni ailenle tanıştırmak istersin ve ne kadar şanslısın ki takım elbise içinde iyi görünüyorum iyi bir şeye bakıyorsun, ama bunu zaten biliyorsun, yani aslında, bunun için endişelenme!
So now the plan is either find ourselves a new counselor, stick it out with the old one, but go more often, or resign ourselves to the fact that she's never gonna be happy... no matter what I do, so let's take the money we're wasting and put it towards a membership at Lakeview.
... kendimiz yapacağız, ya da onu asla mutlu edemeyeceğim gerçeğini kabul edip avukata harcadığımız parayı Lakeview'da bir kooperatife yatıracağız.
I mean, "we" as in she betrayed me, and you're my best friends, so y're gonna support me because that's what friends do.
Bana ihanet etti ve sizler de benim en yakın arkadaşlarımsınız ve benim yanımda olacaksınız çünkü dostlar böyle yapar.
Look, I think I'm gonna hide it in Ted's private bathroom... so he thinks the toilet's talking to him. What do you think? No, we're not doing that.
Bak, bence bunu Ted'in odasındaki tuvalete koyalım, o da tuvaletinin konuştuğunu sansın.
But that's the Way the shit shook down, so We're gonna do What We do best.
Ama ne yapalım ki böyle bir şey oldu. Ve şimdi de biz bunu en iyi şekilde değerlendireceğiz.
Mother, we came here because we made a commitment to go to a wedding, so that's what we're gonna do.
Anne, bir düğüne gitmek için buraya geldik. Yapacağımız da bu.
So that's what we're gonna do.
İşte biz de bunu yapacağız.
You deserve to be adored, so that's what we're gonna do... your baby and me.
Sen tapılacak bir insansın ve biz de öyle yapacağız- - Bebeğin ve ben.
So that's exactly what we're gonna do.
O yüzden bunu kesinlikle yapacağız.
It's obvious that we need more phone books. So what we're gonna do is we're gonna take
Ama aklınızda bulunsun, mit çok uzun tutunmakla alakalı.
So it's gonna lend a tremendous sense of reality to what we're doing, which is really what we're trying to do here, is make something that is real and accurate to what the true war in the Pacific was as we can.
Bu, Pasifik'teki savaşı elimizden geldiğince gerçekçi ve doğru kılmak için yaptığımız şeye gerçeğin muazzam hissini vermek için yaptığımız şey.
And to do that, we're gonna need you to go back to Claypool so he doesn't get suspicious- - still, all things considered, it's gonna take a hell of a lot of maneuvering to get us inside that place to get us what we need.
Bunu yapabilmek için de, Claypool'un yanına geri dönmenizi öneriyorum böylece o da bir şeyden şüphelenmez, tüm her şeyi düşünsek bile oraya gidip, istediğimiz şeyi alabilmek çok feci yetenek gerektirecek.
I'm under strict orders to sew this up, so that's exactly what we're gonna do.
Bu olayı bitirmek için kesin emirlerim var o yüzden tam olarak bunu yapacağız.
So that's what we're gonna do.
İçimizdekileri anlatıyoruz.
So that's what we're gonna do, right here, all right?
Bunu şimdi tam burada yapıyoruz, tamam mı?
Nope, but I think that's what we're gonna have to do, so, uh, let's just set our minds to it.
- Hayır, ama sanırım yapmamız gereken bu. O yüzden, bu fikre bir an önce alışalım.
We were paid to keep Mako and that dame distracted for a few hours, so that's what we're gonna do.
Mako ve yanındaki hatunu bir kaç saatliğine oyalamak için para aldık. Şu anda yaptığımız da bu.
And if the Indians knew how to sign shit, they probably would've signed a peace treaty. So that's what we're gonna do. Right?
Eğer KızıIderililer bu şeyi imzalamayı bilselerdi, muhtemelen bir barış antlaşması imzalarlardı.
So, that's just what we're gonna do.
Bizim yapacağımız tam da bu.
Yeah, so that's what we're gonna do.
Evet o yüzden bunu yapacağız.
They asked us to present the report, so that's what we're gonna do.
Bizden raporu sunmamızı istediler biz de bunu yapacağız.
Which we don't even sell, so that is a bit of a mystery. Okay, here's what we're gonna do about this.
Tamam, bu konuda ne yapabileceğimize bakıyorum.
My husband and my daughter gave their lives so that we could finish this, and that's what we're gonna do... finish it.
Biz bunu bitirelim diye kocam ve kızım canlarını feda etti ve aynen öyle yapacağız : Bitireceğiz.
And that's not fantastic, so what we're gonna have to do is yank them out.
Bu iyi bir şey değil, o yüzden onları çekip çıkarmalıyız.
Arson is hard to prove unless you catch him in the act, so that's what we're gonna do.
Kundaklama, iş üstünde yakalamadığın sürece kanıtlaması zor bir olay... o yüzden öyle yapacağız.
Well, and you said we should get it in the right way, so that's exactly what we're gonna do.
evet, ve sen de dogru yoldan elde etmemi soyledin, biz de tam olarak bunu yapacagız.
Nolan said to sit tight, so that's what we're gonna do.
Nolan olduğunuz yerde kalın dedi, öyle de yapacağız.
Okay, Rachel, Dr. Edwards said that we just need to get you into this chair, so that's what we're gonna do.
Pekala Rachel, Dr. Edwards sandalyeye ulaşmamız gerektiğini söyledi. Hadi bakalım.
We need to escape them, so that's what we're gonna do.
Onlardan kaçmamız lazım, o yüzden bunu yapacağız.
Luke told us to stay put, so that's what we're gonna do.
Luke burada beklememizi söyledi biz de öyle yapacağız.
So that's what we're gonna do.
Bu yüzden parkı geri alacağız.
Well, that's not an option so let's figure out what the hell you do have on hand here and how we're gonna manage this.
Böyle bir seçeneğimiz yok. O yüzden elinizde neler olduğunu söylersen ne yapabileceğimizi düşünürüz.
So unless there are any objections... then that's exactly what we're gonna do.
İtirazı olan yoksa yapacağımız şey de aynen bu.
I think the teacher said that we should just let it go, move forward, so I guess that's what we're gonna do.
Öğretmeni çok takılmamamızı, önümüze bakmamızı söyledi. Biz de öyle yapacağız sanırım.
My new line is listening to what he actually says, and his standing directive is stay clear of Axelrod, so that's what we're gonna do.
Artık sadece söylediklerini dinliyorum ve şu an Axelrod'dan uzak durmamızı istiyor. Biz de öyle yapacağız.
He would want us to focus on Sandstorm, so that's what we're gonna do.
Sandstorm'a odaklanmamızı istiyor, biz de tam bunu yapacağız.