So what's it like translate Turkish
898 parallel translation
You may not know what it's like since you can't hear them or see them but I'm so terrified.
Onları görüp duyamadığın için bilmiyorsun ama beni çok korkutuyorlar.
So they know what it's like to feel fear like the rest of us, and that information is something we can take advantage of.
Yani bizim gibi korkuyu hissetmek nedir biliyorlar. Ve bu bilgi, faydalanabileceğimiz bir şey.
Well, what's so funny about it, I'd like to know.
O kadar komik olan ne, bilmek isterim.
You'll never know what it's like to be so tired.
Yorgun olmanın ne demek olduğunu hiç bilmeyeceksin.
So what of it? That funny little woman with a face like a scrubbed kitchen floor.
Fırçalanmış mutfak zeminine benzeyen suratıyla şu komik kadıncık.
If he's just this selfish now, so mean when it's a question of our honeymoon what's he gonna be like after we're married?
Balayımız mevzu bahis olmuşken bu denli bencil ve zalimse şimdi evlendiğimiz zaman nasıl olacak kim bilir?
So this is what it's like after seven years.
Demek yedi yıldan sonra böyle görünüyormuş.
It's on the hot plate. That's what I like about you - you're so inefficient.
Ben de onun için seviyorum seni, hep hazırsın.
My mother married again, but I didn't like the guy so I decided I'd see what it's like in sunny California.
Annem tekrar evlendi, fakat adamı sevmedim böylece güneşli Kaliforniya'yı görmeye karar verdim.
You don't fly, so you don't know what it's like up there.
Uçmuyorsun, o yüzden de yukarının neye benzediğini bilmiyorsun.
What's it like to be so sexually attractive, Quiller?
Cinsel açıdan çekici olmak nasıl bir şey Quiller?
We've been so impressed by what's happened here, we'd really like to document it.
Burada yaşananlar bizi çok etkiledi ve bunları belgelendirmeyi gerçekten çok istiyoruz.
I wonder what I've done all my life, though it's not like me to do so.
Hayatım boyunca neler yaptığıma hayret ediyorum, sanki hepsini yapan ben değilmişim gibi.
It's funny I can't even picture what she looks like Are we really so different?
Tuhaf. Onun neye benzediğini gözümün önüne bile getiremiyorum. Biz gerçekten çok farklı mıyız?
it seems that there's some mistake, because I have come here under the assumption that we were to have a date tonight, and, uh, it seems that Miss Bishop knows nothing about it... and so I would like to find out what's happening here.
Öyle görünüyor ki, burada bir hata var, çünkü ben buraya randevumuz olduğunu düşündüğüm için geldim ama görünüyor ki Bayan Bishop bu konuda hiçbir şey bilmiyor. Neler olduğunu öğrenmeye çalışıyorum.
- You are busy? Why are you so busy you don't want to know what it's like to be black?
Bilmediğiniz bir şey için niye meşgulsünüz Amerika'da siyah olmak ne demek bilmek ister misiniz?
Look, to make it easier, so there's no problem at all, what I'll do is I'll give you some kind of sign, like this :
Bakın, hiç sorun çıkmasın diye işi kolaylaştırmak için size bir tür işaret vereceğim. Bunun gibi :
Even when I don't see you, it's like you're with me, so what am I supposed to do?
Seni görsem de görmesem de, sanki hep seninleyim.
So I do know a little bit of what it's like.
Yani nasıl bir şey olduğunu biraz biliyorum.
Maybe it's been so long since you seen a man you wanted you just done forgot what it feel like.
Belki de istediğin bir erkeğin olması o kadar eskidendi ki nasıl hissettiğini unuttun.
It's a special town for people like you two- - people who should be so embarrassed... by what they've done.
Orası siz ikiniz gibi yaptıklarından... utanç duymaları gerekenler için... özel bir şehirdir.
BUT IF IT'S ANYTHING LIKE WHAT I'VE SEEN SO FAR,
Demek istediğini anlıyorum Jim.
I know what it's gonna be like, so be careful.
Zor olacağını söylemiştim, dikkatli olun.
You've got a twenty-year plan like the government. - What's so bad about it?
Hükümet gibi, 20 yıllık bir planın var.
This is what the figurine originally looked like So it's really Ye Gucheng Let's go and find him immediately
Bu heykelin esas hali yani gerçekten Ye Gucheng hadi bulalım onu hemen
So, what's it like?
Peki, nasıl oluyor?
Maybe so. You can talk about freedom all you want, but still don't know what it's like to have to fight for it.
İstediğin kadar özgürlük hakkında konuşabilirsiniz ama bunun icin savasmanın nasıl olduğunu bilemezsiniz.
Go to Pelhrimov and have a look at the cramtorium - so you know what it's like there.
Pelhrimov'a git ve oradaki krematoryum'a yakından bak. Nasıl bir yer olduğunu gör.
That's what I like about histoy, it's so reassuring.
Tarihin işte bu yönünü seviyorum, güven verici olması.
I'm so proud of my man. Come and tell me what it's like, Marce. Anyhow, Al, you know about cars.
Biliyorsun ki, bizim evin altında mucizevi doğuma tanık olurken bütün bu gereksiz olayın önlenebileceği aklıma geldi eğer bazı hayvan sahipleri, hayvanlarını kısırlaştırmış olsaydı.
You can't imagine what it's like to ride something so wild and uncontrolled.
Bir şeyi kontrolsüz ve vahşice kullanmanın nasıl bir şey olduğunu hayal edemezsin.
So, what's it like out on the West Coast?
Batı sahilinde durum nasıldı?
So tell me, what's it like living in Los Angeles?
Los Angeles'ta yaşamak nasıl bir duygu?
"Now what the kind of fish it was, John Lampton couldn't tell. " But he didn't like the look of it, so he threw it down a well.
# 9834 Ne tür bir balık olduğunu John D'Ampton anlamamış # 9834 # 9834 Ama görünüşünü sevmemiş ve onu yere çalmış # 9834
So that's what it feels like.
Demek böyle bir hismiş.
It must be so hard for you, to be so close to being human and yet never really knowing what it's like to know pain.
Senin için çok zor olmalı, insan olmaya bu kadar yakınken... yine de acıyı tanımanın ne demek olduğunu bilmemek.
So, what's it like to live with the big man?
Böyle büyük biriyle yaşamak nasıl bir şey?
So I like to put what I think is the wrong color on you first... then I can compare it to the right color.
Önce senin için yanlış olduğunu düşündüğüm rengi yerleştireceğim. Böylece doğru renkle mukayese edebiliriz.
So tell me, what's it like, I mean, you know, being a great detective and all?
Harika bir dedektif olmak nasıl bir his?
I'm not married, so I don't know what it's like... to face the conclusion of a decades-old relationship.
Ben evli değilim, onlarca yıl sürmüş bir ilişkiyi bitirmek nasıldır bilemem.
So what's it like being the daughter of a brilliant analyst who's sleeping in the next bedroom at night when you need him?
Bu şekilde, zeki bir analist'in kızı olmak nasıl oluyor?
So, what's it like being back in civilization?
Medeniyete dönmek nasıl bir duygu?
So an animal with an eye like this would be able to see perhaps just little bit what kind of predator it was.
Dolayısıyla bu şekilde bir göze sahip olan bir canlı, gelenin az çok hangi türde bir yırtıcı olduğunu da görebilecektir.
Like so many things, it is not what is outside, but what is inside that counts.
Birçok şey gibi, dışındaki değil içindeki önemli.
So this is an artist's conception of what Hurricane Hole will look like when it's finished sometime in the year 3000.
Bu bir ressamın, bittiği zaman... Kasırga Deliği'nin nasıl görüneceğine dair çizimi. 3000 yılı civarında.
I keep on trying, but I feel like I'm losing the fight tell me what's right tell me what's wrong only got one life it's only for so long
denemeye devam ediyorum, ama sanırım savaşı kaybediyorum. bana neyin doğru olduğunu söyle, bana neyin yanlış olduğunu söyle. sadece bir hayatım var sadece kendi hayatımı sensiz yaşıyor gibiyim
So, like our friend, I know what it's like to hate the blue coat.
Dostumuz gibi ben de mavi üniformadan nefret etmek nedir bilirim.
I want to see what it's like up there, so high and far away. I understand.
Yukarının neye benzediğini, nereye kadar uzandığını görmek istiyorum.
So, what's it like anyway, the H. J?
Her neyse, HG olmak nasıl bir şey?
So tell me, what's it like breeding racehorses?
Söyle bakalım, yarış atları yetiştirmek nasıl bir duygu?
So what is it like sucking Birdie's dick?
Birdie'nin yalakası olmak nasıl bir şey?
so what's up 178
so what's your name 48
so what's stopping you 17
so what's going on 151
so what's your deal 18
so what's new 30
so what's the point 40
so what's on your mind 21
so what's the problem 185
so what's it gonna be 77
so what's your name 48
so what's stopping you 17
so what's going on 151
so what's your deal 18
so what's new 30
so what's the point 40
so what's on your mind 21
so what's the problem 185
so what's it gonna be 77