Sobbing translate Turkish
1,240 parallel translation
[Sobbing] I'm a coward!
Ben bir korkağım!
[Sobbing] Thank you, sweet clown.
Teşekkürler nazik soytarı.
- [Sobbing] - It's all right.
Her şey yolunda.
I've become everything I've ever hated. [Sobbing]
Hep nefret ettiğim şeye dönüştüm.
What are you sobbing about, you nancy?
Neden hüzünlüsün?
( Grunting ) - ( Sobbing ) - God, she's stubborn.
- Tanrım, ne kadar inatçı!
I mean, we were just flying ignorami, for sobbing out loud.
Demek istediğim habersizdik.
[Sobbing ] - What the hell's wrong with me? - [ Telephone Ringing]
Benim neyim var?
- [Sobbing] I look like crap!
- Aptal gibi görünüyorum!
Thousands of mourners gathered at Parkland Memorial Hospital to mourn the passing of our... ( sobbing ) They killed President Kennedy.
Binlerce insanlar kaybettiğimiz Başkanmız Kennedy için..... yas tutmaya Parkland Memorial Hastanesi'inde bir araya geldi.
I'll see you at lunch, sailor boy. ( sobbing ) I'm sorry I got Maurey pregnant while I was going steady with you.
Seninle yemekte görüşürüz denizci çocuk.
I just... ( SOBBING ) Huh? I don't know!
Bilemiyorum...
( JENNIFER SOBBING ) ( MUMBLING )
Özür dilerim. - İyi misin?
( SOBBING ) No... ( SOBBING )
Hayır.
And as old as I am, I'm still sobbing.
Bunca yaşıma rağmen yine de ağlıyorum.
Today, she is sobbing
Bu düğünü iptal et. Lütfen onu iptal et!
( sing ) You have murdered me murdered me, murdered me ( sing ) ( sing ) Murdered me murdered ( sing ) [Sobbing]
Sen katlettin beni, katlettin, katlettin katlettin, katlettin...
You end up locked in your room sobbing for days.
Sonunda odanda hıçkırıklara boğularak ağlıyor olacaksın.
My service said that both of your legs were- - [gasp ] Oof! [ Sobbing]
Bana bildirildi ki bacakların ikisi de... Bu sefer hile yok.
And he had access to the vid-disks, too. [Sobbing] This is all my fault.
Ve onun video disklerine erişimi de vardı.
( sobbing ) : Oh...
Tanrım
I find myself thinking about him all the time. ( sobbing )
Sürekli onu düşünüyorum.
[Sobbing] Ok, ok. Ok.
Tamam, peki.
( Sobbing )
( sobbing )
( Stops Sobbing )
( stops sobbing )
( Sobbing Resumes )
( sobbing resumes )
( Sobbing Loudly ) Come on, Reese, I really have to go!
Hadi, Reese, gerçekten gitmem lazım!
( Still Sobbing ) : Yay.
Evet.
[Muffled Yelling And Sobbing] Turn it off!
Kapatın şunu!
( sobbing ) : Why can't I go?
Ben neden gidemiyorum?
He just lies in his bunk sobbing like a wuss.
Ranzasında uzanıp karı gibi ağlıyor.
[Sobbing] You know who I am.
Kim olduğumu biliyorsun.
[Sobbing] Ah, Mr. Porky! No!
Bay Domuzcuk, olamaz!
[Sobbing Continues ] [ Narrator] Inevitably, the behind-the-scenes turmoil... took its toll on their TV series.
Perde arkasındaki hengame kaçınılmaz olarak diziye de yansıdı.
Oh, Doctor, I'm crazy. [Sobbing]
Ah doktor, ben deliyim.
[Sobbing] Oh, there's no such thing.
Öyle bir şey yok ki!
Is phony major. [Sobbing]
Sallama bir okul dalı.
No! [Sobbing]
Hayır!
I - [Sobbing]
Dayanamam.
[Sobbing Continues] Don't hang up on me.
Suratıma kapatma.
[Sobbing] Oh, I can't even finish!
Cümlemi bitiremiyorum bile.
[Sobbing] Oh, he's poor. But look at all the other people that aren't p -
O fakir, Ama diğer insanlara bak, hepsi de...
[Sobbing] Oh, look at all the rich people!
Şu zengin insanlara bak,
[Whimpering, Sobbing] Hey, anybody seen Homer today?
Bugün Homer'ı gören oldu mu?
[SOBBING] No!
Hayır!
[Sobbing] I'll talk to the boy.
- Onunla konuşacağım.
( Sobbing )
Kardeşin içerde mi?
[Sobbing] I'm kind of conflicted.
Tam bir çelişki içindeyim.
[Sobbing] Can you believe it?
Buna inanabiliyor musun?
[Sobbing Continues] Like these guys!
Bu adamlar gibi!
[Sobbing] All the big money!
Çok paralılar, Tüm şu isimlere bak,