Society translate Turkish
9,188 parallel translation
April 15th is kind of a measure, the day you pay your taxes, of how democratic the society is.
15 Nisan yani vergilerinizi ödediğiniz gün, bir toplumun ne kadar demokratik olduğunun bir nevi ölçüsüdür.
If a society is really democratic, April 15th would be a day of celebration.
Eğer bir toplum gerçekten demokratikse o zaman 15 Nisan bir kutlama günü olurdu.
The tendencies that we've been describing within American society, unless they're reversed, it's going to be an extremely ugly society.
Tarif etmiş olduğumuz Amerikan toplumu eğilimlerini tersine çevirmediğimiz sürece aşırı derecede çirkin bir toplum olacak.
I mean, a society that's based on Adam Smith's vile maxim, "all for myself, nothing for anyone else."
Yani Adam Smith'in "Bana her şey, diğerlerine hiç," düsturuna dayanan bir toplum.
A society in which normal human instincts and emotion of sympathy, solidarity, mutual support, in which they're, kind like, driven out...
Sempati, dayanışma, karşılıklı destek gibi normal insan içgüdülerinin, duyguların akıllardan çıkarıldığı bir toplum.
That's a society so ugly, I don't even know who'd want to live in it.
Bu toplum o kadar çirkin ki içinde kimin yaşayacağını bile bilmek istemiyorum.
If the society is based on control by private wealth, it will reflect the values that it, in fact, does reflect.
Eğer bir toplum özel servetin kontrolüne dayanıyorsa bazı değerler yansıtacaktır, hatta yansıtıyor da.
The value that is greed, and the desire to maximize personal gain, at the expense of others now, any society, a small society based on that principle is ugly, but it can survive.
Bu değerler açgözlülük ve başkaları pahasına kişisel kazançları maksimuma çıkarma arzusudur. Bu prensibe dayanan her toplum çok çirkindir ama küçükse ayakta kalabilir.
A global society based on that principle is headed for massive destruction.
Bu prensibe dayanan küresel bir toplum ise muazzam bir yıkıma doğru yol alıyordur.
I don't think we're smart enough to design, in any detail what a perfectly just and free society would be like.
Bence tamamen adil ve özgür olan bir toplumu detaylı bir şekilde tasarlayacak kadar akıllı değiliz.
John Dewey, the leading social philosopher in the late 20th century, he argued that until all institutions, production, commerce, media, unless they're all under participatory democratic control, we will not have a functioning democratic society.
20. yüzyıl sonlarının önde gelen sosyal filozofu John Dewey'in ileri sürdüğüne göre tüm kurumlar üretim, ticaret, medya katılımcı bir demokratik kontrol altında olmadığı sürece çalışan bir demokratik toplumumuz olamayacak.
As he put it, "policy will be the shadow cast by business over society."
Onun sözleriyle, "Politika, işletmelerin toplum üstüne düşürdüğü bir gölge olacak."
One of the real achievements of American society, it's first in the world in that.
Bu, Amerikan toplumunun gerçek başarılarından biridir. Bu konuda dünyada bir ilktir.
I think that we can see quite clearly some very, very serious defects and flaws in our society, our level of culture, our institutions, which are going to have to be corrected by operating outside of the framework
Bence açık bir şekilde toplumumuzdaki, kültür seviyemizdeki kurumlarımızdaki bozuklukları ve kusurları görebiliyoruz bunların kabul görmüş çerçevelerin dışında çalışılarak düzeltilmesi gerek.
It is a very free society, still the freest in the world.
Gayet özgür bir toplum bu ve hâlâ dünyanın en özgürü.
I never lived in your society.
Asla sizin toplumunuzda yaşamadım.
They wanted to get away from society and from people that didn't understand them, you know, because that was like hurting them, other peoples perception of them.
Toplumdan uzaklaşmak istiyorlardı ve onları anlamayan insanlardan. Çünkü, bilirsin işte, diğer insanların onlarla ilgili algısı canlarını yakıyordu.
you measure In modern society.
Modern toplumun.
This is true to Palestinian society and this is also true to Israeli society.
Bu hem Filistin toplumu hem de İsrail toplumu için geçerli.
But we invented a consumer society... which is continually seeking growth.
Ancak sürekli büyümek isteyen tüketici bir toplum.... icat ettik.
Brave creators of a new society.
Yeni toplumun cesur yaratıcıları.
It's the only thing that society has to keep it from sinking into the muck.
toplumu pisliğin içine batmaktan kurtarmanın tek yolu bu.
And if all those things end up taking place, that's what civilized society calls "justice".
Bütün bunlar, bu şekilde gerçekleşirse buna uygar toplumlarda "adalet" denir.
We gotta pay our debt to society.
Topluma karşı borcumuzu ödemeliyiz.
Now, in order to stay, I had to pay my debt to society.
Kalmaya karar verdiğim için sosyal sorumluluklarımı yerine getirmeliydim.
♪ And what you say about his company ♪ ♪ Is what you say about society ♪ ♪ Catch the witness, catch the wit ♪
d Ve onun şirketi hakkında söyledikleriniz d d Toplum hakkında söyledikleriniz d d Şahidi yakala, inceyi anla d d Ruhu yakala, tükürüğü yakala d
And Houston society parties are legendary.
Ve de Houston'un sosyete partileri efsaneymiş.
If Iraq is to be free and a peaceful society, one part of the country cannot remain under the rule of assassins and terrorists.
Irak özgür ve barışçıl bir toplum olacaksa... ülkenin bir kısmı suikastçı ve teröristlerin yönetimine bırakılamaz.
Drugs are menacing our society.
Uyuşturucular toplumumuzu tehdit ediyor.
They have to be taught modesty and decency or society will be drowned in a rising tide of unwanted babies.
Kızlara iffetli ve namuslu olmak öğretilmeli. Yoksa toplumumuz giderek artan istenmeyen bebek dalgasının içinde boğulacak.
Actually, I went to one of those salons of his, the ones that half the Royal Society attend but most deny.
Aslına bakarsanız salon toplantılarından birine gittim. Saray çevrelerinin yarısının katıldığı ama inkar ettiği toplantıları diyorum.
We all have to contribute to society.
- Hepimiz topluma faydalı olmalıyız.
He said the act was completely incompatible with civilized society.
Bu eylemin uygar toplumla asla uyuşmayacağını söylemişti.
A secret society, a gun club?
Gizli bir topluluk, silah kulübü?
But, actually, it's an intricate society of 50 members bound together by a strict social order.
Ama aslında sıkı bir sosyal düzenin kuşatıp ayak tuttuğu 50 bireylik bir toplumdur.
Is he a flight risk or a danger to society?
Kaçma riski mi var yoksa toplum için mi tehlikeli?
" of the East Side Chamber Music Society.
Ben de Batı Yakası...
" I am a member of the West Side Chamber Music Society.
Oda Müziği Cemiyeti üyesiyim.
He's won countless awards, including this year's Swedish Literary Society's Grand Prize.
Bu sene İsveç Edebi Cemiyetinin büyük ödülüyle beraber epey ödül kazandı.
In our initial build we realized that the same geo-tagging technology that could be used to locate uncrowded playgrounds could also be used to prey on children, our greatest natural resource, by one of society's worst elements...
İlk versiyonumuzda aynı kalabalık olmayan park için yer bulma teknolojisinin çocukları, en büyük doğal kaynağımızı avlamakta kullanılabileceğini fark ettik. Toplumun en kötü üyeleri tarafından Sübyancılar.
We as a society can't go five minutes without looking up a...
Toplum olarak beş dakika bakmadan yapamıyoruz. Bakmadan edemiyoruz.
Gonna build a new venue specially for it called the Cafe Society.
Özellikle bunun için yeni bir yer açacağım. Adı : Sosyete Kafe.
We were both members of the York Society, sir, madam.
İkimiz de York Cemiyeti'nin üyeleriydik efendim.
Bells, crowds, society - all these things distress her.
Çanlar, kalabalık ve insanlar onu rahatsız ediyor.
So by terminating those pregnancies, you spared society the scourge of your offspring.
Hamileliğini sonlandırarak toplumu soyunun belalarından korumuş oldun.
You know, Simone de Beauvoir pointed out, and quite correctly, that in a society shaped by men, women are seen as relative beings existing only in relationship to men.
Bilirsin, Simone de Beauvoir söylemiş, bence de haklı, topluma erkekler şekil verir, kadınlarsa sadece erkeklerle olan ilişkileri doğrultusunda varolabilir demiş.
"The Unibrow Society".
"Tekkaş Topluluğu".
A human being who is perfectly capable of making a closely supervised, extremely limited contribution to society.
İnsan, yakından baktığınızdaA human being who is perfectly capable ( tamamen yetenekli ) son derece yetenekli toplum için son derece sınırlı katkılı.
They suggest that the kind of character produced in American society can't be counted on to insulate its citizens from brutality and inhumane treatment in response to a malevolent authority.
Amerikan toplumunda oluşturulan karakter tipinin, vatandaşlarını, kötü niyetli otoriteye tepki olarak gaddarlıktan ve insanlık dışı muameleden muaf tuttuğu söylenemez.
When we understand the structure of this communication net, we stand to grasp a good deal more about the fabric of society.
Bu iletişim ağının yapısını kavradığımızda, toplumun yapısı hakkında daha iyi bir sentez yakalamayı başardık.
I honor her memory by protecting these women, these women that the very fabric of society was built upon.
Bu kadınları koruyarak onu anmak ı, Toplumun çok kumaş üzerine inşa edildiği bu kadınlar.