Solitary translate Turkish
1,456 parallel translation
Yo, man, so how you get out of solitary, man?
Adamım, nasıl oldu da tecritten yırttın?
And I know you're planning on keeping me in solitary for the rest of my life.
Ve ömrümün geri kalanında beni tecritte tutmayı planladığını da biliyorum.
See, but I can't be in solitary for the rest of my life'cause I'll be a fucking zombie,
Ama ömrümün kalanında tecritte kalamam çünkü lanet bir zombiye dönerim,
But I may use what I know to get my ass out of solitary, all right?
Ama bildiklerimi kıçımı tecritten kurtarmak için kullanabilirim?
But I find out that you're lying, it's solitary confinement and you'll never see Norma again.
Ama yalan söylediğini öğrenirsem, hücre cezası alırsın ve Norma'yı bir daha göremezsin.
He's going to solitary.
Tecrite götürülüyor.
Ooh, solitary.
Tecrit mi?
If not, he will be sent to a high - security facility and placed in solitary confinement.
Aksi halde çok ağır korunan bir hapishaneye tek başına kalmak üzere gönderilecek.
They are inventive and resourceful animals and although these Godinotia are solitary, primates have a sociable future.
Onlar yaratıcı ve becerikli hayvanlardır ve buna karşın, yalnız olan Godiniuşa'lar, geleceğin sosyal primatlarıdır.
The dark hours go by and some of the Godinotia are becoming less solitary.
Daha karanlık saatlerde, bazı Godinuşalar daha az yalnız olacaktır.
Assembling in these dense colonies after having spent a largely solitary life at sea provides the birds with the social stimulation that is the key to co-ordinating their breeding
Denizde genelde yalnız bir hayat sürdükten sonra bu kolonilerde toplanmaları kuşların üremelerini koordine etmelerini için kilit bir nokta olan toplumsal teşviki sağlar.
Look, man. Solitary confinement?
Bak adamım hücre hapsimi?
Living and feeding in the shadows with only your own company rots into a solitary, hollow existence.
Gölgelerin içinde sadece kendi varlığınla beraber yaşamak seni sonunda, bir boşluğa düşürüyor.
I know you have power of attorney, but so far, you have not turned over a single solitary cent to this woman.
Avukatların olduğunu biliyorum ama şimdiye kadar bu kadına tek bir Sent bile yatırmamışsın.
I want you to know... I'm not in favor of solitary confinement. Not for you, not for anybody else.
Sizin ya da bir başkasının böyle bir hücreye kapatılmasına karşıyım.
But the worth of a life is not determined... by a single failure, or a solitary, success.
Fakat yasamin degeri tek bir hata ile yada issiz bir basari ile belirlenemez.
A solitary giant, the largest freestanding mountain on earth.
Kimsesiz bir dev, yeryüzünde bağımsız olarak duran en büyük dağı.
Tigers are solitary creatures.
Kaplanlar yalnızlığı seven canlılardır.
Unlike lions, which are very social, adult tigers like to live and hunt alone, and they are very skillful solitary predators.
Oldukça sosyal olan aslanların aksine, yetişkin kaplanlar yalnız yaşar ve avlanır ve yalnız olarak çok iyi yırtıcılardır.
How long's Heiko still got in solitary?
Heiko daha ne kadar o hücrede kalacak?
Your father spent six months in solitary in a federal prison.
Baban 6 ayını federal bir hapishanede geçirmişti.
No, you listen to me.I'm authorized to put you in solitary.
Hayır. Beni dinle, seni hücreye tıkacak yetkim var.
I understand that you did quite a bit of time in solitary on your first conviction.
İlk mahkumiyetinde uzun süre yatmışsın.
Take him to solitary!
Onu hücreye kapatın!
Let's get in there, because I do not wanna miss a single solitary second of- -
- Harika. Çünkü şahsen, bir saniyesini bile kaçırmak istemiyorum.
Bender is a lone wolf. A solitary eagle.
Bender, yalnız kurttur.
She's supposed to be here in solitary meditation.
Burda olması gerekiyor. Yalnız meditasyonda.
You wanna send me back to solitary?
Beni yeniden tecride mi göndereceksin?
I mean, there's no one I'd rather see rot in solitary than you, but I figure I'll send you back to Em City.
Yani, tecritte çürümesini senden daha çok istediğim birisi yok, ama düşündüm de seni tekrar Em City'ye göndereceğim.
- Stanton's in solitary.
- Stanton tecritte.
L... I've been in solitary for almost a year, and you're the first real woman I've seen since I got out.
Neredeyse bir yıldır tecritteydim, ve çıktığımdan beri gördüğüm ilk gerçek kadın sensin.
Well, I'm out of solitary and I want to stay out, so I think the best thing for me to do is to avoid any... altercations.
Tecritten çıktım ve dışarıda kalmak istiyorum, ben de düşündüm de bunu sağlamak için en iyi yöntem... kavga etmemem.
In fact, if you see me coming, hide, because the best thing for me is to stick you back in solitary.
Aslında benim geldiğimi görürsen saklan, çünkü yapacağım en iyi iş seni tecride geri atmak olacaktır.
Now remember, one word from me to McManus and you go straight back to solitary.
Unutma, McManus'a teki bir kelime edersem doğrudan tecride geri dönersin.
- In solitary.
- Tecritte.
I just wish I was with Cyril in solitary,'cause I know he's scared, and I don't think he has a clue as to what's going on.
Cyril'la beraber tecritte olmayı dilerdim, biliyorum, korkuyor ve sanırım neler olup bittiğine dair en ufak bir fikri yok.
The C.O. S threw him directly into solitary.
Gardiyanlar onu doğrudan tecride attılar.
- They're shipping your ass to solitary.
- Seni tecride gönderiyorlar.
You're going to solitary.
tecride gidiyorsun.
- In solitary until the trial starts.
- Duruşmaya kadar tecride götürün.
Six months ago the dink was in solitary smearing shit on his cell wall.
6 ay önce o eşek tecritteydi ve bokuyla duvarları sıvıyordu.
Well, my point is... today I was walking in solitary and I was surrounded by all my mistakes, and my head was gonna explode.
Demek istediğim şu... bugün tecritte yürüyordum ve bütün hatalarım etrafımı kuşatmıştı, ve kafam patlayacak gibi oldu.
The rule book says solitary.
Kurallara göre tecride gideceksin.
We find you guilty of these charges and have decided that you will be transferred immediately to solitary confinement for an undetermined length of time.
Seni bu iddialardan suçlu bulduk ve derhal olmak üzere, süresi belirsiz olarak tecrit koğuşlarına transfer edilmene karar verdik
You let me take a swipe at you and the hacks throw me in solitary for the next 10 years.
Seni yaralamama izin vereceksin ve gardiyanlar beni 10 yıl boyunca tecride atacaklar.
Stanton's in solitary.
Stanton tecritte.
That'd be like being back in solitary.
Bu tecride geri dönmek gibi olur.
You miss one meeting, you get in one fight, you piss Said off one time, it's back to solitary permanently.
Bir toplantıyı kaçırırsan, bir kavgaya girersen, Said'i bir kez bile kızdırırsan ebediyen tecride gidersin.
I mean, there's nothing in the world I hate more than motherfucking solitary.
Dünyada hiçbir şeyden, tecritten nefret ettiğim kadar nefret etmiyorum.
And as soon as he's able to talk, to testify, you're going to solitary for the rest of your goddamn life!
Konuşup ifade verir vermez, kahrolası ömrünün sonuna kadar tecritte kalacaksın!
You know, ever since I've been let out of solitary, I've just been going right and left, you know, up and down.
Biliyorsun, tecritten çıktığımdan beri sağa sola gidip geliyorum, uğraşıyorum.