English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ S ] / Souvenirs

Souvenirs translate Turkish

460 parallel translation
Any souvenirs to take home?
Eve götürecek hediyelik eşyalar var mı?
- No. Souvenirs. Free.
İkram servisi.
- Get me some souvenirs.
- Bana hediye getir.
Picking up souvenirs?
Birilerine hediye mi alıyordun?
Here, among the innocent souvenirs of his childhood, the hideous portrait would be forever hidden away.
Bu esrarengiz portre, burada, çocukluğunun masum anıları arasında, sonsuza dek saklı kalacaktı.
Rob, aren't you going to take the souvenirs Father brought you?
Rob, babanın getirdiği armağanları almayacak mısın?
You know "Among My Souvenirs", huh?
"Hatıraların Ortasında" yı biliyorsun, değil mi?
.. my souvenirs
... hatıraların.
Among my souvenirs
Hatıraların ortasında
Or was he the type who kept those kind of souvenirs?
Ya da, hediyeleri saklayan tiplerden miydi acaba?
I want them for souvenirs
Hatıra olsun diye istiyorum.
They make pretty souvenirs
# Çok güzel hatıralık olurlar.
There's no time for souvenirs.
Hatıralara vakit yok.
I've got a few souvenirs for you, pictures of some people you killed.
- Sana birkaç hediye getirdim. Öldürdüğün birkaç kişinin fotoğrafları.
I sell souvenirs.
Hatıralık satıyorum.
You know, presents, souvenirs, things to send back home.
Hediyelik, hatıralık bir şeyler.
What's a vacation without souvenirs?
Hediyesiz tatil olur mu hiç?
Passengers may obtain sandwiches at the newsstand... and souvenirs inside the depot.
Yolcular istasyondaki gazete bayiinden... hediyelik eşya ve sandviç alabilirler.
- Ice cream, cold drinks, souvenirs.
- Dondurma, soğuk içecek, hatıralık eşya.
There wasn't time to stop for souvenirs.
Hatıralık eşya toplayacak vakit yoktu.
Look at my souvenirs while I put these away.
Ben bunları kaldırırken sen de hatıralık eşyalarıma bak.
Souvenirs of Italy.
İtalya hatırası.
They're souvenirs. They expect that.
Hatıra olsun diye, evet.
Look at your souvenirs.
Sende bıraktığı izlere bir bak.
They're making cricket cages and lacquerware and chopsticks to sell as souvenirs.
Cırcır böceği kafesi, yemek çubukları gibi şeyler yapıyorlar hediyelik olarak satıyorlar.
All right. We better go see how they made out with the souvenirs.
En iyisi gidip hediyelik işi nasıl gitmiş bir bakalım.
All the souvenirs come back, boss.
Bütün hediyelikler geri geldi.
I see you keep souvenirs of your success as a detective.
Bir detektif olarak başarılarınla ilgili andaçları muhafaza ettiğini görüyorum.
Souvenirs of the West.
Batı hatırası.
We have a lot of souvenirs and a lot of free prizes for you.
Elimizde çok fazla bedava hediye eşya var.
You shouldn't keep souvenirs of a killing.
Bir cinayetten kalan hediyeleri saklamamalısın.
I feel I have already suffered enough from my infamous ancestor... and so... "And so I am sending you the missing portrait..." "which we found at Stapleton's farm to add to your collection of souvenirs."
Ünlü atam yüzünden yeterince acı çektiğimi düşünüyorum ve ve kayıp olan portreyi sana gönderiyorum onu Stapleton'ın çiftliğinde bulduk ve böylece koleksiyonuna katabilirsin.
And no souvenirs.
Yanına bir şey alma.
I have two more souvenirs like that one right in there.
İçeride bunun gibi iki tane daha var.
I took the liberty of getting souvenirs of our stay in Los Feliz.
Los Feliz'deki ikametimizden hatıra hakkı aldım.
How many homes are souvenirs of boats until the point when, falling down, they become boats themselves.
Birçok kayık hatırası ev şehrin düşmesiyle birlikte, kendileri kayık halini almış.
- Did you bring souvenirs from Paris?
- Paris'ten hediye getirdiniz mi?
Souvenirs from Korea.
Kore hatıraları.
I see you have a great number of Senator Townsend's personal souvenirs.
Bakıyorum, Senatör Townsed'in bir sürü özel hatıra eşyasına sahipsiniz.
- Are you bringing along souvenirs?
- Hiç eşyanız yok mu? - Hayır.
They buy them as souvenirs - the survivors, that is.
Doğrusu, hayatta kalanlar onları hatıra olarak satın alır.
File this among your souvenirs.
Bunu diğer hatıralarının arasına kaldır.
I don't keep souvenirs. It's the ring that matters.
Hayır, zahmete değmez.
Buy one? Souvenirs.
Hediyelerden bir tane almaz mıydınız?
Souvenirs from Spain... Letters written in jail...
İspanya'dan kalan hatıraları hapishanede yazılmış mektupları götürdüler.
They're here to take away my military souvenirs for... permanent enshrinement at the Memorial Hall.
Askerlikle ilgili kişisel eşyalarımı alacaklar. Anı Salonunda açılacak daimî sergide teşhir edilecek.
Well, the thing is this, that... when I asked you if you owned any guns, you showed me your souvenirs and your target pistol, which is all very well and good, but I was wondering, what happened to that revolver?
Aklıma takılan şu hiç tabancanız var mı diye sorduğumda ganimetleri ve talim pistolunu gösterdiniz. Hepsi hoş, güzel de inci kabzalı o tabancaya ne olduğu aklıma takıldı.
- And souvenirs.
- Ve hatıra eşyaları.
- Souvenirs?
- Hatıra eşyaları mı?
The dusty souvenirs of years in the Duce's colonies...
Sömürgelerde geçirilen yılların tozlu hatıraları.
( man # 1 ) The Russians were overjoyed - but we also - and there was handshaking and back-slapping and the exchange of souvenirs.
Rusların ağzı kulaklarındaydı. Bizim de öyle. Tokalaşılıyor, tebrikler alınıyor hediyeler değiş-tokuş ediliyordu.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]