Speculation translate Turkish
1,014 parallel translation
In reality we do not We... Any knowledge just speculation.
Bu bölgeler hakkında hiçbir bilgimiz yok, sadece söylentiler var.
Anything else is speculation, fantasy.
Bunun dışındakiler tahminler, uydurmalardır.
Viennese doctors leave metaphysical speculation to the Parisians and heed humbly and patiently the lessons of physiological experiment.
Viyanalı doktorlar doğaüstü yorumları Parislilere bırakıp, alçakgönüllülük ve sabırla fizyolojik tecrübelerden çıkartılan derslere önem vermektedir.
Yesterday's casualties, and others before them, are victims of the shameful private speculation transforming the face of our city more and more as it finds allies among the very men sitting in this room!
Dün ölenler ve ondan öncekiler, .. şehrimizin çehresini değiştiren bir özel spekülasyonun kurbanlarıdır. Öyle bir spekülasyon ki, bu odada oturmakta olan insanlar arasında
We want an inquiry board comprised of every political group to investigate real estate speculation -
Arsa ve arazi spekülasyonunu soruşturmak için, tüm siyasi parti.. .. temsilcilerinden oluşan bir soruşturma komisyonunun kurulmasını.
We want an inquiry into real estate speculation in our city.
Bu kentteki arsa spekülasyonunun araştırılmasını talep ediyoruz.
To avoid turning this inquiry into pre-electoral speculation, please stay within the limits of our investigation.
Bu soruşturmanın seçim öncesi spekülasyona dönüşmesinden engellemek için, lütfen soruşturmanın sınırları içinde kalın.
I'd been engaged in an unsuccessful business speculation.
Hisselerimizin durumu hiç iyi gitmiyordu.
- No, milady. The media is awash in speculation vis-a-vis their whereabouts.
- Hayır efendim, ana şey, işte olanlar
It's a matter of speculation therefore just how they did hear of the whiskey cargo.
Viski kargosunu nasıl haber aldıkları tam bir spekülasyon meselesiydi.
He's been warned about this kind of speculation.
Bu tarz spekülasyonlar konusunda uyarılmıştı.
Speculation, captain.
Spekülasyon, Kaptan.
Speculation?
Tahmin?
Speculation. Gifted insight.
Spekülasyon.
On pure speculation, just an educated guess, I'd say that man is alive.
Tahmin ediyorum, ama sadece bir tahmin, o adam bence yaşıyordu.
This is sheer speculation.
Bu düpedüz spekülasyon.
- But there has been some speculation.
- Ama bazı spekülasyonlar oldu.
Speculation is running high among Yankee followers as to the possibility of trading away the great right-hander Hank Moonjean for three unknown young players and an undetermined amount of cash.
Yankee taraftarları arasındaki söylentilere göre, sağ elini en iyi kullanan oyunculardan Hank Moonjean'in adı duyulmamış üç genç oyuncu ve belirsiz bir miktar para karşılığında takas edilebileceği belirtiliyor.
An interesting speculation, captain.
İlginç bir spekülasyon, Kaptan.
- Speculation, Spock?
- Tahminin ne?
No speculation, no information, nothing. I've asked three times for information and you've been unable to supply it.
O şey hakkında senden üç kez bilgi istedim.
Besides, the Minister phoned and wants this settled very quickly to cut short political speculation abroad.
Zaten, Bakan aradı ve bunun acele halledilmesini istedi yurtdışındaki politik spekülasyonları önlemek için.
Now, I want no speculation... on what the police may be doing.
Polisin yapabilecekleri hakkında spekülasyon istemiyorum.
Any speculation on that?
Bir tahminin var mı?
Speculation is unnecessary, captain.
Tahmine gerek yok. Cevap ortada.
Land, mining, cattle, freighting, speculation.
Arazi, madencilik, hayvancιlιk, taşιmacιlιk, yatιrιm.
This is speculation Why should I accept speculation prices?
Neden spekülasyon fiyatlarını kabul etmem gerek ki?
Sheer speculation!
Tamamen varsayım!
Thou hast no speculation in those eyes which thou dost glare with.
O ters ters bakan gözlerin göremez asla.
But Rommel is fond of the unorthodox and speculation is futile.
Rommel dinsiz metodları çok sever, ve şüpheler işe yaramıyor.
The rest is capitalist speculation.
Gerisi kapitalist spekülasyondan ibarettir.
This petition is based on pure speculation...
Bu dilekçe basit spekülasyonlara dayanmaktadır...
But that just provoked a lot of speculation which favoured his enemies.
Ama bu girişim, düşmanlarının lehine birçok spekülasyonu beraberinde getirdi.
I've written the article, but we've fallen into the usual maze of speculation.
Haberi hazırladım ama her zamanki gibi spekülatif çıkmaza düştük.
That's the first profound lesson that comes out of all this multitude of speculation about gold and copper and alchemy, until it reaches its climax in Dalton.
Altın ve bakır simyası anlamında birçok spekülasyondan oluşan,... ilk saygın ders bu olmuştur. Ta ki Dalton ile zirvesini bulana kadar.
When they do, we'll be able to pursue this fascinating line of speculation.
Değiştirdiklerinde, şu harika varsayım sürecini izleyebiliriz.
That's more speculation.
Bu da varsayım.
But listen, you know, that's all just speculation.
Fakat dinleyin, bilirsiniz, bunların hepsi spekülasyondan ibaret.
Now, that's nothing but assumption, it's pure speculation.
Şimdi, bu bir faraziyeden başka bir şey değil, salt spekülasyon.
It's really a matter of speculation, and I think perhaps that's for the best.
Bu gerçek bir spekülasyon nedeni, ve sanıyorum belki de böyle olması iyidir.
It's our hope that this will put an end to the kind of irresponsible speculation conducted by the press in recent months.
Son yıllarda basın tarafından yaratılan sorumsuz spekülasyonların bu sonuçlar doğrultusunda biteceğini ummaktayız.
Funny money, credits, speculation.
Sahte para, krediler, spekülasyon.
So this is just speculation on my part... but it is possible that if someone did this to him... they would have changed his clothes... to make it look like an accident.
Tabancaya doğru hamle yaptım fakat bacağım, altımda çöküverdi ve Deschler tabancaya hamle yaptı. Beni öldüreceğini biliyordum. İşte o sırada ben cebimden tabancamı çıkardım ve Deschler tabancasını ateşlemek için kaldırırken, ben onu vurdum.
Is that speculation, Lieutenant?
Bu spekülasyon mu, Komiser?
Well. where does all this speculation get us?
Bu spekülasyonlarla nereye varırız?
This has given rise to widespread speculation about possible repercussions.
Bu olayla beraber, birçok yan etki söylentisi de yayıldı.
- I don't want to hear any speculation.
- Hiçbir tahmin duymak istemiyorum.
His belief is based on speculation.
- Onun inancı tahminlere dayalı.
Oddly enough, there is some truth to your speculation.
Garip bir şekilde, tahmininizde biraz gerçeklik payı var.
- I'll buy speculation.
- Tahmine de razıyım.
- Speculation?
- Tahmin?