English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ S ] / Spleen

Spleen translate Turkish

827 parallel translation
Any lout who feels the need of airing his spleen at the expense of the Court's decorum will find himself dining on bread and water. Proceed.
Her insan bu ihtiyacı hisseder dalağını temizlemektir mahkemenin edebi pahasına akşam yemeindeki ekmek ve su gibi devam edin.
The tests show the same for major organs - the heart, liver, spleen, kidneys.
Testler, kalp, karaciğer, dalak, böbrek gibi önemli organlar için de aynı sonucu verdi.
By the gods, you shall digest the venom of your spleen, though it do split you, for, from this day forth,
Hayır, çatlasan da patlasan da, kendi içine akacak dalağındaki zehir!
Our ancient word of courage, fair Saint George... inspire us with the spleen of fiery dragons!
Aziz George, gene eskisi gibi yüreğimize cesaret ver, ağzından alev saçan ejderlerin öfkesini sal içimize!
Ruptured spleen.
Kediyi yedi.
Not my pride, not my spleen, nor any other of my appetites, but I do, I.
Gururum, huysuzluğum ya da başka bir güdü yüzünden değil. "Ben" karşı çıkıyorum.
It places a tremendous strain on the spleen and the liver.
Dalak ve karaciğeri oldukça fazla yoruyor.
- Home is where the heart is also the liver, spleen, and the lower intestine.
- Ev kalbinin olduğu yerdir ayrıca karaciğer, dalak, ve barsaklarının olduğu yerdir.
Haemorrhage of the spleen and liver.
Böbrek ve dalakta aşırı kanama.
I have no spleen against you, I am only a messenger.
Size karşı bir kinim yok. Ben sadece aranızda bir elçiyim.
Homosexual spleen in the barn, disguised as AIsatians
Alsaslı kılığında, ahırda homoseksüel huysuzluklar.
They probably cut the spleen.
Dalağı kesmiş olacaklar.
We removed what we could but his spleen and kidneys are seriously damaged
Çıkarabildiğimiz kadarını çıkardık. Ancak dalağı ve böbrekleri çok ciddi bir şekilde yaralı.
Multiple traumas, spleen, liver, lung, flail chest left neck of femur, renal shutdown.
Sayısız tahribat ; dalakta, karaciğerde, akciğerde, gögüste sol uyluk kemiğinde... Böbrekler de çalışmıyor.
I've let him do a liver-spleen scan on me and a CAT scan.
Üzerimde karaciğer ve CAT taraması yapmasına izin verdim.
She came to help when Eddie ruptured his spleen and she's been here ever since.
Eddie dalağını yırttığında yardım etmeye geldi. O zamandan beri de burada.
Have you ever seen a spleen that large?
Hiç böyle büyük bir dalak görmüş müydün?
But that spleen was a spitting image.
O dalak jöle gibiydi.
YOU'D HAVE JUST DRIVEN YOUR FEMUR INTO YOUR SPLEEN.
... şimdi kafanı kırmıştın dostum.
I think he's got a punctured spleen.
Herhalde dalağı yırtıImış olmalı.
For years my father had suffered with an enlarged spleen and from that moment on he became rapidly worse.
Babam yıllarca büyük bir hınçla acı çekmişti. ve ondan sonra hızla daha kötüye gitti.
Don't vent spleen on me!
Hırsını benden çıkarma.
Yeah, he had a date with a cheerleader once, Nearly coughed up his spleen.
Evet, bir keresinde amigo lideri bir kızla randevusu vardı, öksürmekten neredeyse dalağını çıkarıyordu.
I can taste my spleen.
Dalağım ağzıma geldi.
Chewing the spleen out of Mr. Sheridan.
Bay Sheridan'ı parçalamakla meşgul.
Just give old Dad a chance to push his spleen back through his navel.
Babana bir fırsat ver de, dalağı yerine otursun!
They also replaced my spleen and colon.
Dalağımı ve bağırsaklarımı da değiştirdiler.
Take it to mean I serve my king and vent my spleen.
Kahramanlıkta tek olduğumuz için Kralıma hizmettir size beslediğim kin.
Listen, it hits a major organ - liver, spleen, heart - you're dead!
Karaciğer, dalak ve kalp gibi önemli organlara gelirse ölürsünüz!
They removed her spleen.
Dalağını aldılar.
Lost her spleen.
Dalağını kaybetmiş.
I have an enlarged heart, a spleen and a diseased liver.
Büyüyen bir kalbim, ayrıca dalak ve karaciğer rahatsızlıklarım var.
To say nothing of his legs, feet, spleen... -... - and head!
Ama bacaklari, ayaklari dalagi ve de kafasi olmadan.
His spleen is injured, so I gotta go back in to try and stop the bleeding.
Dalağı yaralanmış, bu yüzden geri dönüp kanamayı durdurmaya çalışacağım.
Injuries : severe eye trauma, ruptured spleen punctured lung broken rib, internal bleeding.
Yaralar : ciddi göz travması, dalak yırtılması akciğerde delinme kırık kaburga kemiği, iç kanama.
So, this is Mr. "Screw With Your Brain... " Eat Your Spleen... "Wear Your Flesh As A Hair Net" Leacher, huh?
Bay "Beynini Becer,..... Dalağını Ye,..... Etini Şapka Diye Tak" Leacher, ha?
I always find a flogging brings on a spleen.
Bir kırbaçlama her zaman bir öfkeye sebep olur bende.
- And now : "You and your spleen."
- Ve şimdi : Siz ve İç Sıkıntınız.
I painted the spleen.
Ben dalağı boyamıştım.
He's got liver and spleen damage.
Karaciğer ve dalak hasarı var.
Extensive thermal tissue damage, kidney and spleen damage.
Isı yüzünden dokular, böbrek ve dalak hasar görmüş.
Here, my friend, you will see the heart and soul of Babylon 5... also its spleen, its kidneys a veritable parade of internal organs.
İşte dostum, burası Babil 5'in kalbi, ruhu, ayrıca omurgası, böbrekleri ve bir sürü iç organı da önünde resmigeçit yapacak.
They're removing his spleen.
Dalağını alıyorlar.
- Spleen.
Dalak.
- Ruptured spleen.
Dalağı patlamış.
We had to repair her spleen.
Dalağını onardık.
Make me go through another night like that and I'll rip out your spleen.
Böyle bir akşa daha geçirmeme sebep ol ve dalağını parçalarım.
He died in this house, of pneumonia they say brought on by a ruptured spleen but it's not to talk of my grandson that I asked you here.
O bu evde öldü, dalak yırtılması ardından oluşan zatüre diyorlar, ama bu benim torunuma sorduğumda söylediği değil.
Pneumonia from a ruptured spleen the old woman said.
Dalak yırtılması sonrası gerçekleşen zatürre, demişti kadın
You know, best spleen...
Bilirsiniz, en iyi dalak.
Extensive thermal tissue damage, kidney and spleen damage.
Max?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]