Sporty translate Turkish
194 parallel translation
Sporty for you, aren't they?
Senin için fazla gösterişiler, değil mi?
No, no, sporty here mumbled something about being broke.
Hayır, hayır. Buradaki sporsever parasızım falan diye mırıldanıyordu.
That's what I call a real sporty model.
Spor model diye buna derim.
The Steamer is a fast, sporty, attractive automobile designed for city driving and country picnics.
Steamer hızlı, sportif, çekici bir otomobildir şehir içinde ve kırlarda pikniğe gitmek için tasarlanmıştır.
Lucinde, for example, is quite athletic, though in a way I rather like her sporty side.
Lucinde örneğin vücudu harikadır. ... ve onun en sevdiğin yeri neresi dersen, sıkı vücudu derim.
My boss wants to get rid of the sporty cars.
Patronum spor arabaları elden çıkarmak istiyor.
- Come on, sporty gentlemen, come up!
- Haydi sportmen erkekler gelin bakalım!
It has a very strong sporty quality about it.
Güçlü bir sportif kalitesi var.
The ensemble makes 120 combinations. Everything from dignified to sporty.
Resmi kıyafetten spor kıyafete 120 farklı kombinasyon oluşturabilirsin.
- Sporty.
- Sportif.
Sporty. Not too outlandish.
Spor, çok abartı değil.
So... Very sporty.
Yani... çok sportifler.
They are a sporty nation, you see?
Sportif bir ulusturlar.
Makes it look more sporty!
Daha spor görünüyor!
Very sporty, Jack.
Çok spor olmuş Jack.
- Well, this is pretty sporty!
- Ne kadar spor bir araba!
Maybe you only wanted to be seen in something sporty.
Belki daha spor bir şey istiyordun.
Need to be a pretty sporty car to do that journey in the time.
O kadar sürede o yolu alması için bir spor araba olması gerek.
They're not sporty.
Hiç spor değiller.
And are you sporty too?
Sen de sporcu musun?
You thought you were fast. You thought you were sporty. You thought you were clever, but not as clever as Morty.
Hızlı sandın kendini, havalı sandın kendini akıllı sandın kendini ama değilsin Morty kadar zeki.
Ray Bones is the man that you're dealin'with now, and when Bones finds out what you did, he's gonna take everything, including the sporty little hat you got on your head, and then most likely he'll shoot you so you won't tell on him.
Başının belada olduğu adam Ray Bones. Olanları öğrenirse her şeyi alır. Kafandaki şapka dahil.
It's a complex world out there, sporty. Many things you do not understand.
Dünya karışıktır dostum.
Daphne, did you see that sporty little sub-compact over there?
Şuradaki spor, ufak arabayı gördün mü? Onu istediğin her yere park edebilirsin.
You've seen the sporty 125s. Now it's time for the 250 main.
Az önce 125 CC'lik motor yarışını gördünüz, şimdi de sırada 250 CC'lik motor yarışı var.
You know, maybe something sporty.
Belki de biraz spor bir şey.
This quilted smock in royal blue and rust becomes an instant sporty classic, appropriate at a barn dance or on a milking stool.
Mavi ve pas rengindeki bu kapitone önlük bir anda şık bir klasik halini alır. Bir ambar partisinde ya da süt sağmak için biçilmiş kaftandır.
Fresh are you, sporty, me fuck-up.
- Hey, seni sivilceli bok herif.
I like sporty type things.
Spor tipi şeyleri severim.
I'm thinking more sporty, like Hilfiger maybe.
Daha spor birşeyler düşünmüştüm. Hilfiger mesela.
You can ride this or that model, a sporty one or an oldtimer.
Şu veya bu modele spor bir arabaya veya antika bir arabaya binersin.
Sporty.
Canlı.
Refuel in hell? That's pretty sporty.
Yakıtı cehennemde alsan daha havalı olur.
Well, it did seduce me, all red and sporty.
Kırmızı ve spor oluşuyla beni baştan çıkartıyordu ama!
Sporty go-cart, Leela!
Sportif go-cart, Leela!
Hey, Milo, you got something sporty? You know, like a tuna? - How is this done?
Spor yapmak istiyorsan, balık avına ne dersin Milo?
It's getting pretty sporty down here, sir.
Burası oldukça hareketleniyor, efendim.
Honey, all I'm saying is there is a reason why Sporty Spice is the only one of them without a fella.
Tatlım, söylemek istediğim bu yüzden tek erkek arkadaşsız kalanın Sporty Spice olduğu.
One day wear a colored skirt, the next, something sporty...
Bir gün renkli bir etek, öteki gün spor birşeyler giymeli...
Oh, my brave little football-headed hero on yet another absurd quest, to save the only home you've ever known, armed with nothing but your best friend and your sporty utility belt.
Ah, cesur, futbol top kafalı kahramanım bildiği tek yuvasını kurtarabilmek için yine saçma bir görevde. Tek silahı en iyi arkadaşı ve spor kemeri.
She may be older, but she's sporty. And I'm taking exception to that description.
O yaşlı olabilir ama enerjik biri ve istisnai biri.
It's very sporty, too.
Aslında spor bir ceket.
Somethin'sporty.
- Spor bir şey olsun.
A sporty carriage to ride in style, Sexy man boy chauffeur, Kyle Banish your blemishes, tooth decay, Cellulite thighs will fade away
kapinda spor bir araba, seksi soforude hemen hizmetinde, Kyle gülümseyince butun dislerin parlayacak, etrafta isil isil olacaksin
- This is a sporty little number.
- Bu küçük ve spor bir model.
Little kiddie, sporty... Bed sheets.
Bak, küçük sporcu kedicikli çarşaflar.
He has a sporty style and he's really trendy, fashion conscious.
Örüyor, usturaya vuruyor. Genelde çok spor... Şık.
Sporty, if you want to sport.
Hareket istiyorsanız, hareketli.
- South African women are very sporty.
Güney Afrikalı kadınlar spora yatkındır.
Sporty ass!
Sivilceli popo.
I'm sporty.
Ben çok şen şakrak biriyim.