English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ S ] / Stabber

Stabber translate Turkish

32 parallel translation
Back-stabber!
Kalleş!
Excuse me, oh, back-stabber X.
Afedersin, Arkadan Bıçaklayan X.
Don't call me that, lying, two-faced backstabber.
Yapma o bana çağır, lying, iki-faced arka stabber.
Usually when you slice someone, the stabber usually nicks themselves.
Birini doğrayan kişi genelde kendi elini de keser.
Well, the stabber was definitely in the seat next to Greg Kimble.
Katil kesinlikle Greg Kimble'ın yanındaki koltukta oturuyordu.
Stabber, come with me to the student patrols'office
Saplamacı, benimle nöbetçi öğrenci odasına gel.
Stabber, come to the office by lunch break
Saplamacı, öğle paydosunda odaya gel.
Keep it Stabber would have taken it anyway
Al onu. Saplamacı zaten onu alabilirdi
Why do you let Stabber fuck you around?
Neden Saplamacının etrafında dolaşmasına izin veriyorsun?
Stabber, this isn't a casino Wrap it up
Saplamacı, burası kumarhane değil. Topla şunu.
It'd be virtually impossible to inflict this type of wound without some blood transferring to the stabber.
- Saldırgana kan bulaşmadan bu tür bir yara açmak neredeyse imkansız.
And I don't know who's more handsome, the bull taunter or the bull stabber.
Ayrıca boğayı şaşırtan mı yoksa bıçaklayan mı daha yakışıklı karar veremedim.
Thanks, Stabber.
Teşekkürler Stabber.
There's a poisoner and a stabber? Shh!
Bir zehirleyen, bir de bıçaklayan mı var?
Our guy's a shooter, not a stabber.
Bizimki tetikçi, bıçak kullanmaz.
I bet it was that stabber.
Eminim o bıçaklayan adamdır.
Stabber? What stabber?
Hangi adam?
The parents of the stabber?
Makas sokanın ailesi mi?
In hindsight, we realized that giving a serial stabber-of-male-companions access to a knife while she stood next to her new male companion was probably an avoidable mistake.
Erkek arkadaşlarını bıçaklayarak öldüren bir seri katilin eline, yanında yeni kocası varken bıçak vermenin yapılmaması gereken bir şey olduğunu sonradan fark ettik.
Guess we know who the back-stabber is now.
Şimdi kimin kalleş olduğunu daha iyi biliyoruz.
Well I wouldn't call her a back-stabber-Blimey, it's me.
Ben ona kalleş demezdim. Vay canına, bana dedin!
No, because now you're the back-stabber.
Hayır, çünkü artık sen kalleşsin.
Because that's what I am- - a stabber. Give me a knife and I'll stab anything.
Bana bir bıçak verirsen her şeyi bıçaklarım.
If Max Dinello's the bomber and the stabber, then how did the knife end up at the liquor store that Sean McHenry went to?
Eğer Max Dinello hem bombacı hem de katil ise o zaman bıçak nasıl oldu da Sean McHenry'nin gittiği büfede ortaya çıktı?
I am a stabber not a shooter. You know that.
Ben bıçak kullanırım, ateş etmem, bunu biliyorsun.
And you wanted to run off and start a life with this back stabber.
Sen de bu hainle birlikte tutup da yeni bir hayat başlayatım diyordun.
This is a stabber. Quicker, quieter, no muss, no fuss.
Bu ise... hızlı, sessiz, dertsiz, tasasız.
I had to school that shit-stabber.
O ibneyi terbiye etmem gerekti.
they just saw Ashley for the desperate back-stabber she is.
Onlar, erkek arkadaşının nasıl biri olduğunu da gördüler.
Well, directly, I come from a family of home invaders, identity thieves and, in my Uncle Xavier's case, the butt-stabber of San Pasqual.
Aslında doğrudan soyguncu, kimlik hırsızlığı yapan ve Amcam Xavier'ı da katarsak, San Pasqual'da elalemi kıçından bıçaklayanlara dayanıyor sülale ama soyumuz onurludur.
You did, too, you little back-stabber.
Sen de, seni küçük kalleş.
An exact opposite description of this guy as the stabber. Annaliese?
- Annaliese, ha?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]