English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ S ] / Stabby

Stabby translate Turkish

47 parallel translation
I get stabby.
Deşici olurum.
And Stabby-Oh's are part of this nutritious breakfast.
Ayrıca Stabby-Oh'larda bu lezzetli kahvaltının bir parçası.
But thanks to Stabby-Oh's, most of me is still in bed.
Stabby-Oh sağolsun, geri kalan kısmım hâlâ yatakta.
That's where Stabby Joe works.
Bıçakçı Joe orada çalışır.
- I'm Fisty, that's Stabby, and that's Balls.
Ben Fisty, bu Stabby ve bu da Balls.
Hey, we're getting a real stabby kind of energy going on in here, huh? Jack, why don't you get some fresh air?
Hey, şu estirdiğiniz havaya bakın gerçekten bıçak gibi keskin, ha? Jack, neden gidip biraz hava almıyorsun?
Ow! Stabby.
Acıttı!
{ pos ( 190,45 ) } They don't look like the stabby kind.
Bıçaklı tiplere benzemiyorlar.
Not a good date, though. Too stabby.
Ama randevulaşmaya gelmez.
- Even when I was feelin stabby, I knew that.
- Kendimde olmasam bile bunu biliyordum.
Eat shield, stabby!
Kalkanı ye bakalım, bıçakçık!
So, now you're stashing Buck's guns and stabby shit in my house.
Sen de Buck'ın tabancılarıyla kesici aletlerini benim evime saklıyorsun şimdi.
I keep seeing her first steps, and I see this stabby, 90-degree cabinet headed straight for her eyeball.
İlk adımlarını atışı gözümün önüne geliyor sonra sivri uçlu vitrinin gözüne girdiğini görüyorum.
Cause of death was an overly stabby girlfriend.
Ölüm sebebi kız arkadaşının bıçak darbeleriymiş.
! My stabby, my body armour.
Bıçağım, çelik yeleğim falan var.
But first, stabby-stabby.
Ama önce, biraz bıçaklama.
Could be any of them - - bitchy, drunky, stabby...
Herhangi biri olabilir... Cadaloz olan, sarhoş olan, vahşi olan...
- It's still a little stabby.
- Azıcık bıçaklanmış.
You know, after everything that happened with Tyler and, well, other stabby, strangle-y things, I'm in the market to up-size.
Tyler'la olan her şeyden ve diğer garip şeylerden sonra boyutu büyütmeye karar verdim.
Tell pageant mom she's making me feel stabby.
Gösterişli anneye beni katil gibi hissettirdiğini söyle.
I hereby declare this Stabby Eye Day!
Bundan böyle bu günü Oyuk Göz Günü ilan ediyorum!
Seriously, you don't need to be stabby with me.
Cidden, beni bıçaklamana gerek yok.
Hell, if one of these lifers knew James was gonna be released, he may have gone all stabby out of spite.
Eğer ömür-boyu yemişlerden biri James'in tahliye edileceğini biliyorduysa, sırf kötülüğünden bıçağa sarılmış olabilir.
( laughing ) yee-haw! Giddy up, stabby!
Deh, Stabby!
Just enough time for me to get in, take out little miss stabby-pants, and grab Caroline.
İçeri girip Bayan Bıçaklayıcıyı halledip Caroline'ı almam için yeterli bir süre.
Or, uh, sharp, stabby, foot thing.
Şey, ya da keskin, sivri pençemsi bir ayak.
Except where I'm from, there's way less stabby stuff.
Sadece geldiğim yerde bu kadar sivri şey yoktu.
And honestly... I am so over stabby things today.
Ve gerçekten bugün sivri şeylerden gına geldi artık.
Couldn't have done it without all your stabby stab.
O sivri şeylerin olmadan bunu başaramazdım.
No reason to get all stabby.
Telaşa lüzum yok.
You know, stabby-stab with a stake.
Bilirsin işte etine kazık saplama falan.
Just enough time for me to get in, take out little Miss Stabby-Pants, and grab Caroline.
İçeri girip Bayan Bıçaklayıcıyı halledip Caroline'ı almam için yeterli bir süre.
Could I have made the participation trophies a little less stabby?
Katılım ödüllerini biraz daha az sivri yapamaz mıydım?
You want another go, stabby?
- Başka delik ister misin Bıçakçı?
"Downton Stabby,"
"Downtown Katlet-ey"
Remember, he's the kind of guy who gets stabby when offended.
Unutma, alındığında kafası atan tiplerden.
Or, um, Mr. Stabby.
- Çok havalı. - Ya da Bay Deşici.
That's just enough time for me to get in, take out little miss stabby pants, oh, turn, turn, turn.
23 dakika. Küçük Bıçaklayıcı Sürtüğü alt edip Caroline'ı almam için yeterli bir vakit. Dön, dön, dön.
Well, I can't say I'm gonna miss you, stabby-pants, but you are doing a grande solid for Bonnie. I figure that deserves a "thank you," even in my own twisted book.
Seni özleyeceğimi pek söyleyemem süslü pantolon ama ama Bonnie için yaptığın şeyi düşününce benim dengesiz dünyamda bile bir teşekkürü hakediyorsun.
That means that there was no blood pressure when our killer went all stabby-stab.
Katilimiz sapladığında bölgede kan basıncı olmadığını gösteriyor bu.
Trip to stabby town, yes.
- Kevgire dönüyor, evet.
Yes, but just look at his stabby mug, hmm?
Şu katil surata baksana bir.
If there is a door, I'll find it way before "Mr. Stabby Fingers" does.
Eğer bir kapı varsa, bunu "Bay Hançer Parmak" tan önce bulacağım!
Let's not argue with Mr. Stabby Fingers right now.
Şu anda Bay Hançer Parmak'la tartışmayalım.
If the crowd grows restless, they get a bit stabby.
Kalabalık gaza gelirse biraz kan dökülmesini isteyebiliyor.
Maurice gets a little bit stabby when you hold out on him.
Maurice bekletildiğinde biraz huysuzlaşır..
He's getting that stabby look.
Dik dik bakıyor.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]