Stephen translate Turkish
4,561 parallel translation
All right, Stephen. I think you need to stop.
Tamam Stephen bence artık sus.
Wait for Stephen.
Stephen'ı bekle.
Even if that were true, Stephen. I shot him.
Bu doğruysa bile Stephen, ben onu vurdum.
- Stephen, just be careful.
- Stephen dikkatli ol. - Neden?
How were you honest with me about what happened with Stephen?
Stephen'la olanlardan sonra bana karşı nasıl dürüst oluyorsun?
I am happy to, Stephen.
Memnuniyetle Stephen.
You are a very special young man, Stephen.
Sen çok özel bir gençsin Stephen.
Stephen...
- Stephen, ben -
- Stephen, there are things afoot that you can't possibly understand, my boy.
- Stephen bazı şeyler olagelmekte. Bunları aklın havzalan almaz oğlum.
Stephen?
Stephen?
Your dad isn't in Limbo, Stephen.
Baban Araf'ta değil Stephen.
What exactly are you saying, Stephen?
Ne diyorsun tam olarak Stephen?
Listen to me, Stephen.
Beni dinle Stephen.
Stephen, what you saw was a vision.
Stephen sen bir hayal gördün.
So how do you know Stephen?
Ee, Stephen'la nasıl tanıştınız?
Stephen and I have been friends for a very long time, and this whole get-together thing, it's not really like him.
Stephen'la uzun zamandır arkadaşız. Bu davet verme işleri pek ona göre değildir.
Bear that in mind as we groom Stephen for his ultimate purpose.
Stephen'ı nihai amacı için yetiştirirken bunu sakın aklından çıkarma.
We're getting ready to kill Stephen.
Stephen'ı öldürmeye hazırlanıyoruz.
If Stephen's wrong, you'll have killed two Chosen Ones.
Stephen yanılıyorsa iki tane Seçilmiş Kişi öldürmüş olacaksın.
Online to monitor Stephen's vitals.
Stephen'ın yaşamsal değerlerini izlemeye hazırım.
You ready, Stephen?
Hazır mısın Stephen?
Do it now, Stephen!
Şimdi yap Stephen.
Stephen, can you hear me?
Stephen beni duyabiliyor musun?
Come on, Stephen.
Hadi Stephen.
Please, Stephen. Don't leave us.
Lütfen Stephen, bizi terk etme.
Oh, well, it's you, Swamp Thing, Stephen Hawking, Spider-Man... but, look, you're in the mix.
Yani sen varsın, Swamp Thing var Stephen Hawking var, Spider-Man var ama bak, karışımdasın yani.
I forget who said this--Stephen Hawking?
Kimin söylediğini unuttum, Stephen Hawking miydi?
Might have been Stephen Hawking- - Saying, there are two possibilities, both of which are awesome :
Stephen Hawking olabilir, şöyle demişti,... iki tane olasılık var ikisi de muazzam.
My colleague Stephen Hawking has stated that we should not advertise our existence to aliens in outer space because we don't know their intentions.
Meslektaşım Stephen Hawking varlığımızı dış uzayda belli etmememiz gerektiğini söylüyor,... çünkü niyetlerini bilmiyoruz.
It's like Stephen Hawking meets the speaking clock.
Sanki Stephen Hawking, konuşan saatle buluşmuş gibi.
Not only is Laura intelligent and funny... a bit like a cross between Chandler from Friends, Stephen Hawking - before the accident - and that one who played Jonathan Creek, she really has the capacity to go far.
Laura zeki ve eğlenceli olmakla kalmayıp biraz Friends'ten Chandler, kazadan önceki Stephen Hawking ve Jonathan Creek'i oynayan kişi arasında bir yerde.
I read Stephen King's The Tommyknockers. It's like in one moment, everything is different.
- Sanki bir anda her şey değişti.
Bruce Banner, Stephen Strange, anyone who's a threat to HYDRA.
Bruce Banner, Stephen Strange, HYDRA'ya karşı tehdit olan herkes.
He's like the Mexican version of Stephen Hawking.
Meksika'nın Stephen Hawking versiyonu gibi bişey.
♪ I got beaten up a dozen times ♪ ♪ For singing Stephen Sondheim's rhymes ♪
# Stephen Sondheim şarkıları söyledim diye tonla sopa yedim #
Bunk 10's doing an all-drag Stephen Schwartz revue for evening activity tonight.
Ranza 10, bu gecenin etkinliği olarak Stephen Schwartz revüsü sahneliyor.
Just Stephen's things.
Stephen'ın şeyleri yüzünden...
Like as I recall, when Stephen brought that thing home you threatened to pitch'em both out in the yard.
Önceden de söylediğim gibi, Stephen onu getirdiğinde ikisini de bahçeye atmakla tehdit etmiştin.
But he reminds me of Stephen.
Ama bana, Stephen'ı hatırlatıyor.
That it's okay to say goodbye to Stephen ;
Stephen'a... hoşçakal demen sorun olmaz.
Even the one in the guest room and the one in Stephen's studio.
Misafir odasındakini ve Stephen'ın stüdyosundakini bile.
Yeah, I'm just looking at the guest bathroom... the guest bedroom... Stephen's studio...
Evet, sadece misafir banyosuna, misafir yatak odasına Stephen'ın stüdyosuna bakıyorum.
Stephen, if you were here I wouldn't have to worry about this...
Stephen, eğer burada olsaydın bunun hakkında endişelenmek zorunda kalmazdım.
I found one of Stephen's puppets in the laundry room...
Çamaşır odasında, Stephen'ın kuklalarından birini buldum.
Okay, look Stephen had those puppets everywhere.
Tamam, bak. Stephen'ın bu kuklalarından her yerde var.
Stephen.
Stephen...
Stephen!
Stephen!
Stephen remember?
Stephen, hatırlıyor musun?
Stephen... if this is you... move the mask!
Stephen... Eğer, bu sensen maskeyi hareket ettir.
- It's Stephen!
- O Stephen!
- Stephen.
- Stephen.