Stinking translate Turkish
1,685 parallel translation
You stinking little idiots, get out of here!
Sizi lanet olası aptallar, defolun buradan!
You're garbage. You're a stinking Jew.
Sen bir hiçsin.
You stinking bitch!
Seni kokuşmuş fahişe!
Don't ever put your stinking hands on me again.
Sakın bana bir daha dokunmaya kalkma.
If you're going on the stage, Mary, I don't want you stinking up the place... with some paint dance.
Sahneye çıkacaksan, boya dansıyla kendini batırmanı istemiyorum.
You stinking rats!
Sizi kokuşmuş fareler!
You stinking'savage!
Seni pis kokulu yabani!
He's naked and he's stinking.
Kıçı açıkta ve kokuyor.
Stinking like mustard gas near the führer?
Führer'in yanında hardal kokmak nasıl olur?
Everyone stinking, snoring and burping on the same table! Turning the house into a pigsty. They do nothing but torment you.
Hepsi pis kokan, horlayan ve aynı masanın etrafında geğiren, kenefin önünde sıraya giren, kaşınan, dişlerini ve burunlarını karıştıran bir aile.
When I become governor... you'll be out of jail and stinking rich.
Vali olduğumda seni hapisten çıkarır zengin yaparım.
Happily married? Stinking rich?
Mutlu bir evliliğin var ve zengin misin?
I'm sorry your kid's a brain dead stinking blue cheese feta!
Çocuğunun beyni ölü, kokuşmuş bir peynir olduğu için özür dilerim.
" Now that you're stinking rich
" Şimdi siz pis zengin olduğunuz için
A big, stinking Mexican rat.
Kocaman, iğrenç bir Meksikan sıçanı.
When we find Rygel, if we find Rygel, we'd better, find some way to kill the stinking virus without killing him.
Rygel'ı bulunca, eğer Rygel'ı bulursak, Rygel'ı öldürmeden o iğrenç virüsü öldürmenin bir yolunu bulsak çok iyi olur.
I saw your stinking corpse!
Senin çürüyen cesedini gördüm.
You know I'm going to track down that stinking little droid and rip off both its antennae.
Biliyor musun, o küçük iğrenç robotu bulup iki antenini de yolacağım.
- Well, I plan to get stinking tonight.
- Bu gece sarhoş olmayı planlıyorum.
Lousy, stinking rip-off.
İğrenç, pis hileci makine.
And then I spent four months of my life in some stinking Iraqi prison!
Ve hayatımın 4 ayını, kokan bir Irak hapishanesinde geçirdim!
Go on. Run, you lousy, stinking fish!
Devam et, kaç, seni bitli, pis kokulu balık!
I have to put up with because of that noisy, stinking neighbor of mine.
Komşumun gürültüsü ve kokusuna artık katlanamıyorum.
It's just my creativity rotting and stinking in my skull.
Sadece kafamın içindeki çürüyen ve kokan yaratıcılığım.
Ex is stinking up the diamond.
- Ex kötü oynuyor.
You're blind, stinking sober!
Seni kör, kokuşmuş, ayık...
He's my experiment, the top-secret contents of this stinking crate.
Kendisi benim deneyim, kokuşmuş sandığın içindeki çok gizli kargo.
Are you telling me the afterlife is a stinking cubicle?
Bana ölümden sonrasının lanet bir kübik olduğunu mu söylüyorsun?
I don't want to shrivel up alone in some stinking prison.
Kokmuş hapisanede tek başıma çürüyüp gitmek istemiyorum.
It's a stinking hypocritical world, isn't it, Brent?
Bu dünya berbat ve ikiyüzlü, öyle değil mi Brent?
And the stinking hypocritical people in it... wouldn't even miss their own worthless lives very much.
Ve üzerindeki iğrenç ikiyüzlü insanlar bile değersiz hayatlarını çok da fazla özlemeyeceklerdir.
That stinking'bucket head.
Pis yağ dolu zırh kafa.
He prefers a stinking privy to a beautiful young woman...
Kenefin deliğini kızıma tercih ediyor.
I'm sending the gold to Psychlo, then I'm getting off this stinking planet.
Altınları Psychlo'ya yollayacağım, sonra bu kokuşmuş gezegenden gideceğim.
But it's your stinking plan, sir.
Ama bu sizin kokuşmuş planınız, efendim.
Your evil, it's stinking up our streets!
Kötülüğün, caddelerimize bulaştı!
I'm stinking.
Ben zengin oldum.
And considering what I know about you and the outrageousness of what's inside of your head, whatever stinking thoughts you're having, which I don't want to know'cause they're so disgusting!
Kafanın içinden ne gibi pis şeyler geçtiğini de biliyorum. Ama ben seni tanırım. Ama bilmek istemiyorum.
You're sticking your stinking prick into other people's relationships.
O kokuşmuş kamışını başkalarının ilişkisine sokuyorsun.
But you're stinking, bastard!
Ama çok kötü kokuyorsun.
Nafisa, with Amjad around, your house must be stinking of donkey.
Nafisa, Amjad ile, evinde bir eşek kokusu vardır. Doğru mu?
Yeah, you're mother of the stinking year.
Evet, herhalde yılın annesi olursun.
When we don't know if the world's coming to an end by tomorrow! And to allow in that motley nightmare with that stinking monster, when the town itself is under threat?
Yarın kıyamet mi kopacak bilinmezken..... kasabanın kendisi tehlike altındayken, bir de o iğrenç canavarlarıyla birlikte, kabustan beter grubu mu içeri alacağız?
The cheese is already stinking.
Peynir kokmaya başlamış bile.
- A lousy stinking half a crown!
- Berbat rezil yarım kron!
Her fiance is stinking rich
Onun nişanlısı çok zengindir.
What would you prefer out of no ozone or stinking pits?
Hangisini seçerdiniz? Ozonu mu? Kötü kokan dalgalarımızı mı?
Ollie, there's a whole world of sound out there that I'll never hear outside of this stinking suit!
Ollie, orada benim bu kokuşmuş giysinin dışındayken asla duyamacağım dünya kadar ses var!
Stinking rotten luck is why.
Şanssızlık işte.
is a lousy, stinking drunk.
- Pis bir ayyaştır.
[Engine Cranks, Stops ] [ Senor Ding-Dong] Oh, you stinking Chevy.!
Oh, lanet Chevy.!