English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ S ] / Strangled

Strangled translate Turkish

1,668 parallel translation
Appears that someone picked her up, drove her to the park, and then strangled her with own underwear.
Anlaşılan biri onu arabaya bindirip parka getirmiş sonra kendi iç çamaşırıyla onu boğmuş.
Four young girls dead, all of them prostitutes, all of them strangled with their own undergarments.
Dört ölü genç kız, hepsi de fahişe. Hepsi kendi iç çamaşırıyla boğulmuş.
One of my first cases was a black kid 12 or 13 years old, found strangled in a vacant lot near here
15 yıl önce ben daha yeni dedektif olmuştum ilk davalarımdan biri siyah bir çocuktu. 12-13 yaşlarındaydı, buraya yakın boş bir arsada boğularak öldürülmüştü.
The killer strangled his victim after a violent struggle.
Katil kurbanına vahşice işkence yaptıktan sonra boğarak öldürdü.
had a nightmare that a man strangled her then she woke up in the midnight.
Bir adamın kendisini boğduğunu görmüş ve gece yarısı uyanmış.
If I were to think about what I did, really think about it, lay awake nights trying to remember the look on that guy's face when I strangled the life out of him...
Eğer yaptığım şeyi düşünecek olsaydım, derinden düşünseydim, geceler boyu uyumasaydım, onun canını alırken, yüzündeki ifadeyi gözümde canlandırmaya çalışsaydım..
! 911 received a call around 9 : 00 P.M. That some guy was getting strangled to death in the Toyota section of the parking lot here.
911 akşam 9 sularında aranmış ve Toyota garajında bir adamın boğularak öldürüldüğü söylenmiş.
I had the strangest dream, I was being strangled to death with a plastic sack.
Çok garip bir rüya gördüm. Naylon torbayla boğulup öldürülüyordum.
You were strangled to death with a plastic sack.
Naylon torbayla boğulup öldürüldün.
- She was thinking, "That was dumb", Chuck was strangled to death with a plastic sack.
"Salak kafam", diye düşünürken Chuck, naylon torbayla boğulup öldürülmüştü.
Thus, to keep us safe, we'll all pretend to get strangled.
Bu yüzden, kendimizi güvende tutmak için, boğuluyor numarası yapacağız. Evet, şimdi bir deneme yapalım.
I'm going to hold out my hand like Lord Vader, and he will pretend to be strangled.
Elimi Lord Vader gibi tutacağım ve o da boğuluyor numarası yapacak. Nefes kesiliyor.
Why, private Perkins over there has been strangled over 30 times, haven't you, Perkins?
Er Perkins 30 kereden fazla boğuldu. Değil mi, Perkins?
In my younger days, I would have either stabbed him with the scissors or strangled him with the tie.
Gençliğimde, ya makası bir tarafına sokar, ya da kravatla boğardım.
They strangled her.
Boğazını sıkmışlar.
It was Mario who strangled her.
Mario boğazını sıktı.
WERE TORTURED AND STRANGLED TO DEATH IN THE SAME WAY. THREE DAYS APART, EACH ONE DUMPED IN A L.A.-COUNTY BEACH.
1998'de, üç kadın aynı şekilde işkence edildikten sonra boğularak öldürüldü.
ANOTHER WOMAN COULD BE FOUND NAKED, TORTURED, AND STRANGLED TO DEATH ON A BEACH.
Sahip olduğum eşyaların için de yasa dışı bir şey yok.
He was strangled with a chain, you know... white gold.
Zincirle boğulmuş, biliyorsun, beyaz altın.
You strangled him with your own belt.
kendi kemerinle onu boğdun.
He almost strangled me.
Boğuluyordum neredeyse.
Both strangled within five miles of each other.
12 saatte iki cinayet öyle mi?
Oh, Yeah, And Strangled With Her Own Intestines.
Evet, ve de kendi bağırsaklarıyla boğuldu.
Richard allen davis Strangled polly klaas just to prevent her from identifying him.
Richard Allen Davis, Polly Klaas'ı kimliğini açığa çıkarmasın diye boğazlamıştı.
Strangled.
Boğulmuş mu?
He strangled her with his bare hands.
Kadını, çıplak elleriyle boğmuş.
So he wasn't strangled.
Yani boğulmamış.
26 years, 9 weeks, 2 hours, and 10 minutes old - - was found strangled to death in his friend's apartment.
26 yıl, 9 hafta, 2 saat ve 10 dakikalık bir Tony DiNapoli arkadaşının dairesinde boğazlanarak öldürülmüş olarak bulunmuştu.
It was burly Bruce Carter who strangled me.
Beni boğan Burly Bruce Carter'dı.
# And like a fool I mixed them # # And it strangled up my mind #
Ben de aptal gibi karıştırdım ikisini, boğazlanıverdi zihnim
An hour later, a guard is strangled, thrown off the tier.
Bir saat sonra bir gardiyan boğazlanarak aşağı atıldı.
Why, I heard a strangled yell and looked toward the corridor and I seen the officer being assaulted.
Kesilen bir çığlık duyunca koridora doğru baktım. Memur saldırıya uğramıştı.
At that time I was working in a case... and this guy had strangled six women.
O sıralar altı kişiyi boğazlayan birinin davasıyla ilgileniyordum.
I mean, is there any question that he strangled this girl's cat?
Yani, kediyi o boğmuş olamaz mı?
You've all turned blue from cackling, like you were strangled.
Sizler boğulup morarıncaya kadar gülersiniz.
She was strangled!
Boğulmuş!
- And Zeus's child strangled them. - That's right.
- Zeus'un çocuğu ise yılanları boğmuştur.
And why is it I can't wait to get back home then 10 minutes after I'm here I feel like the life is being strangled out of me?
Ve niye eve dönmek için sabırsızlanırken geleli on dakika olmadan sanki canım çekiliyormuş gibi hissediyorum?
All raped and strangled on August the 23rd in different years all over the country.
Hepsi farklı yıllarda 23 Ağustos'ta tecavüz edilip boğulmuş. Ülkenin her yerinde.
He was strangled like this
Boğazını sıkmışlar.
You know, strangled to death?
Biliyor musun, boğularak öldü?
Strangled.
Boğuldu.
You told me you were in your room the night Tilly Rice was strangled.
Tilly Rice'ın boğulduğu gece odanızda olduğunuzu söylemiştiniz.
Tilly Rice was strangled on the roof.
Tilly Rice çatıda boğuldu.
Tilly was strangled, but her hat was pinned down tight so her hair underneath should have been neat, but It wasn't, it was messy.
- Tilly boğulmuştu ama şapkası sımsıkı kafasındaydı. O zaman şapkasının altındaki saçları da düzgün olmalıydı ama darmadağınıktılar.
We both know Bess Sedgwick was not the killer in Room 123, and she couldn't have strangled Tilly Rice.
İkimiz de Bess Sedwick'in 123 numaradaki katil olmadığını biliyoruz. Ayrıca Tilly Rice'ı da boğamazdı.
Strangled, beaten, stabed
Boğulmuş, dövülmüş ve bıçaklanmışlar.
Beat her and strangled her.
Dövülmüş ve boğulmuş.
AND STRANGLED.
İşkence edilerek boğulmuş.
She was strangled.
Boğularak.
So the girl was strangled.
Yani, kızımız boğulmuş.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]