English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ S ] / Strictly

Strictly translate Turkish

2,495 parallel translation
This project was strictly confidential.
Bu proje son derece gizliydi.
These files are strictly confidential.
Bunlar çok gizli dosyalardır.
The room Tulip and I occupied was to remain strictly out of bounds, and any attempt by Nancy even to approach it, let alone knock at the door or enter, was greeted by a prolonged outburst of ferocious barking.
Tulip'le beraber yattığımız odaya kesinlikle girilmeyecekti. Nancy'nin odaya yaklaşması, hatta kapıyı bile çalması karşılığında,.. ... uzun bir süre havlıyordu.
In my country, it is strictly forbidden to have sexual relations with mimes.
Benim mahkememde komedyenle cinsel münasebet yasaktır
Well, I'll tell you why you're still alive, but this is strictly between me and you, mind.
Neden olduğunu söyleyeyim. Aramızda kalsın.
Strictly business.
Sadece iş.
This meeting is strictly off the record.
Bu görüşme kesinlikle kayıt dışı.
I killed strictly to survive.
Yalnızca hayatta kalmak için öldürdüm.
Yeah, the mission is to be, uh, strictly volunteer only.
Evet, görev yalnızca gönüllülerin katılımına açık olacak.
Now this gonna be strictly a gun battle.
Bu, sert bir topçu muharebesi olacak.
It's strictly confidential.
Kesinlikle gizli olmalı. Çok gizli.
Your cell phones, better known hell if phones are strictly prohibited.
Cep telefonlarınız diğer adıyla şeytanın icadı, kesinlikle yasaktır.
And finally, leave the camp is strictly prohibited.
Son olarak, kamp alanını terk etmek kesinlikle yasaktır.
- Your role would be strictly as a consultant.
- Bir nevi danışman olacaksınız.
You know, strictly confidential.
Bilirsin, çok gizli bir kaynak.
I'm strictly a Cretaceous man.
Ben Kretase Devri adamıyımdır.
Our games were strictly friendlies.
Bizim oyunlarımız tamamen dostluk çerçevesi içindeydi.
A ban on all firearms was strictly enforced.
Silah kullanmak yasaklandı.
No, no, strictly pins, that's me.
Hayır, hayır, kesinlikle iğneler, ben buyum.
It's not strictly your line of printing, Mr Spools, but look.
Tam anlamıyla sizin baskıcılık alanınıza girmez, Bay Spools, fakat bakın.
You haven't any reason to worry, our dealings are strictly commercial.
Endişelenmenizi gerektirecek hiçbir şey yok alışverişlerimiz tamamen ticaridir.
♪ Just strictly between us, you're cuter than Venus ♪
ÖBÜR DÜNYA : TÜTSÜN MÜ, TÜTMESİN Mİ?
Business, strictly business.
İş, iş münasebeti ile.
Strictly business.
Sıkıcı işler.
You've heard of the Strictly Murkin Souljahz though, ain't it?
- Duymadım Sen burda esnafsın di mi?
Strictly speaking, I'm not.
Kurallarına bakılırsa çıkmıyorum.
Strictly speaking, I'm not supposed to do that.
Açık konuşmak gerekirse, bunu söylememem gerekiyordu.
It was strictly personal.
Kişisel bir olaydı.
We're going strictly by the book. And we're not going to go crazy here.
Her şey kitabına göre yapacağız ve saçmalamayacağız.
- It's not, strictly speaking, legal.
- Bu yasal bir iş değil.
I am strictly against love marriage.
Aşk evliliğine kesinlikle karşıyım.
Strictly business.
İş kuralları.
Ow-w-w-w! Strictly business. Right.
İş kuralları, evet.
Tonight? Strictly business, right?
Sadece iş, değil mi?
Strictly business.
Yalnızca iş.
It's strictly for professionals.
Sadece profesyoneller için.
ACCESS STRICTLY PROHIBITED
GİRİŞ KESİNLİKLE YASAKTIR
Ah, yes. Strictly speaking, I'm actually an engineering geologist.
Aslında ben tam olarak mühendislik jeologuyum.
The third floor is strictly off-limits.
Üçüncü kata çıkmak kesinlikle yasak.
The QA will follow, but I want you to keep your questions strictly on topic.
Ardından soru cevap kısmına geçeceğiz ama sorularınız kesinlikle konuyla alakalı olsun.
Tarin has been taken to the embassy to help clarify a few questions, strictly routine.
Tarin birkaç soruya cevap vermesi için elçiliğe götürüldü. Her zamanki şeyler.
First, we have to make sure that all of our radiation sensors are strictly monitored at all crossings.
Öncelikle bütün sensörlerin tüm kavşaklara dikkatlice yerleştirildiğinden emin olmalıyız.
All right, strictly from girlfriend's standpoint, right?
Pekala, tam anlamıyla, kız arkadaş görüş açısından, tamam mı?
Strictly protocol.
Protokol icabı.
Access to the red zone is strictly for... authorized personnel only.
Kırmızı Alan'a erişim izni sadece yetkili personellere verilmiştir.
This is strictly a family affair.
Bu tam olarak bir aile sorunu.
I did. strictly summer camp thing.
Çalıyordum, sadece yaz kampı olayı için.
Is this strictly necessary?
- Bu gerekli mi?
# Strictly hip-hop, boy I ain't singing'this #
* Tamamen hip-hop oğlum, söylemeyeceğim bu şarkıyı *
Well, marrying Colin Firth isn't, strictly speaking, a job.
Colin Firth'le evlenmek kesin konuşmak gerekirse, iş sayılmaz.
Strictly temporary.
Geçici bir durum.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]