English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ S ] / Strut

Strut translate Turkish

301 parallel translation
" Let him strut a little longer!
Bekle de biraz daha kasıla kasıla yürüsün!
I thought you might like to strut the kitten in right in the middle of her act.
O gösterisini yaparken elinde kediyle kasıla kasıla yürümen hoşuna gider diye düşündüm.
Mind that strut, boy.
O destek yerine dikkat et evlat.
Folks strut around with their pockets full.
İnsanlar dolu cepleriyle kasıla kasıla yürürler.
Brick! Got a bent strut and shaft on the port side.
Brick, iskele tarafında bükük payanda ve şaft var.
I'll strut out my double-breasted.
Ben de kruvaze ceketimle kasıla kasıla yürürüm.
Go strut your stuff.
Git biraz yürü.
I, that am rudely stamped, and want love's majesty... to strut before a wanton ambling nymph -
Eğri büğrü basılmış para gibiyim. Önümde göz süzen bir haspaya caka satacak afili âşığa benzer bir hâlim hiç yok.
Stick the pin around the strut.
İğneyi tahtanın kenarına sapla.
He's the only man I know who can strut sitting down.
Otururken caka satabilen tanıdığım tek kişi.
I've been puzzling for a means to take the strut out of you, you posturing snob.
Senin cakanı elinden nasıl alacağımı düşünüp duruyordum seni pozcu pislik.
You will strut out there like a hero.
Orada bir kahraman gibi yürüyeceksin.
I broke a wing strut.
Bir kanat payandasını kırdım.
You think you Kitakata guys can strut around Aizu Wakamatsu like that?
Siz Kitakata oğlanları Aizu Wakamatsu'da kasıla kasıla yürüyebileceğinizi mi sandınız?
Gotta strut them city streets Showin'off my éclat, yeah
Şehrin sokaklarında kasılarak yürür üstüm başarımı gösteririm, evet.
The top one holds the rifle strut.
Üstteki... tüfeğin kundağını taşıyor.
Strut.
Kundak.
And all you can do is strut around here making simple remarks.
Sense, kasıla kasıla aptalca laflar ediyorsun.
She would pose and strut all the time... as if she thought we'd enjoy the sight... of such sickening exhibitionism.
Durmadan poz verip, manken adımlarıyla yürüyordu... sanki biz bu iğrenç teşhircilikten... hoşlanıyormuşuz gibi.
Where does she strut her stuff?
O nerde çaktırıyor peki?
♪ You better change the way you strut your stuff ♪
- Haklı Joey. Onu dinle. - Tarzını değiştirsen iyi olur. #
This is Strut.
Bunun adı Strut...
They find some isolated spot, land right by some unsuspecting soul that no one's ever going to believe, and strut up and down in front of them, making beep-beep noises.
Evet. Yalıtılmış bir yer bulurlar, kimsenin inanmayacağı bir adamın yanına inerler, sonra da onların önünde, bip bip sesler çıkararak kasıla kasıla yürürler.
I'm gonna get me one of them solid gold leisure suits... and I can just strut around at Fontaine Bleu.
Kendime saf altından bir elbise alıp... Fontaine Bleu'da caka satacağım.
First time I saw a man strut and grovel at the same time.
İlk kez bir insanın gururla alçalabildiğine şahit oluyorum.
Now, let's take a look and watch the lady strut her stuff.
Şimdi, şuna bir göz atalım ve bu güzelin marifetini izleyelim.
Strut!
Çalımlı yürümek!
How long shall they turn 50-buck tricks... and strut their evil bodies in smelly silk underwear?
Ne zamana dek para için fuhuş yapıp kokuşmuş ipek külotları içindeki şeytani bedenleriyle caka satacaklar?
This time, go ahead and jump off the strut and arch back onto this mattress.
Bu kez düz git ve kirişin üzerinden yatağa sırt üstü sallan.
Don't strut and wave our hands about too much - or stare into distance as if you had something to say.
Çalımla yürüyüp, elinizi kolunuzu fazla sallamayın. Yada bir şey söyleyecekmiş gibi gözlerinizi uzaklara dikmeyin.
Ladies, strut your stuff.
Hanımlar, güzelliğinizi sergileyin.
Strut, girl, strut.
Harikasin.
What if I want to strut around nude?
Ya etrafta çıplak dolaşmak istersem?
All right, now I want you to strut over to them cops and yell, "Trick or treat."
Pekala, şimdi doğruca o polislere gidip şöyle de : "Şeker ya da şaka."
Affording you the opportunity to say you are an actor and then crow, gloat and strut in a way you could not otherwise do.
Ben de insanların sana gelip "Aktör müsünüz?" diye sormalarını sağlayacak, senin de evet deme fırsatı bulup, kasılıp böbürlenmene yol açacak bir dikkat çekme yöntemi sanmıştım.
They come here to dances, and to strut their stuff.
Burada dans etmeye ve giysilerini kasılarak yürütmeye geldiler.
Strut.
Kasılmak.
Shy cheetah just moves in total nonchalance a sec or two in his sexy, slow strut.
Çita ise seksi, ağır yürüyüşüyle ilgisiz bir tavırla yaklaşır.
Ordinarily, I'd strut around him in my cutest little outfits and send myself flowers and candy but I couldn't do that stuff with Josh.
Normalde en güzel elbiselerimi giyer kendime çiçek ve çikolata yollardım ama bunu Josh'a yapamazdım.
The streets are safe old people strut confidently through the darkest alleys and the weak and nerdy are admired for their computer-programming abilities.
Sokaklar daha güvenli yaşlı insanlar en karanlık ara sokaklardan rahatça geçebiliyorlar ve güçsüz ve ineklerin bilgisayar programlama yetenekleri takdir ediliyor.
I seldom meet a boy whose conversation is anything but a bid to puff himself up, to strut like a rooster.
Kendini abartmayan, yere göğe sığdıramayan bir erkekle nadir olarak karşılaşıyordum.
" "Sherman, no matter what, you've got to strut. You got to suck in your gut and strut."
Adama, her zaman, diyorum ki "Sherman, ne olursa olsun, hep dimdik yürümelisin Karnını içine çekmeli ve dimdik durmalısın."
We need to go to The Scream tonight, have a couple of drinks... and strut our respective stuff together.
Bu gece, Çığlık'a gitmemiz lazım. Bir iki içki içeriz ve birlikte, dik duruşlarımızı sergileriz.
No matter what, ya got to strut.
Ne olursa olsun... dimdik durdun.
He worked at the United Strut and Bracing Works as a molders boy... until he was replaced by a Moldermatic and died.
United Strut'ta ve Bracing Works'te kalıpçı olarak kalıp makinesiyle yeri değişene ve ölene kadar çalıştı.
And you wonder how I can strut around feeling smarter.
Sen de nasıl zekiliğimle çalım sattığımı merak ediyorsun.
I, that am rudely stamp'd, and want love's majesty to strut... "
Ben kaba bir adamım.
See Susie strut her stuff.
- Susie'nin çalım satışına bakarız.
Zacharie, Is not the time to strut!
Payandayla uğraşmanın sırası değil.
They blame us for bad strut?
Payandaları kötü yapmakla suçlanıyoruz.
I've see you preen and strut around the office.
Bunun ne demek olduğunu bilmiyorum.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]