English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ S ] / Sunglasses

Sunglasses translate Turkish

1,267 parallel translation
It's dark and our horses are wearing sunglasses.
Ve güneş gözlüğü takan atlarım var.
( Chanel sunglasses, 50,000 Yen, or so. ) [About 450 USD]
( Chanel güneş gözlükleri, 50,000 Yen kadar. ) [450 $]
They are sunglasses, but here's the video unit.
Bunlar güneş gözlüğü, üstünde gizli kamera falan yok.
You wore sunglasses to a job interview?
İş görüşmesine güneş gözlüğüyle mi geldin?
Can you take off your sunglasses?
Gözlüklerini çıkartır mısın?
None of them wear sunglasses,'cause the hotel insists on... establishing eye contact with the guests.
Hiçbiri güneş gözlüğü takmıyor çünkü otel, müşterilerle göz teması kurulmasını istiyor.
The blast knocked his sunglasses off.
Patlama yüzünden güneş gözlüğü düştü.
He's got new sunglasses and he shaved his beard.
Yeni bir gözlük takmış, sakalını da kesmiş.
Sunglasses just came in.
Gözlüklü az önce geldi.
Sunglasses brought plastic tubing that Stethoscope's trying to attach to it.
Gözlüklü, plastik borular getirdi, stetoskoplu da ona bağlamaya çalışıyor. Boru mu?
Sunglasses, smoothies, bootlegged CD's.
Kokteyller, kaçak CD'ler. - İyi CD'ler var mı?
Sunglasses.
Güneş gözlükleri.
I want everyone in town looking for some rat bastard with sunglasses.
Şehirdeki herkesin, bu güneş gözlüklü sıçan pisliğini aramasını istiyorum.
Everybody's gonna be wearing sunglasses.
Herkes güneş gözlüğü takacaktır.
Anybody wearing sunglasses, I wanna know about.
Kapalı yerde güneş gözlüğü takan birisi varsa, bilmek istiyorum.
We're looking for anybody wearing sunglasses at night.
Gece güneş gözlüğü takan birini arıyoruz.
A guy just walked in wearing sunglasses.
Güneş gözlüklü bir adam az önce içeri girdi.
He was trying to hide his two black eyes behind a pair of sunglasses.
Mor gözlerini, gözlüklerin arkasına gizlemeye çalışıyordu.
He may be the guy who drugged Delinda, and she did a number on him... so he may be covering it with sunglasses.
Delinda'ya ilaç veren adam olabilir, Delinda adamı dağıtmış bu yüzden yüzünü güneş gözlükleriyle gizliyor olabilir.
Everyone's wearing sunglasses.
Herkes güneş gözlüğü takıyor.
Okay, he can't show his face... and we're already onto the wig and the sunglasses.
Tamam, yüzünü gösteremiyor ve zaten peruk ve güneş gözlüklerine bakıyoruz.
Those sunglasses have a heavy prescription.
Bu güneş gözlüğü yüksek numaralı.
- Adrian, take off your sunglasses.
- Adrian, güneş gözlüklerini çıkart. - Neden?
Always wore sunglasses, even inside.
Hep güneş gözlüğü takardı, içeride bile.
- Sunglasses?
- Güneş gözlükleri mi?
WOULD YOU BUY A PAIR OF THESE SUNGLASSES IF YOU SAW THIS AD?
Bu reklamı görseniz bir güneş gözlüğü alır mıydınız?
But I do insist you top up that tank with some Dior sunglasses.
Dior güneş gözlüğü takarak son bir rötuş yapmanda ısrar ediyorum.
I Wear My Sunglasses At Night.
"l Wear My Sunglasses At Night" şarkısı çalıyordu.
Tomorrow I'll have my hair cut,.. .. so when your hair grows back,.. .. we'll get a picture of us with short hair and sunglasses.
Yarın saçlarımı keseceğim... böylece saçların uzarken kısa... saçlı ve gözlükle fotoğraf çektiririz.
So, folks, if you've got a pair of sunglasses, I advise putting''em on cos I got a feeling these two are gonna light it up.
Dostlarım, eğer güneş gözlüğünüz varsa, taksanız iyi olur. Çünkü bu ikisi az sonra ortalığı ışıldatacak!
You're wearing those sunglasses
O güneş gözlüklerini takmışsın.
Sir, can I get the sunglasses first and pay you back the rest later?
Gözlüğü şimdi alsam da, Paranın geri kalanını sonra getirsem olmaz mı?
Your sunglasses too.
Güneş gözlüklerini de.
Well, I don't need my sunglasses, but it'll do.
Şey, güneş gözlüklerime gerek yok, ama idare eder.
Manny, d'you still have those funny sunglasses you got in Whitstable?
Manny, Whitstable'den aldığın o komik güneş gözlüğü hâlâ duruyor mu?
Michael Caine with a bad wig and a pair of sunglasses stabbing Angie Dickinson in Dressed To Kill.
Peruk ve gözlük takmış Michael Caine, "Dressed To Kill" filminde Angie Dickinson'ı bıçaklıyordu.
Sir, with the sunglasses?
Gözlüklü beyefendi?
Bloody cheap sunglasses. Yeah, fine.
Kahrolası ucuz güneş gözlükleri.
Yeah, i just got your bloody sunglasses in my face.
Evet, kahrolası güneş gözlüğün suratıma geldi.
This guy threw his sunglasses at me.
- Bu adam gözlüğünü bana attı.
Whatever we do, I'd like to stay as far away as possible from that guy in the sunglasses.
Bu güneş gözlüklü adamdan mümkün olduğunca uzaklaşmak istiyorum.
Either that or it was an ad for sunglasses.
Güneş gözlüğü reklâmı da olabilir tabii.
The sunglasses say, "You may not know who I am but, yeah, it's me."
Gözlükler diyor ki, "Kim olduğumu anlayamazsınız ama, evet, bu benim."
Anyway, uh... Then I went to the second level, where I tried on sunglasses, sat in a massage chair and watched a little bit of the teen fashion show.
Her neyse sonra ikinci kata çıkıp güneş gözlüğü denedim, bir masaj koltuğuna oturdum ve biraz da gençlerin defilesini izledim.
I like your sunglasses.
Güneş gözlüklerini beğendim.
Could you take off your sunglasses, please?
Gözlüklerinizi çıkarır mısınız lütfen?
We got a possible suspect in a baseball cap... and dark sunglasses, circling Pit 47. Yeah.
Biz yanlış anlama diyoruz.
Why don't you take off your sunglasses and your hat?
15 mi? Gözlüğünle şapkanı çıkarsana.
Maybe because Sunglasses never went in there.
Gözlüklü oraya hiç girmediği için herhalde.
- Okay, I don't want some guy who wears his sunglasses inside at night... Sorry, Phil.
- Üzgünüm, Phil.
Sunglasses.
Tamam.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]