Sure it does translate Turkish

Sure it does, but it ain't box office.

- Evet ama o kadar da çekici degil.

- Sure it does.

- Tabi ki getirecek.

I'm sure it does.

İyi geldiğine eminim.

- I'm sure it does.

- Bundan eminim.

Make sure it does, Spock. If we don't tranquillise them, we'll have to fight them.

Onları uyuşturamazsak, o zaman çarpışmak zorunda olacağız.

I'm sure it does.

Eminim öyledir.

Just make sure it does stop in time?

Zamanında duracak mı, bir bakalım.

In our government office, to those who does his part to those who have lots of skills and... to those who can be the role models to others, no matter who it is or what position that person is in, I will make sure they take on important tasks within the government office.

Ofisimizde görevini layıkıyla yerine getiren canla başla çalışan ve diğerlerine örnek olan herkesin konumuna, sınıfına bakılmaksızın ofiste önemli göreve yükselmesini sağlayacağım.

Sure, it does.

Tabii ki!

- It sure does.

- Çok haklısın.

It sure does.

Kesinlikle öyle.

- Sure. It does the same to people in their rooms, if you point it in the right direction.

Eğer doğru yöne doğrultursan, odalarındaki insanlara da aynı şeyi yapar.

It does seem an odd thing to say. Had anyone said that to me a year ago... I'm not at all sure I would have known what a zombie was.

Söylemesi biraz garip ama bir sene önce birisi bana bunu söylese zombinin ne olduğunu bile bileceğimi sanmıyorum.

- It sure does.

- Evet.

Make sure he does it right.

İşini doğru yaptığından emin olun.

It sure does.

Tabii heyecanlandırıyor.

Well, I don't do it myself. But I'm sure somebody else does.

Ben kendim görmedim ama eminim bir başkası görüyordur.

- Sure doesn't look like it, does it?

- Öyle görünüyor.

Yeah, it sure does.

İyi gösterdin.

Yeah, it sure does.

Tabi ki güzeldir.

It sure does.

- Mmm. Öyle.

- Yeah, it sure does.

- Evet, öyleymiş.

- It sure does.

- Kesinlikle.

- It sure does.

- Eminim olur.

And even if he does, I'm quite sure that he doesn't want it from me.

Varsa da bunu benden istemediğine oldukça eminim.

He sure did. Does it sound like I have something wrong with my throat?

Siz üçünüz yalancı serserilersiniz, bana yardım edin, siz hapishaneye gideceksiniz, oraya sizi kendim koymak zorunda kalsam bile.

- It sure does in Missouri.

- Missouri'de öyle doğar.

- Much less than it does me, I'm sure.

- Benden daha azdır, eminim.

- It sure does.

İma etmiyorum.

In fact, since he has proposed it himself, we'll make sure he does.

Hatta bunu kendisi teklif ederse yapmasını biz sağlarız.

- Yes sir! It sure does

- Evet efendim kesinlikle!

Yes, it sure does.

- Evet, kesinlikle öyle.

It sure does sound better.

Kulağa daha hoş geliyor.

- It sure does.

- Elbette.

Now, colonel, it sure doesn't look like it's been cleared, does it?

Pek temizlenmişe benzemiyor albay.

It sure does grow quickly.

Çok çabuk büyüyorlar.

- It sure does.

- Kesinlikle öyle.

Your mission, Dan, should you decide to accept it, is to stop Lowell before he has a chance to sell the patents, and make sure he does not remain in control of the company.

Görevin Dan, eğer kabul edersen Lowell'a patentleri satma şansı vermeden durdurmak ve şirketin kontrolünün artık onda olmadığına emin olmak.

Sure, people always ask questions, " Where does it come from?

Kuşkusuz insanlar soruyor ; " Bu para nereden geliyor?

Sure does bring it up from the gut.

Ateşli kalabalıktan biri buna mutlaka son verir.

Yeah, it sure does.

- Evet, kesinlikle öyle.

My mother is really, she really lives in a lot of pain because she's sure I'm going to go to hell and there's nothing I can do to tell her that there is, that it just does not exist for me.

Annem... o gerçekten, çok acı çekmiş. çünkü başımı derde sokacağımdan falan emin ve bu konuda yapabileceğim hiçbirşey yok.

- but it is a sure thing, of truth. - As does not?

- Doğrusu bunu düşünmekte haklı.

A school like that. Oh, sure it does!

Tabi ki öyle!

Well, it sure does.

Evet, kesinlikle.

- It sure does, Jack.

- Kesinlikle öyle, Jack.

Sure does look like it.

Kesinlikle öyle görünüyor.

Sure doesn't look like much, does it?

Pek fazla göremiyorsun, değil mi?

Well, that happens. It does. You're sure that...

Ambulansta onunla birlikte olmak istiyorum.

It sure does.

- Eminim öyledir.

Well, whatever it does, I'm sure you'll agree that if it goes on like this, it's gonna cause chaos.

Her ne yapıyorsa eminim sen de böyle devam ederse kargaşa yaratacağını biliyorsun.