Surveillance photos translate Turkish
134 parallel translation
I already put it in your locker, along with the latest surveillance photos.
Son göz altı resimleriyle beraber.
We've got video tapes, we've got surveillance photos.
Elimizde kasetler, fotoğraflar var.
Mom, before you blame the dog... take a look at these surveillance photos.
Anne, köpeği suçlamadan önce şu kanıt niteliğindeki fotoğraflara bir bak.
- There's even surveillance photos.
Kamera kayıtları bile var.
I'd get off on her surveillance photos, too.
Ben de onun fotoğraflarına bakıp orgazm olabilirim.
Surveillance photos.
Seni takip ederken çekildi.
Got surveillance photos of someone they think might be The Man.
"Adam" olabileceğini sandıkları bir kişinin fotoğraflarını çektim.
- Surveillance photos of town goings-on, the dark side of Stars Hollow, Luke – not a pretty picture.
Stars Hollow'un karanlık yüzü. Pek de güzel bir görüntü değil.
The ATM surveillance photos.
ATM güvenlik kamerası görüntüleri. Arkasında birisi duruyor.
These surveillance photos were taken atop the ladder of what appears to be heaven.
Cennet olduğu düşünülen yerin bu fotoğrafları merdivenin en üstünden çekildi.
Yeah, surveillance photos of the Jane volunteers.
Evet, Jane gönüllülerinin denetim fotoğrafları.
We're distributing surveillance photos now... in the meantime, spread word to the guys.
Herkese son resimlerini dağıtıyoruz... bu arada sen de adamlarınla konuş.
Obviously they're surveillance photos
Bunlar, izleme fotoğrafları.
The man who took surveillance photos of me.
Gizlice fotoğraflarımı çeken adam.
You were sent with one objective... pick up surveillance photos from agent Brodien...
Tek bir amaç için yollanmıştın - - Ajan Brodien'den gözlemleme fotoğraflarını almak için - -
Looking at the surveillance photos from the bounty hunter.
Ödül avcısnın çektiği fotoğraflara bakıyorum.
We have surveillance photos of the suspect in the commission of the crime.
Elimizde şüphelinin, suç mahallinde çekilmiş görüntüleri var.
But you see the surveillance photos, Your Honor... [gavel bangs] Mr. Deline.
Ama, fotoğrafları görüyorsunuz, Sayın Hakim... Bay Deline.
[shushes] These surveillance photos prove... that the suspect stole from the slot machines at the supermarket... using a light wand.
Bu fotoğraflardan... şüphelinin, süpermarketteki kollu makineyi, endoskop ile... soyduğunu görüyoruz.
You want to tell me what you're doing with surveillance photos of Syntel executives, Mr. Standbury?
Syntel yöneticilerinin fotoğraflarıyla ne yaptığınızı söylemek ister misiniz, Bay Standbury?
Clarence Wiedman, the man who took surveillance photos of me.
Clarence Wiedman, benim gizlice resimlerimi çeken kişi.
We took surveillance photos when the crew was docked in Istanbul.
İstanbul'dayken izlemek için mürettebatın resimlerini çekmiştik.
We've got Singapore's surveillance photos on the Bakir Kamir crew.
Bakır Kamır mürettebatının Singapur'da çekilen resimleri var.
Just taking surveillance photos of everyone who takes a paper out of that machine.
- Ne yapıyorsun? O makineden gazete alan herkesin öylesine fotoğrafını çekiyorum.
FBI surveillance photos.
FBI gözetim fotoğrafları.
Newspaper clippings, surveillance photos, bank records.
Gazete makaleleri, gizli kamera görüntüleri, banka kayıtları.
They showed me a file with surveillance photos.
Bana gözetim resimlerini gösterdiler.
From the surveillance photos, their approximate age is somewhere between 35 and 45 when they entered the room in 1939.
Güvenlik kayıtlarından, 1939'da o odaya girenlerin yaklaşık 35-45 yaş civarında olduğu anlaşılıyor.
When I was 13, I found the most Amazing surveillance photos
13 yaşımdayken görülebilecek, en muhteşem casusluk fotoğraflarını buldum.
I've got surveillance photos of Perry here from the hospital yesterday.
Dün hastahanede çekilen Perry'nin güvenlik kamerası resimlerini aldım.
These surveillance photos we have of her leaving the station.
Merkezden ayrılırken görüntülediğimiz şu gözetim kamerası fotoğrafları...
A lot of surveillance photos of the same guy.
İzlediği adamın bir sürü fotoğrafını çekmiş.
We found Foyet's location, but he has surveillance photos of you.
Sam, ben Aaron. Foyet'in yerini bulduk ama elinde senin resimlerin var.
We got her fingerprints off of those surveillance photos you so kindly gave us.
Bize verme lütfunda bulunduğunuz resimlerin üstünde parmak izi vardı.
A friend of Sonia's in all the surveillance photos where she's crying.
Sonia'nın ağladığı fotolarda yanında oturan adam.
Just send me the case files, all the surveillance photos that were taken.
Bana o dosyaları ve çektiğimiz gözetleme fotoğraflarını gönder. Orada olup olmadığına bakacağım.
Uh... More like Peter's surveillance photos.
Daha çok Peter'ın gözetleme fotoğrafları.
Now, these surveillance photos were taken at the door to the nuclear medicine storage room.
Bu gözetleme fotoğrafları, nükleer ilaçların tutulduğu deponun kapısından.
That's funny, because I've got surveillance photos showing you taking $ 10,000 in cash from Will Medina the day that he was murdered.
İlginç. Çünkü öldürüldüğü gün Medina'dan 10 bin dolar aldığınızı gösteren video kayıtları elimde.
He has surveillance photos of me with Kara.
Elinde Kara ile benim fotoğraflarımız var.
It's just a handful of buddies hanging out, Taking some long-distance surveillance photos And carrying semiautomatic weapons.
Bu insanlar, uzun mesafeli keşif fotoğrafı çeken ve yarı otomatik silah taşıyan bir avuç dolusu kafadar, o kadar.
Have you seen these surveillance photos of George's house yet?
George'un evindeki bu gözetleme fotoğraflarını görmüş müydünüz?
His ties to international banking, surveillance photos...
Uluslararası bankalarla olan bağı gözetleme fotoğrafları...
Also, some surveillance shots and matching mug shot photos... from Southeast DEU, which tie White Mike to street dealers... that we've already made controlled buys from.
Ayrıca, güney batı ekiplerinin yaptığı gözetlemeler sırasında çekilen bir çok fotoğrafta White Mike'tan yaptığımız kontrol kapsamında alışverişleri görüyorsun.
If they have color surveillance cameras... why are they using the black-and-white photos?
Eğer görüntüleme kameraları varsa neden siyah beyaz resimleri kullanıyorlar?
We've got wedding photos, some surveillance, but no...
Elimizde düğün fotoğrafları ve birkaç gözaltı var.fakat olamayan.
He gets the wife's DMV file, his daughter's school schedule he's even been pulling photos off the LAPD public surveillance cams.
Karısının motorlu taşıtlar departmanı dosyasını, kızının okul programını almış. Hatta LAPD devlet gözetleme kameralarından görüntüler bile almış.
They'll now appear on this screen... I click... photos from the inn's surveillance cameras.
Şimdi gözükecekler... bu ekranda... basıyorum... otelin güvenlik kameralarından görüntüler.
More like surveillance photos.
Doğru.
Had a file filled with what looks like surveillance photos.
İçinde birilerini takip ettiğini gösteren fotoğraflar varmış.
Surveillance photos from caffrey's place.
Caffrey'nin evinden gözlem fotoğrafları.