English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ S ] / Swann

Swann translate Turkish

298 parallel translation
I met him at Hilda Swann's house and I'm mad about him.
Onunla Hilda Swann'ın evinde tanıştım ve ona deli oldum.
Swan. C.J. Swan.
Swann olmasın?
Mind you, at college, we'd all said that Swan would end up in jail.
Üniversitede hepimiz "Swann'ın sonu hapis" derdik.
I got bored with Swan.
Swann'dan sıkılmıştım.
- Swan? - N--
- Swann?
Swan.
Swann.
I charge you, that on the 26th of September you did willfully murder Charles Alexander Swan.
Sizi, 26 eylül tarihinde Charles Alexander Swann'ı taammüden öldürmekle suçluyorum.
And did you, at any time in your life meet this man Swan?
Swann adındaki bu kişiyle hiç karşılaşmış mıydınız?
Just three things : My letter, her stocking and the fact that because no key was found on Swan she must've let him in.
Sadece üç şey benim mektubum, onun çorabı ve Swann'ın üstünde anahtar bulunmadığı için...
Margot says she never let Swan in through this door.
Margot, Swann'ı bu kapıdan içeri almadığını söylüyor. Pekala.
Then Swan could have let himself in.
O zaman Swann içeri kendi girmiş olabilir.
But I haven't met Swan in 20 years.
Ama 20 yıldır Swann'la görüşmüyorum.
Tony, Swan is dead.
Tony, Swann öldü.
Are you suggesting I arranged for Swan to come here...
Swann'ın buraya gelip ona şantaj yapmasını ben mi planladım?
And you can also say you never saw Swan at Victoria Station.
Swann'ı Victoria istasyonunda görmediğini de söyleyebilirsin.
For instance, how could I have persuaded Swan to do a thing like this?
Mesela, Swann'ı böyle bir şey yapmaya nasıl ikna etmiş olabilirim?
This money was to have been paid to Swan after he murdered Mrs. Wendice.
Bu parayla Swann adındaki adama ödeme yapacaktı. Swann, Bayan Wendice'i öldürdükten sonra.
But as you know, there was an accident so it wasn't necessary to pay Swan after all.
Bildiğiniz gibi, bir kaza oldu ve Swann'a para vermeye gerek kalmadı.
Apparently, I bribed Swan to murder my wife so that- -
Swann'a rüşvet verip karımı öldürmesini istemişim...
Well, apparently, Swan didn't steal it, I did.
Onu Swann değil de ben çalmışım.
He told Swan he'd hide his key somewhere out here probably up on this ledge.
Swann'a anahtarını buralarda bir yere saklayacağını söyledi... mesela pervazın üstüne.
Swan let himself in.
Swann içeri kendi girdi.
- One moment. If Swan had used Mr. Wendice's key, it would have been on him when he died.
Swann, onun anahtarını kullandıysa öldüğünde hala üstünde olmalıydı.
He could've taken his key from Swan's pocket before you got here.
O da polis gelmeden anahtarını Swann'ın cebinden almıştır.
Swan could have taken the key down from here unlocked the door then replaced the key on the ledge before he came in.
Swann anahtarı buradan alıp kapıyı açmış olabilir. İçeri girmeden önce de anahtarı tekrar yerine koymuştur.
When she called me back from the party that night I found her kneeling beside Swan's body, going through his pockets.
O gece davetten çıkıp eve gelmemi istediğinde karımı Swann'ın cesedinin yanına çömelmiş, ceplerini karıştırırken buldum.
Tony arranged for Swan to come here that night and kill you.
Tony o gece Swann'ın buraya gelip seni öldürmesini ayarlamış.
He told Swan that he would leave your latchkey under the stair carpet.
Çok yaklaşmıştınız. Swann'a anahtarı merdiven halısının altına koyacağını söyledi.
But as Swan was killed, we assumed that your key would still be in one of Swan's pockets.
Swann öldürülünce, tabii ki anahtarınızın Swann'ın ceplerinden birinde olacağını varsaydık.
That was his little mistake because Swan had done exactly as you suggested, Mr. Halliday.
İşte burada yanılmıştı. Çünkü Swann aynen sizin öngördüğünüz gibi yaptı Bay Halliday.
And the key Wendice took out of Swan's pocket...
Wendice'in Swann'ın cebinden aldığı...
- Swan's own latchkey.
- Swann'ın kendi anahtarıydı.
You know, it had always puzzled me that no key was found on Swan's body.
Swann'ın üzerinde hiç anahtar bulunmaması beni hep şaşırtmıştı.
Of course, that's Swan's key, isn't it?
Elbette, bu Swann'ın anahtarı.
In the first volume, swann, the family friend, visits...
İlk ciltte, aile dostu Swann... İyi denemeydi, Harry.
Before getting on to the story, and as you can see He only got as far as page one of swann's way The first of the seven volumes.
Yedi cildin ilki olan Swann'ın Yolu'nun ilk sayfasına gelebildi.
There's this house... there's this house, er, and...
Swann, Swann.
Uh, big bloke- - swann!
Adı neydi, adı neydi?
swann! Oh, out of time.
Şimdi dedim, iri adam...
I WANT YOU TO SEE TED SWANN.
Hemen gidiyorum efendim.
THANK YOU.
Bay Richardson Bay Swann ile görüşmek istiyor.
- MR. RICHARDSON TO SEE MR. SWANN.
Geldiğinizi haber vereyim. Lütfen oturun.
- Or was it C.A.?
C.J. Swann. Yoksa C.A. miydi?
Swan.
- Swann mı?
Er, oh, swann, swann!
Başladı.
I'm sorry, we're out of time.
Swann! Swann!
- YES, SIR.
Ted Swann'ı görmelisin.
I'LL LET HIM KNOW YOU'RE HERE. PLEASE HAVE A SEAT.
Bay Swann, Bay Richardson burada.
THAT THIS DISASTER IS ACTUALLY A BLESSING. NOW, THAT'S A CHALLENGE.
Demek istediğinizi anlıyorum Bay Swann!
I UNDERSTAND WHAT YOU'RE SAYING, MR. SWANN.
Başkan talepkar olabiliyor. Bazen imkansızı bekler.
COMES IN THREE DELICIOUS FLAVORS...
Tünaydın Bay Swann

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]