English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ T ] / Taboo

Taboo translate Turkish

301 parallel translation
But for many years the question was taboo to science.
Fakat uzun yıllardır bu soru Bilim için tabuydu.
Taboo.
Tabu.
- Taboo?
- Tabu mu?
- Black magic, taboo, anything forbidden.
- Kara büyü, tabu, yasak olan her şey.
Cliffs, savages and the taboo.
Yamaçlar, yerliler ve tabu.
Oh, it is taboo for white men to gaze upon such loveliness.
Kendisi buraya yeni taşındı.
Escarpment taboo.
Kayalık tabu.
Escarpment taboo, your grandmother.
Kayalık tabuymuş, hadi oradan.
Their conqueror ordained himself a god, dwelt in a temple on an island, which he declared taboo, and interpreted his will to the people through a cohort whom he named the High Priest.
Fatihleri kendini bir tanrı olarak takdir etmiş yasak olarak ilan ettiği bir adadaki tapınakta ikamet etmiş dileklerini ise insanlara Başrahip adını verdiği bir destekçisi aracılığıyla tercüme etmiş.
This island is taboo.
Bu ada yasaklı.
The island is taboo.
Ada yasak.
You have just broken a sacred taboo.
- Kutsal bir tabuyu yıktın sen
- You're taboo.
- Sen tabusun.
- Taboo?
- Tabu?
Because, it is a strict'taboo and if The Haouka slaughter a little dog.. they will prove, that they are stronger than you and me, whether black or white.
Çünkü çok katı bir tabu ve Hausalar küçük bir köpeği boğazlarlarsa siyah ya da beyaz olsun, senden ve benden daha güçlü olduğunu kanıtlamış olacaklar.
You know as well as I do, Cokes are taboo.
Sen de biliyorsun ki kola yasak.
- We heard that was taboo to whites.
- Bunun beyazların tabusu olduğunu duyduk.
Sex is taboo in the home.
Cinsellik, evde tabu.
The girls are not too young to accept the heart of a man but the heart of a seal is taboo.
Kızlar bir erkeğin kalbi için çok genç değil fakat fokun kalbi tabudur.
You must have broken some taboo.
Yapılmaması gereken bir şey yapmış olmalısın.
How about you breaking some taboo?
Ya sen yapılmaması gereken bir şey yaptıysan?
It must be the native taboo.
Yerli yasaklarından olmalı.
women, cigarettes, drinking... and many other things are taboo.
Örneğin sigara kadınlar içki vesaire. Bunlar yasak, hayır, bunlardan uzak durmalı.
No wonder why a woman is taboo on a ship... it's not because the gods are jealous of them!
Kadınların gemiye neden uğursuzluk getirdiği belli oldu... Tanrıları kızdırdığı için falan değil.
- Why is she a big taboo subject?
- Neden birden bire tabu oldu Elaine?
It's an ancient taboo, set forth in the sacred scrolls.
Kutsal yazılar yüzünden ortaya atılmış eski bir tabu.
Taboo subject tonight.
Bu akşam konuşulması yasak.
It should be taboo, forbidden from utterance for many years... till we've found a new and better idea.
Yasaklanmalı, daha iyi bir fikir bulunana kadar uzun yıllar tedavülden kaldırılmalı.
So, polygamy... which is the norm in some societies, is taboo in ours.
Bu yüzden, bircok toplumda kriter olan polygamy ( çok eşlilik ) içimizde bir tabudur.
It's sacred, taboo.
Kutsal bir yerdir.
He had broken the most deep rooted taboo and found not guilt, not anxiety or fear, but freedom
Yasak olanın en ağırını çiğnediğinde, hissettiği ne bir suçluluk ne bir endişe, ne de korku olmuştu. Bir tek özgürlük!
But since the Meiji era, officially nothing sets them apart, and their real name — eta — is a taboo word, not to be pronounced.
Tabii, Meiji döneminden beri, resmi olarak onlara ayrim yapilmiyor ve gerçek isimleri – eta - bir tabu kelime, agiza alinmamasi gereken...
almost taboo...
tabu gibi...
Taboo wipes out sacrifice.
Tabular kurbanı ezer geçer.
Even a very faint noise like this is taboo abroad.
Böylesine usul bir ses bile yurt dışında hiç iyi karşılanmaz.
Women are strictly taboo at these turnouts.
Bu toplantılar kadınlara kesinlikle yasak.
The idea that the Italian of mine could be taboo....
Ama bir İtalyan benim için tabuydu....
I'm your friend's father, I'm taboo.
Ben arkadaşının babasıyım. Bu bir tabu.
A major taboo.
Yasak bir şey.
( Man ) Nowadays sex toys are no longer taboo.
Günümüzde seks oyuncakları artık bir tabu olmaktan çıkmıştır.
Anal sex has gone from being a taboo act that men begged their partners to try, to becoming increasingly popular.
Anal seks erkeklerin yaşamak için partnerlerine yalvardığı ve giderek popülerliği artan bir tabudur.
At that time there was a taboo against women smoking and one of his early clients George Hill, the President of the American Tobacco corporation asked Bernays to find a way of breaking it.
"Pazarımızın yarısını kaybediyoruz," diyordu. "Çünkü erkekler, kadınların toplu yerlerde sigara içmesine karşı..." "... bir tabu geliştirdiler.
Because men have invoked a taboo against women smoking in public.
Ben de dedim ki, "Biraz düşüneyim." Sonra da, müsaade ederseniz kadınlar için sigaranın ne demek olduğunu anlamak maksadıyla bir psikanalistle görüşeceğim dedim.
Talking about his family is a major taboo.
Ailesinden bahsetmek onun için tam bir tabudur.
It's taboo.
Saçmalama.
[Scorsese] When Kubrick made Lolita, the subject of a middle-aged man infatuated with a sexually precocious minor... was still completely taboo.
Kubrick, Lolita'yı çektiğinde orta yaşlı bir adamın reşit olmayan bir kızla aşk yaşaması tam anlamıyla bir tabuydu.
Is it because it's taboo?
Bir tabu olduğu için mi?
Now, this was a big taboo, you see, because, uh... gods and mortals were not allowed to mix.
O zaman, bu büyük bir yasaktı anlarsın, çünkü tanrılar ve ölümlüler karışımı kabul etmez.
Well, it's more of a taboo, really.
Şey aslında daha çok tabu.
TOTEM AND TABOO
TOTEM VE TABU
Very little is taboo or unacceptable.
Yasakların olmadığı bir yer.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]