English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ T ] / Tabs

Tabs translate Turkish

824 parallel translation
I gotta keep tabs on him.
Onu izlemem gerekiyor.
I'll keep tabs on you.
Size bir liste çıkaracağım.
Visiting cells is part of my job, helps me keep tabs on the men.
Hücre ziyaretleri işimin bir parçası, mahkûmları takip etmemde işe yarıyor.
Kept tabs on him for 20 miles.
30 kilometre içinde arabayı izleyebildik.
Come on, Tony, give me the tabs.
Bana markaları ver Tony.
The gold braid, the tabs, the sound of the marching band that accompanies our heroic parade.
Yaldızlı şerit, apoletler kahramanca yürüyüşümüze eşlik eden bando takımının sesi.
- I keep tabs on Eddie.
- Eddie'yi izliyorum.
I should have kept closer tabs on you.
Seni daha yakından izlemem gerekirdi.
BUT YOU WEREN'T N EG LECTED, H ELEN. I'VE BEEN KEEPING TABS ON YOU.
Bir gözüm hep üzerindeydi çünkü biliyordum ki bir gün parçalar bir araya gelecek ve hatırlamaya başlayacaktın.
I'VE BEEN KEEPING TABS ON YOU
Yarım kalan işi halletmek için.
When you play for me, I pick up all the tabs.
Benim için oynadığın sürece hesaplar benden.
What, are you keeping tabs on me?
Ne yani, beni göz hapsine mi alıyorsun?
I've been keeping tabs on you.
Seni göz altında tutuyordum.
- Tabs are in the collar.
- Klapaları yakasında.
Cogen tabs him to be on the lam.
Cogen'e göre kanun kaçağıymış.
Art's job is to keep tabs on the Joint Chiefs that were mentioned.
Art'ın işi, Genelkurmay'ın açıklamalarını takip etmek ve araştırmak olacak.
You're riding scout. Keeping tabs on my progress.
Gidişatımı izleyip gözcülük yapıyorsun.
How are the tabs?
Faturaların toplamı ne kadar?
And I keep tabs.
Kayıtlarını tutuyorum.
The tabs on you and Robert.
- Seninle Robert'ın faturaları.
AS THEIR EMPIRE SPREAD, HOWEVER WE IN "Q" DIVISION WERE KEEPING TABS ON THEIR EVERY MOVEMENT BY READING THE COLOR SUPPLEMENTS.
Ancak imparatorlukları yayıldıkça biz Q Şubesi gazete ilavelerini okuyarak her hareketlerini izledik.
You've been keeping tabs on these supplies.
- Sen malzeme raporu tutuyordun değil mi?
You see, I finally realised that David was using Quincy to keep tabs on the executives.
Nihayet anladım ki... David, Quincy'yi yöneticileri gözlemek için kullanıyormuş.
I pay my tabs, don't I?
Parasını ödüyorum, değil mi?
I thought you might have tabs on a bloke like that.
Belki böyle biriyle ilgili malumatınız vardır.
Too many tabs are kept on us.
Üzerimize yapmışmış çok fazla etiket var.
OF COURSE, NOWADAYS, WITH ALL THE FAMILY EITHER DEAD OR MOVED AWAY, DON'T KEEP TABS LIKE I USED TO.
Evet, Sybil'in New York'ta olduğuyla ilgili bir şeyler duymuştum.
We don't pick up tabs around here.
Biz, burada kaçakları istemeyiz.
I don't get up here often, but I keep tabs on the situation through Perkins.
Buraya pek sık gelmiyorum, ama Perkins vasıtasıyla burayı takip ediyorum.
I'll be keeping tabs on you.
Sizi takip ettireceğim.
And don't I keep tabs on you?
bilmiyorum takip edebildin mi?
I am tired of having to cover your rent, your bar tabs every time you disappear. I am tired.
Her ortadan kayboluşunda ev kiranla bar borçlarını ödemekten bıktım artık.
I don't want it to sound like I'm asking you to spy, but if you could simply keep tabs on him and report back to me by phone from time to time, letting me know how he's getting on.
Onu gözetlemenizi istiyormuşum gibi görünmek istemem. Ama ona farkettirmeden yaptıklarını takip edip... neler yaptığı hakkında bilgim olması için, zaman zaman... telefonla bilgi vermenizi rica ediyorum.
We keep tabs on all the large hotels.
Bütün büyük otellerde reyonumuz var.
Stand by on tabs.
Perde için hazır olun.
Ain't my job to keep tabs on the walking beer keg.
Yürüyen bira fıçılarına göz kulak olmak benim işim değil.
She didn't get it - that I kept tabs on my cowardice, on my weaknesses.
Korkaklığıma ve güçsüzlüğüme tahammül edemiyordu.
He just keeps tabs on me for Dutch.
Kendimi köpek gezdirir gibi hissediyorum!
I have to monitor the police band, keep tabs on Whistler, okay?
Polis frekansını dinleyip Whistler'ı takip etmem gerekiyor.
I make it a point not to keep tabs on my partner's social register.
Ortağımın sosyal siciliyle ilgili hesap tutmamaya çalışıyorum.
Keeping tabs on me, Maggie?
Beni Kendine Mi Çektin, Maggie?
He keeps tabs on people.
İnsanları kontrol altında tutmayı seviyor.
This obviously explains the huge tabs you've been running up all around town.
Bu kesinlikle siz etrafta koştururken gelen devasa faturaları açıklıyor.
Many Tabs.
Herkese kola.
... Tabs! Tabs all around.
Kola, herkese kola.
See, yes, but we'll tag them with radio transmitters so that we can keep tabs on them.
Görmek mi, evet, ama onlara özel frekanslı radyo vericileri yerleştireceğiz. bu sayede onları izleyebiliyor olacağız.
We got pens, and we got plastic tabs.
Tükenmez kalemlerimiz ve plastik açacaklarımız var.
- I'M BEING INUNDATED WITH ALFALFA TABS.
- Beni kaba yonca tabletine boğuyorlar.
- His collar tabs... - Stop taking bows.
8 kere kontrol ettim.
He knows we haven't got our tabs on him.
Kendisini tanımadığımızı da biliyor.
There's a "T" for tabs.
"Tabs" anlamına geliyor.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]