Taffeta translate Turkish
86 parallel translation
My mammy said when she went to heaven... she wanted a red taffeta petticoat so stiff that it'd stand by itself... and so rustley the Lord would say it's made of angels'wings.
Dadım her zaman, cennete gittiğinde, kırmızı bir iç eteklik istediğini söylerdi kalıp gibi sert ve hışırtılı olmalıymış ki Tanrı, meleklerin kanatlarından yapıldı sanmalıymış.
Don't crush the taffeta.
Elbisemi kırıştırma.
Her dress... taffeta.
Üzerinde tafta vardı.
Taffeta has a voice of its own.
Taftanın kendine has bir sesi vardır.
Taffeta.
Tafta.
"... was wearing a taffeta dress, probably black. "
"... muhtemelen siyah bir tafta giyiyordu. "
The clue of the black taffeta dress, uncovered by ace columnist Casey Mayo, is believed to be the most important single piece of evidence brought to light in the Blue Gardenia murder case.
Uzman köşe yazarı Casey Mayo tarafından açıklanan siyah tafeta elbisenin Mavi Gardenya davasının aydınlatılmasındaki en önemli delil olacağına inanılıyor.
After Homer phoned I wanted to borrow your new black taffeta dress...
Homer arayınca, yeni siyah taftanı ödünç almayı düşündüm.
I sent my black taffeta to the cleaners... and it's never gonna be back in time for that meeting at the women's club.
Siyah taftamı temizlemeye gönderdim... Ama o asla kadınlar kulübündeki buluşmaya yetişmeyecek [iç çekiş]
- Taffeta, darling.
Kumaş, sevgilim.
Taffeta, sweetheart.
Kumaş, tatlım.
No, the dress is taffeta.
Hayır, elbisenin kumaşı.
We have to wear taffeta and have the correct change.
Bizim tafta giymemiz ve bozuk para taşımamız gerekiyor.
- You should see me in my white taffeta.
Beni bir de parlak elbisemin içinde gör.
Maddalena walks down the Avenue At night in the city With his beard well hidden and a taffeta skirt...
Maddalena bulvarda yürüyor şehirde bir gece onun sakalında gizli ve eteğinde bir tafta...
Her fingernails painted a rosy peach, she unfastens her taffeta nightgown and lets it slide smoothly down her thighs to the tile floor.
Tırnakları gül pembesi bir renkle boyalı. Tafta geceleğini üzerinden sıyırıp, kalçalarından aşağıya, yavaşça seramik zemine doğru bırakıyor.
It's got all this taffeta with little pleats.
Tanrım, çok güzel. Şu desenler renklere bak.
The dress is made of yards of ivory pure silk taffeta.
Gelinlik has ipekten fildişi rengi taftadan yapıldı.
You taffeta punk!
Seni süslü yosma!
taffeta punk!
Ha ha, süslü yosma!
Usually when I have this dream I'm wearing pink taffeta.
Bu rüyayı gördüğümde genelde pembe bir tafta giyiyor oluyorum.
So there we are at 2 : 00 in the morning, me in my moray taffeta dress and marcus in whatever the hell he was wearing... thank you very much.
Gecenin ikisinde oradaydık. Ben üzerimde o alacalı ipek elbiseyle ve Marcus da üzerinde her ne giyiyorsa. Çok teşekkürler.
And they don't sleep in taffeta-lined coffins.
Ayrıca tabut içinde falan da uyumazlar.
I shall wear pink taffeta, as chenille will not go with my complexion.
Ben pembe tafta giyeceğim. Tüylü saçaklar ten rengime uymuyor.
I'm a sucker for taffeta, the sight of the little flower girl makes me weepy!
Taftayı çok severim. Çiçekçi kızı görünce gözlerim dolar.
Muslims wore brocaded fabrics of organdie, damask and taffeta, words that came into the English language from Arabic and Persian.
Müslümanlar, sırmalı ipek kumaşlar ve Şam kumaşı, organdi ve taftalar giyerek, bu kelimelerin de İngilizce'ye Arapça ve Farsça'dan geçmesini sağlamışlardır.
The pressure that this one single night exerts on the common teenager to make awkward romantic gestures like pinning a corsage on taffeta having sex with some guy whose name you won't remember then puking in the back of some rented limo.
Bir gece için normal bir gence aşırı baskı uygulanıyor. Taftaya korse iğneleme gibi. boş romantik hareketler.
And tell your Aunt Connie it is fine with me if she wants to give you away, but I am not going to salute her if she insists on wearing pink taffeta. And I...
Halan Connie'ye seni benden uzaklaştırmasında sorun olmadığını ama pembe tafta giyerse onu asla selamlamayacağımı söyle.
Princess Taffeta was the patient who Maced you.
E-bay'den mi? Sana sprey sıkan hasta Prenses Tafteta'ydı.
Too much taffeta.
- Niye? Çok fazla tafta var.
Pink taffeta.
Pembe tafta.
Brown taffeta?
Kahverengi mi?
Think of all the taffeta that had to die to make this thing.
Bunun yapılması için ölen bütün o taftaları düşün.
I'm never the one that gets to wear the taffeta dress, it's not fair.
Ben hiç bir zaman tafta kıyafet giyemem. - Seni şişirmişler.
No, but balloons and taffeta seem a little harmless compared to your usual targets.
Hayır ama alışıldık hedeflerine kıyasla, balon ve tafta biraz zararsız kalıyor.
Uh, what's the allure of homecoming, again, besides a chance to wear pink taffeta and cheek shimmer?
Balo'nun anlamı ne? Pembe tafta giymek mi?
Taffeta? - I'm too old for a party dress!
- Parti elbiseleri için büyüdüm artık.
I know orange taffeta's the best thing
"Biliyorum ki turuncu taffeta en iyisidir"
Is that violet bale a taffeta or a mousseline?
Şu menekşe rengi kumaş, tafta mı müslin mi?
Yeah, I hope that you're not allergic to taffeta.
Evet. Umarım ipeğe karşı bir alerjin yoktur.
Uh, did you wear tulle or taffeta?
Tül mü taktın, tafta mı?
What do you know about tulle or taffeta?
Sen tülleri, taftaları nereden biliyorsun?
Taffeta?
Tafta.
"Taffeta or tulle, it's up to you."
"Tafta mı, tül mü? Size kalmış."
Silk and taffeta.
İpek ve tafta.
Me, Seraphine Louis, daughter of Joseph Louis and Josephine Maillard, wearing taffeta and silk!
Ben, Seraphine Louis Joseph Louis ve Josephine Maillard'ın kızları tafta ve ipek giyiyor.
In silk and taffeta, like mine.
İpek ve taftadan, benimki gibi.
Had we known there was to be a wedding reception, we could've lashed out on taffeta!
Evet John, bir düğün daveti olacağını bilseydik, taftalara saldırabilirdik!
- You're looking at my ticket out of the taffeta ghetto.
- Elimde tüm düğünlerin davetiyesi var. - Hayal kurmaya devam et.
I'll wear the rose taffeta tonight.
Bu gece pembe tafta elbisemi giyeceğim.
You're Princess Taffeta.
Sen Prenses Taffeta'sın.