English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ T ] / Tagger

Tagger translate Turkish

55 parallel translation
I'll kill that tagger!
O adiyi öldüreceğim.
It's still got the tagger on it.
Üzerinde hala etiketi duruyor.
Turn that tagger shirt... inside out.
Sende bana bir iyilik yap Bay Littleton. O tişörtünü tersinden giy.
- We had our own tagger do some work.
- Kendi ressamımıza yaptırdık bunu.
He's the main tagger for the One-Niners.
One-Niners'lar için ana etiketleyicilerden biri.
We identified the tagger.
Takip edeni bulduk.
A big tagger.
Büyük bir grafitici.
We're also looking into the cemetery surveillance footage from this morning- - maybe our tagger got caught on tape.
Mezarlığın bu sabahki kamera kayıtlarına da bakıyoruz. Belki yazıyı yazan kişi görüntülenmiştir.
Might've found our tagger.
Yazıyı yazanı buldum galiba.
I need two suits and a toe tagger.
İki ceset torbası ve parmak etiketi istiyorum.
You've got an artful tagger.
Çok usta bir imzacın var.
According to Hodges, the tagger didn't use spray paint.
Hodges'a göre, imzacı sprey boya kullanmamış.
Then, it looks like the tagger painted over it a second time, to make it look freehand.
O zaman imzacımız, elle yapıldığı izlenimini vermek için... ikinci bir kez daha boyamış.
Ok, this isn't funny, and we're not just talking about some random tagger.
Tamam, komik değil, ve biz de bazı gelişigüzel yazılardan bahsetmiyoruz.
I don't know what they were doing in there, but they had to navigate some very sophisticated tagger software.
Orada ne yaptıklarını bilmiyorum ama çok karmaşık bir etiketleme yazılımını ayarlamaları gerekmiş.
We checked into that, ma'am, and that was done by a local tagger, not a gang member.
Bunu kontrol ettik bayan, ve bir çete üyesi tarafından değil, yerel bir sanatçı tarafından yapılmış.
"At 3 : 00, say'The first tagger is ( your name ).'three times."
Saat 03 : 00'da, üç kez "İlk hedefim..... ( bebeğin ismi )'dir" deyin.
"The first tagger is Mai."
İlk hedefim Mai'dir.
"The next tagger is Takayuki."
Sıra, Takayuki'de.
"Next..." "you're the tagger."
Şimdi de sıra sende.
You're the next tagger, Ryoko.
Sıra sende, Ryoko.
The center-tagger lights a pinecone and chucks it over the basket.
Ortadaki yakalayıcı bir çam kozalağı yakar ve sepetin üstünden atar.
See, in order to catch a tagger, you got to think like a tagger.
Duvarlara yazı yazan birini yakalamak için, duvar ressamı gibi düşünmelisin.
Back in'84, my old partner, Frank, and me, we accidentally triggered a gang war doing this, but we caught our tagger.
- 84'te eski ortağım Frank ve ben..... bunu yaparak kazara bir çete savaşını başlatmıştık ama duvar ressamlarını yakaladık.
I analyzed the tagger's paint.
- Duvardaki boyayı analiz ettim.
Uh, how did the stakeout of the tagger go?
Duvar ressamlarını gözetleme işi nasıl gitti?
I guess the tagger bust didn't go so well.
Sanırım duvar ressamını yakalama işi pek iyi gitmedi.
Some art-school tagger thinks that our personal property is his personal artwork?
Sanat okulu mezunu geri zekalının teki, evlerimizi tuval olarak kullanabileceğini mi düşünüyor?
Damn tagger vandalized my gate.
Adam benim malıma zarar verdi.
Anyway, my buddy stopped this tagger in Hollywood a couple hours ago.
Neyse, arkadaşım Hollywood'da bir grafitici yakalamış.
Hey, that tagger in there - - did he know the name of the guy who sold him the meds?
Yakalanan adam ilacı aldığı adamın adını biliyor mu?
You guys have any luck with that tagger last night?
Dün akşam grafiticiden bir şey çıktı mı?
- ♪ oh oh oh oh oh... ♪ - What are you, a tagger?
Nesin sen, duvar boyacısı mı?
Is he a tagger?
Acaba bir suçlu mu? "
Oh, that's okay... we're just discussing the case of the lovesick, blabbermouth tagger.
Önemli değil... aşk hastalığı, boşboğaz grafitici hususunda tartışıyorduk.
maybe years. You think Bernard was a tagger?
Bernard'ın grafitici mi olduğunu düşünüyorsun?
Bernard was spray-painting over another tagger's.
Bernard, başka bir grafiticinin yaptığı resmin üzerini boyuyordu.
It could be a rival tagger, right?
- Rakip bir grafitici olabilir, değil mi?
Maybe a tagger saw something... or the unsub left his mark.
Yazan birşey görmüş olabilir. Veya şüpheli bir işaret bırakmış olabilir.
Maybe we're looking for a tagger.
Veya bir graffiti... Belki de bir graffitici arıyoruz.
Big-time tagger.
Baba grafiticidir. Evet, evet.
No, she's not exactly on my Christmas card list if that's what you're asking, but when I made detective, she tried to be an informant, and I emphasize "tried" because the most she ever got was 20 bucks for ratting out a tagger.
Eğer onun yılbaşı listemde olup olmadığını soruyorsan hayır değil, ama dedektiflik yaptığımda, muhbir olmaya çalışmıştı, ve "çalışmıştı" yı vurgululadım çünkü birini ispiyonladığı için sadece 20 dolar almıştı.
quick update on the tagger situation- - he is currently spray-painting our van right now.
Spreyci hakkında bir gelişme... Şu anda arabamızı spreyle boyuyor.
oh, also, the tagger drew a penis on your minivan.
Ayrıca, çocuk senin minivanına da penis çizdi.
Good evening, Dr. Tagger.
İyi akşamlar, Dr. Tagger.
That's a difficult question, Dr. Tagger.
Bu zor bir soru, Dr. Tagger.
That tagger who saw you last night, do you know him?
Dün akşam seni gören graffitici vardı ya, tanıyor musun onu?
2 / 10 could be a tagger name or a gang sign.
2 / 10 bir lakap veya çete imzası olabilir.
Some of Truck and I are gonna stay up and watch out for this, you know, tagger.
Ekipten birkaç kişiyle burada kalıp, şu grafiticiyi bulacağız.
He was a tagger.
Grafiticiymiş.
The original bag and tagger.
İlk ve gerçek toplayıcı.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]