English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ T ] / Take a walk with me

Take a walk with me translate Turkish

106 parallel translation
You will not dine with me, ride with me, or even take a walk with me.
Benimle yemek yemiyor, arabamla gezmiyor, yürüyüşe çıkmıyorsun.
Come on, take a walk with me, kid, and give it to me straight.
Hadi biraz yürüyelim evlat, bana her şeyi açıkça anlat.
I don't know, you want to take a walk with me?
Bilemiyorum, benimle biraz yürümek ister misin?
Come take a walk with me on Wednesday?
Çarşamba günü benimle yürüyüşe gelir misin?
Come and take a walk with me.
Gel beraber yürüyelim.
Take a walk with me and carl.
Hey, Johnny, Hadi Ben ve Carl ile biraz yürü.
I thought maybe you'd take a walk with me in the wood, on Sunday after the service.
Pazar günü, ayinden sonra, belki benimle beraber, ormanda bir yürüyüş yapmak istersin diye düşündüm.
Take a walk with me
Benimle gezmeye gelir misin?
Elaine, take a walk with me to the Laundromat.
Elaine, benimle çamaşırhaneye gelir misin?
Would you like to take a walk with me through the arboretum?
Benimle botanik bahçesinde bir yürüyüşe çıkmak ister miydin?
Take a walk with me.
Benimle gel.
You want to take a walk with me?
Gelin, yürüyelim.
No, everything's fine, just take a walk with me.
Hayır, herşey yolunda, sadece benimle yürü.
Remember you wanted to take a walk with me?
Hatırladınız mı, benimle bir yürüyüşe çıkmak istiyordunuz?
- Take a walk with me.
- Beraber yürüyelim.
Spencer, take a walk with me, will you?
Spencer, Benimle yürürmüsün, Senle mi?
Hey, listen, um, would you wanna take a walk with me?
Baksana benimle bir yürüyüş yapmak ister misin?
Sunflower, will you come and take a walk with me?
Ayçiçeğim, benimle yürümek ister misin?
Take a walk with me.
Biraz yürüyelim.
Come take a walk with me.
- Burada olmaz. Benimle gel.
You can take a walk with me then.
O halde sen de benimle yürüyebilirsin.
Take a walk with me.
Baba benimle yürüsene.
Will you come take a walk with me?
Benimle yürüyüşe çıkmak ister misin?
Come on, take a walk with me this Saturday.
Bu cumartesi benimle yürüyüşe gel.
- Take a walk with me.
- Yürüyüşe çıkalım.
Oh, well, take a walk with me and I'll show you, Mr. "What's up?"
Benimle gel de göstereyim sana, Bay "Ne oldu?".
Would you care to take a walk with me, Darlene Madison?
Benimle yürümeye ne dersin, Darlene Madison?
Take a walk with me.
Yürüyüşe çıkalım.
Why don't you take a walk with me?
Benimle biraz yürümeye ne dersin?
Take a walk with me?
Benimle yürür müsün?
Take a walk with me.
Gel, biraz yürüyelim.
Say, Rembrandt... would you like to take a walk with me?
Rembrandt * benimle yürüyüşe gelir misin?
- Why don't you take a walk with me?
- Neden biraz benimle gelmiyorsun?
Take a walk with me.
Gel buraya. Yürüyüşe çıkalım.
Just come take a walk with me.
Gel biraz yürüyüşe çıkalım.
Take a walk with me?
Benimle yürüyüşe gelir misin?
He said to me, "take a walk with me over to the warehouse".
Dedi ki, " Hadi kalk gel, seninle bir depoya yürüyelim.
Take a Walk With me.
- Biraz yürüyelim.
Want to take a little walk with me?
Benimle küçük bir yürüyüşe çıkmak ister misiniz?
He went out of the delicatessen, and I had a chat with the man in the delicatessen... and he told me that I shouldn't, like, walk on the streets alone in New York City... that I should take a taxi.
Adam şarküteriden dışarıya çıktı, ben de dükkân sahibiyle konuşmaya başladım bana New York sokaklarında tek başıma yürümemem gerektiğini, taksi tutmamı söyledi.
Yes, I was actually, I wondered if you liked to take a little walk with me.
Evet, seni çağırıyordum. Acaba benimle yürüyüşe çıkmak ister misin?
You can't walk in here with this-this incredible story and expect me to take it to the President.
Bu.. bu inanılmaz hikayeyle buraya gelip, benden bunu Başkan'a götürmemi bekleyemezsin.
Want to take a walk with me?
Benimle yürümek ister misin?
Come. Take a closer walk with me.
Gel, benimle biraz yürü.
Would you please take a walk into the laundry room with me?
Benimle çamaşır odasına kadar gelebilir misin?
* everytime you walk away or run away you take a piece of me with you there * * and everytime you walk away or run away you take a piece of me with you there *
# Her çekip gittiğinde veya kaçtığında # # Bir parçamı alıp götürüyorsun. # # Her çekip gittiğinde veya kaçtığında #
* all you ever promise, everything to me I'm trying really hard to believe * * everytime you walk away or run away you take a piece of me with you there * * and everytime you walk away or run away you take a piece of me with you there *
# Bana verdiğin bütün o sözlere # # Gerçekten inanmaya çalışıyorum. # # Her çekip gittiğinde veya kaçtığında #
* everytime you walk away or run away you take a piece of me with you there * * everytime you walk or run away you take a piece of me with you there * * and everytime you walk or run away you take a piece of me with you there *
# Her çekip gittiğinde veya kaçtığında # # Bir parçamı alıp götürüyorsun. # # Her çekip gittiğinde veya kaçtığında #
But what... Take a walk with your overly-healed legs, and let me think about this relationship.
O gereğinden fazla iyileşmiş bacaklarınla biraz yürü ve izin ver bu ilişki hakkında biraz düşüneyim.
Come take a little walk with me.
Gel, ufak bir yürüyüş yapalım.
Want to go take a walk with me? Sure enough.
Tabi.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]