English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ T ] / Tanning

Tanning translate Turkish

384 parallel translation
Run along or your mother will be tanning your hide too.
- Koş, yoksa senin de popon kızarır! Doğrusu bu!
Here you see a tanning machine built in the 1 8th century.
Bu tezgah 18. Yüzyıl'dan kalma.
You're always going out in the sun, always tanning.
Güneşli havaları kaçırmaz, hep bronzlaşırsınız.
So I lead that man into the tanning yard by the lime pit.
Ben de onu tabakhanedeki kireç çukuruna götürdüm.
I buggered myself with the bottle of oil for tanning.
Bronzlaşma yağı ile kendimi tatmin ediyordum.
I found this overnight tanning stuff.
Bu bir bronzlaştırıcı.
I'm tanning.
Güneşleneceğim.
When you went into that tanning place, I took off.
Bronzlaşma merkezine girdiğinde basıp gitmiştim buradan.
No, I didn't know that could happen from a tanning machine.
Hayır, solaryum makinesinin buna sebep olabileceğini bilmiyordum.
You ever try tanning butter?
Tereyağı sürmeyi denedin mi hiç?
I'm a technician in a tanning salon.
Bronzlaşma salonunda teknisyenim.
A crook who sometimes uses her tanning booth.
Kuaföre arada bir bronzlaşmaya gelen birini sıkıştırıp elde ettik.
- He comes for the tanning booth.
Salonda. Ultraviyole için gelir. Bronzlaşmaya.
I passed it coming back from the tanning session. It's the most amazing thing I've ever seen.
Bu benim bugüne kadar gördüğüm en inanılmaz şeydi.
You just needed somethin to take up your useless, empty, nail-polishing, toe-polishing, rich-bitch, sun tanning days!
Oje sürmekle, ayak bakımıyla, güneşlenmekle geçen günlerinin yerini artık başka şeylerin alması gerek.
Trust me. Massage, sauna, Jacuzzi... tanning salon.
Masaj, sauna, jakuzi... bronzlaşma salonu.
First, I use this Number 4 tanning lotion to give myself a nice golden brown.
Altın tonlarında bir bronzluk için önce 4 koruma faktörlü losyon kullanıyorum.
" Today that vacant lot has got a, uh, mini-mall with a tanning salon,
" Bugün o boş arsada, solaryum salonu, ve de bu yıl beş kez soyulmuş olan...
Mini mall with a yoghurt bar and a tanning parlor.
Mini market, yoğurt pazarı ve güneşlenme yeri...
Yo, West Beverly, this is TGIF in a major way today'cause the sun is shining and yours truly is stoked for some major tanning this weekend.
Hey, West Beverly, ben TGIF. Bugün önemli bir gün çünkü güneş parlıyor... Bu hafta sonu güneşlenmek için fırsat kapınızda...
Go to a tanning salon?
Solaryuma mı gideceksin?
Reinhart and I are gonna set up a tanning booth and a sauna with the money.
Reinhart ile ben bronzlaşma kabini ve bir sauna kurmayı düşünüyoruz.
Why don't you come on down to the tanning salon... and I can hook you up with some free tans.
Neden siz bronzlaşma salonuna gelmiyorsunuz? Ve de ben sizi bazı ücretsiz bronzlaştırıcılara sokarım.
Burned to death in a tanning bed.
Solaryumda yanarak.
Well, if anybody wants me I'll be upstairs in my new tanning bubble.
Eğer beni arayan olursa üst katta yeni sakızımı şişirip-patlatıyor olacağım.
I'm gonna hit the tanning machines.
Solaryuma gidiyorum.
I'm gonna give you a tanning like you've never had in your life!
Hayatında görmediğin bir ceza vereceğim sana!
Giving the boy here the tanning of a lifetime.
Çocuğa hayatının dersini veriyorum.
What do you think this is, a tanning salon?
Ne yaptığını sanıyorsun, burası solaryum mu?
You'll learn Italian tanning in the sun.
İtalyanca öğrenip güneşleneceksiniz.
I'm sure my thighs jiggle a little when I settle into the tanning bed but whose don't?
Yanı solaryum masasına yattığımda kalçalarım hafifçe yayılıyor olabilir ama kimin yayılmıyor ki?
I was in the tanning bed and I heard about Bud and Gary, huh?
Solaryumdaydım da, Bud ve Garry'yi duydum.
Margaritas and tanning oil?
Margarita ve güneş kremiyle mi?
A man can only talk self-tanning lotion for so long.
Bir erkeğin beyni, cildi kendiliğinden esmerleştiren losyonları konuşurken patlayabilir!
What about that redhead friend of yours at the tanning salon?
Tenis kortundaki kızıl saçlı arkadaşın ne alemde bakalım?
poolside tanning bargain matinees, plus several strip clubs that have a luncheon buffet that's quite tasty.
Havuzbaşında güneşleniyorsun pazarlık matineleri, artı birçok striptiz kulübü oldukça lezzetli bir öğle yemeği büfesine sahip olmak.
Excuse me, when did tanning come back in style?
Affedersiniz, bronzlaşmak ne zaman yine moda oldu?
I've got a tanning bed at home. You should look into it.
- Makinem var, bir ara gel.
This girl worked at a tanning salon.
Solaryum salonunda çalışıyordu.
I've got a tanning, a massage, and you're making me late for.
Güneş banyosu ve masaj seanslarım var, ve sen beni geciktiriyorsun.
Did you talk to the tanning salon guy?
Solaryumdaki adamla konuştun mu?
" Oh. and Stanley. for God's sake. get out of that tanning booth.
Tanrı aşkına Stanley, bronzlaşma kabininden çık.
- Sunless tanning cream. Wedding's tomorrow.
Güneşsiz bronzlaştırıcı krem.
I like to do it at the tanning salon.
Ben solaryumda yapmayı seviyorum.
- At the tanning salon.
- Solaryumda.
Mr. Martin fell asleep under a tanning lamp.
Bay Martin bronzlaşırken solaryumda uyuyakalmış.
I wasn't tanning.
Bronzlaşmıyordum.
But I heard that if you use tanning beds, you could get something called melanoma.
Ama solaryumun bazı zararlarını duymuştum. Cilt kanserine yakanma riski varmış.
- Hey, what kinda tanning booth is this?
- Hey, ne tür bir solaryum böyle?
Massage sauna, jacuzzi, tanning salon... best schools in the city.
Sean ve Madonna mı? ! Güven bana.
Jefferson, get out of the tanning bed.
Jefferson, çık o solaryumdan hemen.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]