Tansy translate Turkish
241 parallel translation
Straight to the pub for me. Eel pie, brie tart tansy cakes with peppermint cream.
Yılanbalığı böreği, peynirli tart nane kremalı ot çöreği.
Tansy cakes.
Ot çöreği.
Tansy cakes!
Ot çörekleri!
Eel pie, brie tart tansy cakes with peppermint cream.
yılan Turtası, ekşi peynir nane kaymaklı solucan otu keki.
Tansy cakes.
Solucanotu keki.
Tansy cakes!
Solucan otu kekleri!
Come in, Tansy, over.
Evet, Tansy, tamam.
Tansy?
Tansy? .
You read me, Tansy?
Beni duyuyor musun, Tansy? .
- Tansy. For rheumatism and gout.
Romatizma ve gut için.
About four years ago, Tansy and Wade were messing around for a few weeks.
4 yıl önce Tansy ve Wade, bir kaç haftalığına takılmışlardı.
Hey, Tansy, how's that hangnail?
- Selam Tansy, şeytan tırnağın nasıl?
- Hey, Tansy. - Hey.
Selam, Tansy.
Tansy, I...
Tansy, ben...
Hey, Tansy, don't... don't be mad.
Tansy, bana kızma.
Remember that time when Wade brought Tansy here and her and Shelley got into it over the last piece of rhubarb?
Wade'in Tansy'i buraya getirdiği ve onun Shelby ile son parça turta için kavga ettiklerini hatırlıyor musun?
Tansy.
Solucan otu.
Tansy.
Tansy.
Hey, Tansy.
Hey, Tansy.
Hey, Tansy, it's, uh... it's Wade.
Hey, Tansy, ben Wade.
You always got my back, Tans.
Her zaman arkamı kolladın, Tansy.
ON : Hey, Tansy.
Selam, Tansy.
Tansy, please don't take this the wrong way, but, uh... have you ever cooked before?
Tansy, beni yanlış anlama ama, hiç yemek yaptın mı hayatında?
Why'd cancel on Tansy like that?
Tansy'le yemeği neden iptal ettin?
Tansy,
Tansy.
Oh, hey, Tansy.
Selam, Tansy.
You remember my ex-wife Tansy?
Eski karım Tansy'i hatırlıyor musun?
Oh, for God's sake, Tansy. It's six feet.
- Tanrı aşkına, Tansy, sadece 6 adım.
Hey, Tansy. Hey.
- Hey, Tansy.
We, this trailer, uh, belongs to Tansy.
Bu karavan, Tansy'nin.
You remember Tansy right?
Tansy'i hatırlıyorsun, değil mi?
So Tansy can vote on the election today, come on.
Böylelikle Tansy bugün oy kullanabilecek, yapma.
And you and Tansy discussed this?
Tancy ve sen bu konuyu konuştunuz mu?
But, you know, Tansy, she's-she's got, you know, "integrity" or whatever, so, uh, she won't vote unless she lives in Bluebell.
Tansy'i bilirsin, içindeki dürüstlükten midir nedir, Bluebell'de yaşamadığı sürece oy kullanmayacak.
And what if Tansy's vote could make the difference in Lavon winning, and we didn't even try, huh? Huh? !
Ya Tansy'nin oyu Lavon'ın kazanmasında rol oynarsa, ve biz denemeden vazgeçtiysek, ha?
Tansy?
- Tansy?
Hey, Tansy. Listen, I understand that you got yourself all settled here, and you picked a real great spot for yourself, but I just wanted to know if you would consider moving the six feet back to Bluebell just for the day?
Bak, Tansy, biliyorum buraya tamamen yerleşmiş ve kendine güzel bir yer bulmuşsun, ben sadece acaba Bluebell'in oraya, 6 adım öteye sadece bugün için yerleşmeyi düşünürmüsün diye merak etmiştim?
Tansy, heck, if everybody who got mad at Wade moved out of Bluebell, the place would be a ghost town.
Tansy, bak eğer Wade'e her kızan Bluebell'den taşınmış olsaydı, burası bir hayalet kasaba olurdu.
Tansy gave me the worst haircut in the history of the world!
Tansy dünya tarihindeki en kötü saç tıraşımı yapmış oldu!
Wait, Tansy, I...
- Bekle, Tansy, ben...
Just so everything's out on the table, I called Tansy.
- Sana karşı dürüst olacağım, Tansy'yi aradım.
- Actually, Tansy, I...
- Aslında, Tansy, Ben...
How goes things with Tansy?
Tansy'yle işler nasıl?
Oh, Tansy.
- Oh, Tansy.
Tansy, hey.
Tansy, selam.
$ 30, going once, going twice, sold to Miss Tansy Truitt.
- 30 dolara satıyorum, satıyorum, Bayan Tansy Truitt'e sattım.
Good ol'Tansy. Keeping Georgie-boy on his toes.
Tansy'ye bak... küçük George'u ordan... oraya koşturuyor.
And now Tansy?
Ve şimdi de Tansy?
Tansy's the type of girl that goes to monster truck madness with guys named Colt, aka Todd Gainey Jr.
Tansy, aynı zamanda Todd Gainey Jr. olarak da bilinen... Colt adlı canavar kamyon... meraklısıyla çıkan tipte bir kız.
- What, because, you know, if George and Tansy can't make it, then, uh...
- Neden biliyor musun... eğer George'la Tansy bu işi başaramazsa, o zaman, uh...
Eddie hasn't a chance, they'll get him before morning.
Eddie'nin hiç ţansý yok, sabah olmadan onu yakalayacaklar.