Tasting translate Turkish
835 parallel translation
We have awesome tasting kim-bab!
- Kimbap! - Bu kimbaplar enfes.
We have awesome tasting kim-bab!
Çok güzeller. - Kimbap alın! Kimbap.
I like the refreshing tasting and thin nangmyun noodles.
İncecik ve soğuk olan naengmyeonu severim.
Oh, Jas, we got to go meet mom at the cake-tasting.
Jas annemle pasta tatma yerinde buluşmamız lazım.
- This is funny-tasting coffee.
- Bu kahvenin tadı çok garip.
There was no part of the hook that a fish could feel that was not sweet-smelling and good-tasting.
Kancada bir balığın hoşuna gitmeyecek ne bir tat ne de bir koku vardı.
- I saw a rat tasting it before us.
Bunu bizden önce bir farenin tattığını gördüm.
I wanted to keep on tasting it, but Pepe took it away.
Tatmaya devam etmek istedim fakat Pepe onu aldı.
Ah, you will do me the pleasure of tasting my little mezedakias.
Öyleyse, size küçük mezelerimden tattırmama izin verin.
Well, it's not the climate we're tasting.
Şu an yediğimiz şey iklim değil.
A demonstration in expert wine tasting by none other than... Mr. Fortunato Luchresi himself.
Herksin üzerinde şarap testi uzmanı olan Bay Fortunato Luchresi.
However, I feel I must comment on your most unorthodox method of tasting. Huh?
Ancak pek de geleneksel olamayan yöntemleriniz var.
To marry him after loving you would be like drinking water after tasting...
Seni sevdikten sonra onunla evlenmek şey tattıktan sonra su içmek gibi.
Tasting what?
Ne tattıktan sonra?
What does holding your nose got to do with tasting it?
Burnunu tutmanın tadına ne faydası olacak?
And not tasting of prison.
Ayrıca hapishane kokmuyor.
As if I'm tasting it on my tongue.
Eğer dilimle test edecek duruma gelirsem tabi.
Well, you're tasting some of it now.
Kendi pişirdiklerinden biri zaten.
Tasting time, my lord.
Tadım zamanı, lordum.
The thing about Vagabond is, it has no bitter-tasting chemicals, so once you apply it, you see, the alcohol evaporates very quickly, leaving a sweet residue on the skin.
- Vagabond'da katkı yoktur. Koku yoktur. Bir kere sürünce, alkol çabucak uçuyor.
You treat your sex life like a continuous wine-tasting. Roll them around and spit them out.
Ağzında çalkalayıp tükürüyorsun.
That'll be about your wine-tasting trip.
- Şarap tadım gezin içindir.
- To the wine-tasting?
- Şarap tadımına mı?
Mademoiselle, merely by tasting this wine... you will give me the pleasure of seeing the sun come out in your eyes.
Kadehlerimiz geldi. Bu şarabı tadarak bana gözlerinizde gün doğumunu görme zevkini bahşedeceksiniz hanımefendi.
No touching, no tasting, no telling.
Dokunmak yok, tadına bakmak yok, bahsetmek yok.
I've been looking forward to tasting this foreign girl.
Bu yabancı kızın tadına bakmayı dört gözle bekliyordum.
It's the slow, slow death rising in his gorge I want him to be tasting.
Yavaş, çok yavaş bir ölümün tadına bakmasını istiyorum.
I have three gentlemen in the tasting room who are about to make me the Man of the Year in our industry.
Tadalma odasında üç bey var. Onlar kendi sanayimizde beni Yılın Adamı yapmak üzereler.
Yes, we were all together in his tasting room.
Evet, hepimiz onun tadım odasında idik.
He's tasting the air.
Rüzgarın tadını çıkartıyor.
How long will this wine tasting take?
Bu şarap tatma işi ne kadar sürecek acaba?
This is supposed to be wine tasting.
Bunun bir şarap tatma günü olması gerekiyordu.
Exquisite tasting... exquisite!
Enfes bir tat... enfes!
A very good goulash, I said, made by an extraordinary, exquisite and amazing top notch meat, meat, mrs magistrate, which I'm tasting right now!
Çok iyi bir gulaş, olağanüstü enfes ve de şahane bir birinci sınıf etten yapılmıştır. Hakime hanım, hemen tadıyorum!
He spent 17 years tasting all kinds of herbs from all over the world
17 yılını dünyadaki tüm otları... deneyerek geçirdi
A woman as beautiful as you should be tasting a little variety in life.
Senin kadar güzel bir kadın hayatına biraz çeşni sokmalı.
Imagine never tasting a peach or a pear?
Düşün hiç tatmadığın Şeftali, armut...
Because after tasting the wine all day, after 4 : 00, I can't remember my son, let alone tell you anything about him.
- Çünkü bütün gün şarap tattıktan sonra,... saat dörtten sonra bırak hakkında bir şey söylemeyi... oğlumu hatırlayamıyorum bile.
So I too am to have the honour of tasting the kiss of steel
İtiraf et artık! Böylece ben de çeliği öpme onuruna erişeyim.
People are tasting their first breath of freedom in a very long time.
İnsanlar uzun zamandır ilk kez özgürlüğün nefesini hissediyorlar.
Maximum fluoride protection in a great-tasting gel.
Maksimum florid korumalı harika tatlı jel.
Foul-tasting fairy!
Pis kokulu peri!
It's no holds barred with us at the annual communion-wine tasting.
Yılda bir topluca şarap içmekten hiç bir güç bizi alıkoyamaz.
No it's mine, get lost, it's my barrel, it's my barrel, no tasting from my... barrel, I'll show you, I'm the strongest.
Hayır, o benim, kaybol, benim fıçım, benim fıçımdan... tadamazsın, sana gününü gösteririm, ben en güçlüyüm.
You're tasting low fusel oil content.
Düşük fuzel yağı muhtevası tadı alıyorsun.
- How about a Volkswagen-tasting party?
- Volkwagen'in tadına bakma partisine ne dersin _
Wine tasting... very refined, sir.
Şaraptan bir tadın... Oldukça zariftir, efendim.
To be... to be glad you're alive... to be grateful because people are kind to you... to be able to see some of nature's great wonders... the budding of the flowers in spring... the changing of leaves in the autumn... to be able to appreciate beautiful music... to be conscious of the beauty of tasting and feeling... and hearing only the things that are good for you.
Yaşadığın için memnun olmak. İnsanlar sana nazik oldukları için müteşekkir olmak. Doğanın mucizelerini görebilmek.
Tasting.
Tadıyorum.
- I'm tasting it.
- Tadına bakıyorum.
Here we are at a tasting party of human flesh for the first time ever.
Şimdi burada dünyanın ilk insan eti tatma partisine katılıyoruz.