English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ T ] / Televisions

Televisions translate Turkish

112 parallel translation
Those who walk into rooms and automatically turn televisions on, and those who walk in and automatically turn them off.
Odaya girdikten sonra dosdoğru televizyonu açanlar Ve odaya girdikten sonra dosdoğru televizyonu kapatanlar.
Today the rich buy refrigerators and televisions, but they choose caskets made of common wood.
Günümüz zenginleri buzdolabı alıyor, televizyon alıyor ama iş tabuta gelince, ucuz tahtadan yapılmış olanı seçiyorlar.
Televisions.
- Bunlar, televizyon.
Yet, I am thrown in with over a hundred Of them, and all they do is yell, Walk around, televisions are blaring...
Neticede bunlardan yüz tanesinin içine atıldım, ve yaptıkları tek şey bağırmak, gezinmek, televizyonlar bağırıyor...
- How many televisions have you got?
- Kaç televizyonun var?
They don't have any telephones or televisions.
Çok romantikti. Telefonları ya da televizyonları yoktu.
Televisions, cars, medicines, all invented by the white men.
Televizyonlar, arabalar, ilaçlar... Hepsi beyaz insanlar tarafından bulunmuştu.
No fridges, no televisions, no phones!
Buzdolabı yok, televizyon yok, telefon yok!
Just lots of televisions.
Sadece televizyonlar.
Up there in Hanoi they don't allow magazines and newspapers, televisions... to cast doubts on the military system.
Hanoi'de basın yayın mensuplarının askeri sistemimize... gölge düşürmesine izin verilmiyor.
- Televisions. Look at them all.
- Televizyonlar.
- I fix televisions.
- TV tamiri yapıyorum.
Called Niger Electronics and we got a grant from the Italian government. - Did you make any televisions? - Not one.
"Niger Elektronik" adını verdik ve İtalyan hükümetinden ödenek aldık.
Those horrible, noisy things that children play with on their televisions?
Şu çocukların Televizyonlarında oynadıkları korkunç ve gürültülü şeyler mi?
That's because the televisions in the stores are turned on a long time before you get there.
Çünkü siz gitmeden çok önce açılmıştı. Sanmıyorum.
I know, ma'am, but the televisions are turned on in the middle of the night automatically, so the color is perfect by the time people like you get there at 9 : 15.
Biliyorum, ama televizyonlar geceleyin otomatik olarak açılır. Böylece sizin gibiler 09.15'te geldiğinde renkler mükemmel olur.
We have televisions in Washington.
Washington'da da televizyon var.
radios, televisions...
radyolar, televizyonlar...
I don't think people are gonna prefer reading books on televisions.
İnsanların kitapları televizyona tercih edeceğini sanmıyorum.
The one with the cherry-walnut panelling and the two 48-inch televisions?
Kiraz renkli ceviz kaplama duvarları, 120 santim ekranlı iki televizyonu ve uydu yayını olan mı?
- Guys, turn off those damn televisions!
- Çocuklar şu kahrolası televizyonları kapatın!
Hey, turn off those televisions!
Televizyonları kapatın!
They're flying televisions!
Aman Tanrım! Bunlar o zaman uçan televizyon!
V-Chips would be fitted into televisions to prevent children from watching pornography and mobile phones would be fitted into school buses to make parents feel more secure.
Koruma çipleri televizyona takılmalı böylece çocukların pornografi izlemeleri önlenir. Okul otobüslerine telefon konulup anne babaların daha güvende hissetmeleri sağlanabilir.
V-Chips that you could put in your televisions so you'd make sure that your children could not have pornography and... school uniforms.
... koruma çipi, bunu televizyona koyabilirsin böylece çocukların pornografi izlemediğine emin olursun,... ya uniforma meselesi.
Now, there are two televisions, one on each end, both of which have cable TV, Internet access and movies on demand.
Şimdi, iki televizyon var her ikisi de kablolu televizyonda Internet girişleri ve filmlerde talep ediliyor.
Are you telling me that they have the one with Pamela Sue Martin, televisions Nancy Drew, in a grotto, straddling the world's luckiest boulder?
Bana Pamela Sue Martin'in * oynadığı Nancy Drew'ın * bir mağrada üstüne oturduğu dünyanın en şanslı kayasının olduğu sayılarına sahip olduklarınımı söylüyorsun?
I sell televisions at Best Buy.
Uygun fiyata televizyon satarım.
What is this with the tiny televisions?
Neden televizyonlar küçücük?
Three televisions, one boy's bicycle, two computers.
Üç televizyon, bir erkek bisikleti, iki bilgisayar.
DVD, VCD, plasma televisions.
DVD, VCD, plazma televizyonlar.
As was the computer lab, and the plasma televisions in the language center.
Bilgisayar labaratuvarı ve dil merkezindeki plazma TV'ler de öyle.
And what about personal recordings and televisions?
Peki ya televizyonlardaki kişisel kayıtlara ne demeli?
She works in a factory assembling televisions.
Televizyon montajı yapan bir fabrikada çalışıyor.
The magnet causes problems with the picture on certain televisions, just like the one in Dr. Jeffries'office.
Mıknatıslar belirli televizyonlarda görüntü problemlerine sebep olur, Dr. Jeffries'in ofisindeki gibi.
How comes your televisions are so cheap?
Televizyonlarınız neden bu kadar ucuz?
- Televisions don't work any more.
Televizyonlar artık çalışmıyor.
Mom couldn't have picked a worse night to sell all the televisions.
Annem televizyonları satmak için daha kötü bir akşam seçemezdi.
We steal the remote, and we take control of the televisions.
Eğer o kumandayı çalarsak mağazadaki bütün TV'lerin kontrolünü ele geçirmiş oluruz.
I hope that Big Mike doesn't get too upset, though if all the televisions just happen to change to, I don't know Passion Cove?
Ama umarım TV'de aniden acayip şeyler açılırsa Koca Mike fazla kızmaz. Mesela Passion Cove. ( erotik film )
No. I think if you want to have two or three million-dollar homes and four or five nice cars and six or seven nice televisions, then maybe, yeah, you need to practice somewhere where you can earn that.
Hayır, eğer, 2-3 milyon dolar kazanmak istiyorsanız ya da 4-5 güzel arabaya, 6-7 güzel televizyona sahip olmak isterseniz belki o zaman bunu kazanabileceğiniz bir yerde çalışmanız daha iyi olur.
And then medals, and then interview in the papers.. .. and televisions.
Sonra madalya üstüne madalya, gazetelerde röportajlar ve televizyonlar.
Televisions, stereos, car thefts, and smash and grabs. Common stuff in the world of burgling.
... televizyon, müzik seti, araba çalınması, kapkaççılık hırsızlık dünyasında sıradan işler.
Don't they have televisions and elliptical machines?
Televizyonları veya spor aletleri yok mu?
Why do you have two televisions in the same room?
Niye aynı odada iki televizyon var?
He's so dull as dr. Peter casey, the best thing I can say is that watching him is a cure for insomnia, or maybe he's the answer to global warming, for soon televisions around the nation will go dark. "
Dr. Peter Casey olarak o kadar sönük ki, onu izlemenin uykusuzluğa ilaç olduğunu ya da global ısınmaya cevap olduğunu söyleyebilirim, çünkü bu şekilde yakında televizyonlar açılmamak üzere kapanacaklar. "
Like televisions, or cell phones, or a computer?
Televizyon, cep telefonu ya da bilgisayar gibi.
Don't these people have friggin'televisions?
Bu insanlar televizyon izlemiyorlar mı?
'Once all I heard were aeroplanes and cars'and radios and computers and televisions,'great babble of voices filling my head with so much noise
İlk başlarda sadece uçak, araba radyo, bilgisayar, televizyon gibi başımı şişiren çok gürültülü sesler duyuyordum.
The model of a lucky few countries... has become a universal dream, preached by televisions all over the world.
Bir kaç şanslı ülkenin yaşam modeli televizyonlar vasıtasıyla tüm dünyanın evrensel bir düşü haline geldi.
They watch our televisions.
TeIevizyonIarımızı.. .. izIiyorIar.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]