Tell me that you love me translate Turkish
337 parallel translation
Only tell me that you love me, and I'm yours.
Sadece beni sevdiğini söyle, sonra seninim.
Will you look into my eyes and tell me that you love me now?
Gözlerimin içine bakıp, beni sevdiğini söyleyebilir misin hâlâ?
Tell me that you love me.
Beni sevdiğini söyle.
It's fine to have you tell me that you love me but I'd be much happier if you said that you loved your mother as well.
Bana beni sevdiğini söylemen çok hoş ama anneni de aynı şekilde sevdiğini söylesen daha mutlu olurdum.
♪ Tell me that you love me, baby ♪
♪ Beni sevdiğin söyle bebeğim ♪
I'm reminding you... that you said to remind me to tell me that you love me.
Sana bir ara beni sevdiğini söylemeni hatırlatmamı hatırlattığını hatırlatıyorum.
Tell me that you love me.
Beni sevdigini söyle.
You know, I'll go out with you or I'll stay in with you or I'll do anything that you'd like for me to do if you would tell me that you love me.
Seninle dışarı da gelirim yanında da kalırım ne yapmamı istersen yaparım yeter ki beni sevdiğini söyle.
Keep thy voice soft and tell me that you love me.
Yumuşak bir sesle beni sevdiğini söyle.
Sit on my face, and tell me that you love me
Suratıma otur Ve beni sevdiğini söyle
Tell me, if you looked back on that long life and saw that you had gained neither love gratitude nor respect of any human being it would be a bitter reflection, wouldn't it?
Söylesene, o uzun yaşamda geriye dönüp baksan ve görsen ki minnettar kaldığın ne bir aşkın olmuş ne de bir insanoğlunun saygısını kazanmışsın acı bir yansıma olurdu, değil mi?
You tell me that you love him.
Onu sevdiğinizi söylüyorsunuz.
Dare to tell me that you love him, you're free of me forever.
Onu sevdiğini söylemeye cesaret et, benden sonsuza kadar kurtulursun.
Julie, tell me, something that only you can tell me... does Pres still love you?
Julie, söyle bana, ki bu sadece senin söyleyebiliceğin birşey Pres hala seni seviyor mu?
Are you trying to tell me because he comes and they see her with him, driving and all that they think that they were right in saying that she was in love with him before? Before my father died?
Yani sen onun buraya sık sık geldiğini, birlikte gezdiklerini insanların gördüğünü, ve babam ölmeden önce annemim Morgan'ı sevdiğini mi söylemeye çalışıyorsun?
Tell her you saw me and that I still love her.
- Beni son gördüğünde onu hâlâ çok sevdiğimi söyler misin?
Why can't you tell me the truth, that you don't love me anymore?
Neden bana artık beni sevmediğin gerçeğini söyleyemiyorsun?
Tsutomu... you must believe me when I tell you..... that I love you.
Tsutomu... sana söylediğim zaman bana inanmalısın seni seviyorum.
Tell me, Rudolf why is it that I love you now with all my heart when I never even liked you before? - Never before?
Söylesene Rudolf önceleri senden hiç hoşlanmadığım halde şimdi neden sana tüm kalbimle aşığım?
How could a woman ever love a man, can you tell me that?
Bir kadın bir erkeği nasıl sevebilir, hiç düşündün mü?
Tell me you love me, that I'm yours, that you need me.
Beni sevdiğini, senin olduğumu, bana ihtiyacın olduğunu söyle.
I'm embarrassed to tell you... but he says that he's in love with me.
Size söylemeye utanıyorum ama... bana aşık olduğunu söylüyor.
Tell me, my darling grand duke is it only late at night that you're such a lonely person you feel the need to share your life with a pure woman whose bright faith, ennobling love....
Sevgili Grandük, sadece geceleri mi yalnız biri oluyorsun? Saf bir kadınla hayatını paylaşmak istiyorsun? İnancı, yüceltici sevgisi...
Tell me something, Ann. When you say you need me, is it me that you need, or... orjust my love?
Söylesene Ann bana ihtiyacın olduğunu söylerken, bana mı yoksa sevgime mi ihtiyacın vardı?
I'm sure... if you'll just tell me that you still love me.
Eminim. Bana hala beni sevdiğini söylersen.
Miss Western, will you believe me when I tell you that he has the audacity to make love to me?
Bayan Western, inanır mısınız ki o adam bana sevişme teklif etti.
Did you tell him that you had been making love with me?
Ona benimle yattığını anlattın mı?
Remind me to tell you later that I love you.
Hatırlat da bir ara sana seni sevdiğimi söyleyeyim.
- You remind me to tell you later... that I love you.
Senle konuşmak istiyorum. - Ne var canım? - Hatırlat da bir ara sana seni sevdiğimi söyleyeyim.
- I'm reminding you to remind me to tell you that I love you.
- Bir ara sana seni sevdiğimi söylememi hatırlatmanı hatırlatıyorum.
How can you tell me that you love another man?
Başka bir erkeği sevdiğini nasıl söylersin bana?
- Tell me that you love nobody else.
- Baska kimseyi sevmedigini söyle.
I love you, Julie, but tell me, promise me, that you won't be so mean as last time.
Bana kötülük etmeyeceğine söz ver.
And don't tell me that you couldn't possibly make love to Carol.
Sen de Carol'la sevişemezmişsin gibi konuşma şimdi.
I will tell you on one condition that you will love me.
Sana bir şartla söylerim beni seversen.
Those times that you love me... I mean, when you really love me, I can tell... because the lights are so bright.
Beni sevdiğin zamanlar beni gerçekten sevdiğin zamanlar, anlıyorum çünkü ışık çok parlaklaşıyor.
Tell me again, that you love me.
Beni sevdiğini bir kez daha söyle.
You tell me that you love him?
Bana ona aşık olduğunu söyle?
But I tell you, I feel as though my life would be wasted if I didn't love deeply with a man whose mind I respected, whose spirituality equaled mine and who had the same, oh, lustful appetite for sensual passion that drives me insane.
- Ama inan, eğer zekâsına saygı duyduğum, ruhu benim ruhumun eşi olan ve beni deli edecek şehvetli bir tutku için duyduğum açIığın aynısını duyan bir erkeğe aşık olmazsam, hayatım boşa geçmiş olacak.
Because after 25 years of building a home and raising a family and all the senseless pain that we have inflicted on each other, I'm damned if I'm gonna stand here and have you tell me you're in love with somebody else.
Çünkü 25 yılın ardından bütün acılara beraber göğüs gererek bir yuva kurduktan bir aile yarattıktan sonra hâlâ burada dimdik ayakta duruyorum ve sen gelmiş başkasına aşık olduğunu söylüyorsun.
Don't tell me that Gene gave you a love poem six or seven months ago, but you put it in a book and you haven't seen him since.
Gene'in altı yedi ay önce sana aşk şiiri verdiğini,.. ... onu kitabının arasına koyduğunu ve bir daha görüşmediğinizi söyleme.
Dare to tell me that you love him, and you're free of me forever.
Onu sevdiğini söyle bana, sonsuza dek özgür olacaksın.
Don't tell me you didn't love seeing him over his head in that rancid water.
Kafasını o kokmuş suda görmekten hoşlanmadığınızı söylemeyin bana.
Don't tell me you've fallen in love with that girl.
Sakın bana o kızın sana aşık olduğunu söyleme.
You're not going to tell me that you are in love.
Sen söyle gitmiyorsun E? er a? k oldu?
'Tell me you love me, Tell me that you need me...
* Söyle aşkım, bana ihtiyacın olduğunu söyle *
Oh Baby, Tell Me, Tell Me - I know that you're in love...
* Yavrum, söyle, söyle, âşık olduğunu biliyorum *
'Tell me you love me, Tell me that you need me...
* Beni sevdiğini, bana ihtiyacın olduğunu söyle *
Tell me that you love me now.
Beni sevdiğini şimdi söyle.
You think that just because I don't tell you I love you I don't wanna spend any time with you and your voice often makes me cringe that I want another woman?
Sırf sana seni seviyorum demediğim, seninle vakit geçirmek istemediğim ve ses tonun bile tüylerimi diken diken ettiği için başka bir kadını isteyeceğimi mi sandın?
I wish it didn't have to be this way, but just believe me when I tell you that I'll never forget you and that I love you.
Keşke böyle olmasaydı ama seni asla unutmayacağıma ve sana aşık olduğuma inan.