Tell me what to do translate Turkish
3,502 parallel translation
And I wish for you never to tell me what to do again.
Ve bana bir daha asla ne yapacağımı söylememeni diliyorum.
Tell me what to do, and I'll do it.
Ne yapmamı istiyorsan söyle, yapayım.
You'll just tell me what to do, like you always do, and we'll be the two scrappy girls with so little you can't help but love them.
Hep yaptığın gibi, bana ne yapacağımı söyle ve az paralı ve çok seveceğin kavgacı kızlar olalım.
You get into my car, and then you tell me what to do?
Arabama biniyorsun, sonra bana ne yapacağımı mı söylüyorsun?
I said, "Do not tell me what to do. I am six months older than you."
Ben de ona işime karışmamasını ondan altı ay daha büyük olduğumu söyledim.
Tell me what to do.
Yapmam gerekeni söyle.
You know, you don't tell me what to do.
Bana ne yapacağımı söylemezsin.
You tell me what to do.
Ne yapmam gerektiğini söyle.
How dare you tell me what to do? Huh?
Bana ne yapmam gerektiğini söylemeye ne cüret edersin?
You can't tell me what to do.
Bana ne yapacağımı söyleyemezsin.
Please, tell me what to do.
Lutfen, ne yapacagimi soyle,
Tell me what to do
Ne yapacağımı söyle.
Coming in, trying to tell me what to do.
Şimdi gelip, bana ne yapmam gerektiğini mi söylemeye çalışıyorsun?
Now, you want to go train to be an assistant manager, then you tell me what to do.
Önce müdür yardımcısı olmak için gidip eğitim alırsın sonra ne yapacağımı söylersin.
Baby... just tell me what to do.
Bir tanem ne yapacağımı söyle bana.
Just tell me what you want to do.
Ne yapmak istediğinizi söyleyin yeter.
Good, tell me what can I do to convince you to go for a drink sometime, somewhere nice and with the promise that I won't piss you off.
Güzel, seni ikna edebilmek için bir ara neler yapabileceğimi konuşacağımız güzel bir yerde bir şeyler içelim ve bir daha seni kızdırmayacağıma söz vereyim.
Okay, Hardison, tell me as soon as he accesses those accounts so Parker can do what she needs to do.
Peki, Hardison girdiği hesapları bana hemen söyle böylece Parker yapması gerekeni yapabilir.
Well, I suppose the intelligent thing to do would be to tell you that I'm here under duress, that Khalid kidnapped me out of that safe house, and now he's threatening to kill me if I don't do what he says.
Sanırım yapılacak en akıllı şey sana burada baskı altında olduğumu söylemem. Khalid'in beni o güvenli evden kaçırmış olması. Şimdi de dediklerini yapmazsam beni ölümle tehdit etmesi.
Wow. What I'd like you to do is go in there, take a look at all of them, and tell me if you can spot the liar.
Senden istediğim şey içeri girip, onlara bir göz atman ve yalancıyı seçip bana söylemen.
I told Carlisle's campaign guy that you would do two songs at the announcement, so you just need to tell me what songs.
- Carlisle'ın kampanyasındaki adamlara adaylığını açıklayacağı toplantıda sahneye çıkacağını söyledim. O yüzden hangi şarkıları söyleyeceğini bilmem gerekiyor.
So tell me, what kind of music do you folks like to buy?
Peki söyleyin bakalım bana, sizin gibiler ne tarz müzik satın almaktan hoşlanırlar?
Okay, do you want to tell me what that was about?
Pekâlâ, bu da neydi böyle?
You genuinely want me to tell you what to do?
Gerçekten benden, sana ne yapmanı söylememi mi istiyorsun?
What do you tell me to do?
Bana ne yapmamı söylerdin?
What do you have to tell me?
Bana ne söylemen gerekiyor?
Come on, man, tell me, just tell me what I've got to do.
Haydi be dostum. Ne yapmam gerektiğini söyle.
Just tell me what I need to do, Glenn.
- Ne yapacagimi söyle yeter Glenn.
Tell me, what do the terms of Mr. Clarke's employment at a Wall Street investment firm have to do with a tech company like Nolcorp?
Söyleyin... Bay Clarke'ın New York borsasındaki bir yatırım şirketinde çalışması Nolcorp gibi bir teknoloji şirketini neden ilgilendiriyor?
You have to understand- - no, you don't tell me what I have to do.
Beni anlamak zorundasın. Bana ne yapmak zorunda olduğumu söyleyemezsin.
Just tell me what I need to do to end this.
Sadece bana bunu nasıl bitirebileceğimi söyle.
What do you need to tell me?
Ne söylemen gerekiyor bana?
Do you want to tell me what you just heard?
Az önce ne duyduğunu bana da söylemek ister misin?
Tell me what I have to do.
Ne yapmam gerektiğini söyle.
You're now going to tell me everything and do exactly what I want.
Şu an her şeyi anlatıp tüm istediklerimi yapacaksın.
Tell you what, why don't you go into my cafe, and I'll ask Girard to do me a favor and make a special private meal for you and your friends.
Ne diyeceğim bak, bizim lokantaya geç sen, ben Girard'ı arayıp sana ve arkadaşlarına özel bir yemek hazırlayıp buraya yollamasını söylerim.
Just tell me what I need to do.
Sadece ne yapmam gerektiğini söyleyin.
You don't think I'm going to be able to do what I need to when I have to tell Elena to stay away from me.
Elena'ya benden uzak durmasini söylemem gerektiginde bunu yapamayacagimi düsünüyorsun.
You don't think I'm gonna be able to do what I need to when I have to tell Elena to stay away from me.
Elena'ya benden uzak durmasını söyleyeceğim zaman yapmam gerekeni yapabileceğimi düşünmüyorsun.
What do you think he's trying to tell me, Flanders?
Sence ne demeye çalışıyor Flanders?
Tell me, what did Chapple do to you?
Chapple'ın başına ne çorap ördüğünü anlat.
Just tell me what I need to do, Glenn.
- Ne yapacağımı söyle yeter Glenn.
That's what I tell people when they ask me, "Why do you bother to get up in the mornings?"
İşte, "Sabahları kalkmaya neden zahmet ediyorsun?" diye soranlara benim verdiğim cevap bu oluyor.
Tell me what you want me to do.
Ne istedigini soyle bana.
You're right, you're absolutely right, uhm sir, just... tell me what I have to do?
Haklısın, kesinlikle haklısın, efendim, sadece ne yapmam gerektiğini söyleyin.
Want to talk about what you do not tell me?
Bana ne söylemediğin hakkında konuşmak ister misin?
You tell me where they are, or I'll let the Indian do what he wants to you.
Yerlerini söyle yoksa Kızılderili'nin istediğini yapmasına izin veririm.
You tell them what to do but not me.
Onlara ne yapacaklarını söylersin, bana değil.
Just tell me exactly what we're supposed to do here.
Sadece burada tam olarak ne yapmamız gerektiğini söyle.
Please. Tell me what I have to do to stop this.
Lütfen, bunu nasıl durdurabilirim söyleyin!
Don't tell me what to do.
Bana n'apacağımı söyleme.