Tell me what you see translate Turkish
712 parallel translation
I'm going to hand them to you one by one... and all you have to do is tell me what you see.
Birer birer sana vereceğim. Sen de bana ne gördüğünü söyleyeceksin.
Tell me what you see.
Ne gördüğünü söyle.
Look through the little hole and tell me what you see.
Şu küçük delikten bak ve bana ne gördüğünü söyle.
I want you to go to Madero and tell me what you see.
Madero'ya gitmeni, yüzüne bakmanı ve ne gördüğünü bana anlatmanı stiyorum.
Tell me what you see.
Bana ne gördüğünü söyle.
- Tell me what you see.
- Ne gördüğünü söyle bana
- Tell me what you see.
Söyle bana, ne gördün?
Valdemar, tell me what you see.
Bana ne gördüğünü söyle.
Come on, tell me what you see.
Hadi, bana ne gördüğünü anlat.
Look at your watch and tell me what you see.
Saatine bak ve bana ne gördüğünü söyle.
Look, and tell me what you see.
Bana ne gördüğünü söyle.
Just tell me what you see.
Bana ne gördüğünü söyle.
Look carefully, tell me what you see in the water.
İyice bak oğlum. Suyun içinde ne görüyorsan bana söyle.
Tell me what you see in the water?
Çekinme oğlum. Suyun içinde ne görüyorsan bana söyle dedim.
Just tell me what you see.
Gördüğünü söyleyeceksin, o kadar!
Tell me what you see.
Ne görüyorsan, korkmadan söyle kızım.
- Now, child, tell me what you see.
- Şimdi, çocuk, bana ne gördüğünü söyle.
Tell me what you see.
Ne gördüğünü söyle bana.
- Tell me what you see.
- Ne gördüğünü söyle.
Tell me what you see.
Neler gördüğünü anlat.
Now that you're here tell me what you see, okay?
Sen artık burada olduğuna göre bana gördüklerini söyle, olur mu?
Now just go back out the window and tell me what you see.
Şimdi pencereye dön ve bana ne gördüğünü söyle.
Tell me what you see?
Ne gördüğünüzü söyleyin.
Look into my eyes and tell me what you see.
Gözlerimin içine bak ve bana ne gördüğünü söyle.
I want you all to write a short essay about it And tell me what you see.
Onunla ilgili kısa bir makale yazıp, ne gördüğünüzü anlatmanızı istiyorum.
Look two doors behind you and tell me what you see.
İki araç arkana bak ve bana ne gördüğünü söyle.
But quickly, tell me what you see.
Ama ne gördüğünü çabucak söyle.
Look at your fellow legends and tell me what you see.
Masal arkadaşlarına bak ve ne gördüğünü bana söyle.
Tell me... What do you see?
Ne görüyorsun söyle.
Tell me what you want to see me about.
Beni niçin görmek istediğinizi söyleseniz daha iyi olmaz mı?
You see, I must tell you what I know, but you won't tell me what you know.
Gördünüz mü? Ben bildigimi söylesem bile siz söylemeyeceksiniz.
Look in the mirror and tell me exactly what you see.
Aynaya bak ve gördüklerini bana aynen anlat.
Phillipe, tell me, what did you see that made you run away?
Phillipe, kaçmana sebep olacak ne gördün?
But maybe when I see T-Dub, if I tell him what you told me- -
Ama T-Dub ile konuşursam, bana söylediklerini ona anlatırsam- -
When I tell you what I did you probably won't want to see me again.. ever.
Ne yaptığımı söylersem beni bir daha asla görmek istemezsin. Asla.
So I goes up to see her, told her what I'd seen and she gave me money not to tell anyone else. - You blackmailed her?
"Kapı açılınca sessizlik." "Sessiz bir gece daha geçiremem..."
See the highway marker through the fence, can you tell me what this?
Çitin arkasındaki otoyol levhasını görüyor musun? Onun ne olduğunu söyleyebilir misin?
Now, don't you think it'd be a good idea to tell me what you really came to see me about?
Şimdi, beni ne için görmeye geldiğinizi neden söylemiyorsunuz?
I can see on your face that is not nice what you have to tell me.
Bakışınızdan, vereceğiniz raporun pek hoş olmayacağını anlıyorum.
Rosie, just tell me what you saw, and we at the London Metropolitan Police will do all in our power to see that it doesn't occur again.
Rosie, sadece ne gördüğünü söyle ve biz Londra Büyük şehir polisi, aynı şeyin tekrar olmaması için elimizden geleni yapalım.
Tell me, what do you see?
Bana ne gördüğünü söyle.
Now, nigger boy, tell me again, what did you see?
Şimdi, tekrar söyle bakalım zenci, ne gördün?
And when I came to see you and said : Commander, wouldn't there be a job for me on that Babylon tower of yours now called "a monument", what did you tell me?
Peki ya sana gelip, komutanım, şimdi anıt denen şu Babil Kuleniz'de bana da bir iş var mı dediğimde, bana ne cevap verdin?
Tell me exactly what else she says, since you can see her.
Onu görebildiğin andan itibaren bütün söylediklerini aktar bana.
We're just about to close, but for you, tell me what it is you like... and I'll see to it personally.
Kapatmak üzereydik ama seninle bizzat ilgilenirim.
Well, let me tell you that you have never seen a compact car... until you see what I'm going to do with this.
Pekala, sana söyleyeyim ki bununla ne yapacağımı görene kadar... asla sıkı bir araba görmemişsindir.
You see, I have the advantage of a trained ship captain to tell me what is and what is not possible.
Kalifiye Kaptanım bana nelerin mümkün olduğunu söyleyebiliyor.
"Hey, look-a yonder, tell me what's that you see..."
"Hey, look-a yonder, tell me what's that you see..."
I'll tell you what bothers me. You see, it's this.
Aklımın almadığı bir şey var.
I see many things in what you tell me, dear brother and it is sufficient for me to know you love her for me to understand what she is.
Zaten onu anlattıklarınızda görebiliyorum kardeşim. Sizin onu seviyor olmanız, nasıl biri olduğunu anlamam için yeterli.
Tell you what. Let me hang onto'em... and if the Maker wants'em, I'll see to it he gets'em.
Ne diyeceğim, onların bende kalmasına izin ver ve eğer Tanrı istiyorsa, onları alışını görürüm.