Telly translate Turkish
789 parallel translation
'Course, he's only got one eye he lost the sight in the other watching telly day after day.
Tek gözü olduğu için giderek diğer gözü de görme yeteneğini kaybediyor.
What's up, the telly's broke?
Ne oldu? Televizyon bozuldu mu?
There's boxing on the telly!
Patırtıları duymadın mı? Televizyonda boks varmış.
The telly's conked out again.
Televizyon yine bozuldu.
Couple of bob I think it was, because I put it in the telly last night.
Sanırım birkaç şilindi,.. ... çünkü parayı dün gece televizyona yatırdı.
Go home, then, and see him on the telly.
Eve git ve televizyonda seyret.
Let's go and watch telly.
Gidip televizyon izleyelim.
Three streets away and we got to see it on the telly.
3 sokak ötede ama biz onu televizyondan görmek zorundayız.
I tell you, people don't believe nothing nowadays unless they've seen it on the telly.
Demedi demeyin... Bugünlerde insanlar bir şeyi televizyondan görmedikçe inanmıyorlar.
Last night on the telly, there was this travelogue picture.
Dün gece televizyonda bir gezi filmi vardı.
We've done spectacular things, but I don't think we'd want it spread all over the telly, do you, Gwen?
Aslında çok sansasyonel şeyler yaptık, ama bunların televizyona çıkmasını istemeyiz değil mi, Gwen?
No telly?
- Sohbet etmek yok mu?
I saw her on the telly.
Onu televizyonda görmüştüm.
They want to know if I want to be in a sketch on telly.
Televizyona çıkmamı istiyorlar.
's alright. I'll put it on the telly.
Televizyonun üstüne koyarım.
We've been mentioned on telly!
SÜPÜRGELİK Televizyonda bizden bahsettiler!
We never miss your program on the telly.
Televizyondaki programınızı hiç kaçırmayız.
Ooh, are we on the telly?
Televizyona mı çıktık?
The bastard walked out on me... stole my telly, two Picasso posters... and my hairdryer.
Aşağılık herif, beni terk etti. Televizyonumu, iki Picasso posterimi saç kurutma makinemi de çaldı.
I dry my hair in the oven... and I really don't watch the telly.
Boş ver. Saçımı fırında kurutuyorum.
Telly Rent.
Rent Televizyonları.
If ever you want a telly.
Televizyona ihtiyacın olursa...
Just locked alone with the telly all day.
Tüm gün tv ile birlikte yalnız başıma evde kilitliydim.
Sound : the telly.
Ses : tv.
You're the one with the telly.
Televizyonu olan sensin.
And if there were a monster roaming around, we'd have seen it on the telly.
Ve eğer buralarda bir canavar ulursa, biz bunu televizyondan görürüz.
Perhaps you'd like to watch telly whilst I take a shower.
Ben duş alırken, belki sen de televizyon izlemek istersin.
- I want to see the telly!
— Televizyon seyretmek istiyorum!
- No telly!
— Sana televizyon yok!
What did it say on t'telly?
TV'de ne demişlerdi?
Does Telly Savalas love you, baby?
Telly Savalas seni seviyor mu, bebek?
- What about the telly?
- Peki ya televizyon?
I saw the Russians dancing on telly once.
Bir defasında onları televizyonda dans ederken izlemiştim.
Wait, flying in, telly Savalas.
Dur! Buldum.
He's over at Telly's Bar having a beer, watching the game on the big screen, lying about how many shoes he's sold.
Telly'nin Barı'na gitti. Bira içip, dev ekranda maç izleyip ne kadar çok ayakkabı sattığı yalanını anlatıyordur.
Hello, Telly?
Alo Telly?
I was on the telly last night.
Dün gece televizyona çıktım.
Because we're in the papers so much and on the telly.
Çünkü gazetelerde ve televizyonda çok fazla çıkıyoruz.
I left my purse on top of the telly.
Cüzdanımı televizyonun üstünde unutmuşum.
When I go home for a visit, I'm sitting there watching telly, right, and I look at him and I know he wants to clout me.
Eve ziyarete gittiğimde oturup televizyon izliyorum ve ona bakıyorum, biliyorum ki beni pataklamak istiyor.
I'm sure if I just lay down in front of the telly I'll be OK.
Eminim uzanıp biraz tv izlesem bir şeyim kalmaz.
I've seen her on the telly.
Onu televizyonda gördüm.
She's on the telly, isn't she?
Orada çalışıyor, değil mi?
Blimey, Nicola, we can all watch the telly.
Hadi oradan Nicola, hepimiz televizyon izliyoruz.
We didn't come here for you to sit eating and watch telly all day.
Bütün gün tıkınasın ve TV seyredesin diye gelmedik buraya.
Hey, Mr. Telly-Man, we don't need the whole song.
"Mr. Telly Man" Bütün şarkıyı dinlememize gerek yok.
Did you see that Saxon thing on telly?
Televizyonda Saxon'ı izledin mi?
- Brad, look, you're on telly.
- Brad, bak televizyona çıktın.
We'll have to watch the telly, then.
- O zaman televizyon seyredelim.
You could do ads on the telly.
Televizyona çıkabilirsin.
Pocket telly? Yeah.
Cep televizyonu.