Tempted translate Turkish
1,172 parallel translation
I'm tempted by unknown pleasures.
Tarifsiz zevkler beni baştan çıkarmaktaydı.
The twins hide their beauty, so that no woman would be tempted to follow.
İkizler, güzelliklerini saklamaktalar, böylece hiçbir kadın baştan çıkarak peşlerine düşmüyor.
If the left hand knows not the right hand's doings, they are less tempted to applaud slavishly.
Eğer sağ elin yaptıklarından sol elin haberi yoksa,... körü körüne alkışlamalardan daha az etkilenirler.
- That you might be tempted.
- Baştan çıkarılabileceğinizden.
- You mean, I might be tempted.
- Yani, ben baştan çıkarılabilirim.
I have to admit, Patsy, I am tempted.
İtiraf ediyorum Patsy, kanıma girdin.
I'm very tempted at your offer, yes.
Teklifiniz bende büyük istek uyandırdı.
I'm tempted to marry him so I can tell people how we met.
Herkese nasıl tanıştığımızı anlatmak için onunla evlenesim geldi.
But I was tempted tonight to say the very same thing to you.
Bu gece aynı şeyi sana söyleme isteği duydum.
Yes, you have so strongly the flair in the wrong direction that I am almost tempted to doubt the commander.
- Evet. Yanlış olması gereken yolu öyle iyi sezinliyorsun ki şimdi Komutan'dan şüphelenesim geldi.
Mrs. Krabappel, isn't Bart supposed to face the window... so he won't be tempted to look at his neighbor's paper?
Mrs. Krabappel, Bart pencereye dönmeyecek mi... böylece çevresindekilere bakmak için uğraşmaz?
Joe, don't think I'm not tempted, you know, but I've got a busy schedule.
Joe, baştan çıkmadığımı sanma ama programım çok yoğun.
I'm tempted by unknown pleasures.
Tanımadığım zevkler beni baştan çıkarttı.
I'm almost tempted to go with you, Herbert, but I'm late in New York.
Seninle gelmemek için kendimi zor tutuyorum Herbert ama New York'a gecikiyorum.
I'm tempted.
Yine de eğlenceli.
He's tempted, used, ruined and thrown aside, as he will you too.
O cazipti, kullandı, mahvetti ve ir kenara attı, tıpkı sana yapacağı gibi.
Al, honey, tell me something were you ever tempted by that woman? You know, even a little bit?
Al, hayatım, söylesene o kadın biraz olsun aklını çeldi mi?
But I'm severely tempted to do it.
Ama her zaman nefsime hakim olabilirim.
- I'm listed. - I'm tempted.
- Listene mi eklendim?
I was afraid, terribly afraid, but I was tempted.
Korkmuştum fena korkmuştum ama baştan çıkarılmıştım.
I was so tempted... and so afraid.
Öyle baştan çıkarılmış ve öyle korkmuştum ki.
Because no one would be tempted... to cannibalize my shriveled carcass.
- Çünkü büzüşmüş vücudum yamyamlara çekici gelmezdi.
I never allowed myself to read the scroll, for fear I might someday be tempted to use the forbidden knowledge.
Talimatları okumak için kendimde o gücü bir türlü bulamadım, belki de o güç bana cazip gelebilir diye korktum Halbuki o yasaklanmış bilgiydi.
This time I am sorely tempted to do the job myself.
Bu defa bu işi kendim halletmek için fena halde istekliyim.
You're gonna be tempted to spend all your money on the first girl but don't do it.
Bak oğlum, bütün paranı ilk kıza harcamak isteyeceksin ama harcama.
They never knew what it meant to be tempted, but you did.
Ama baştan çıkmanın ne demek olduğunu hiç bilmiyorlardı. Ama sen biliyordun.
And I know you guys might feel a little tempted to have some fun with that fuckin'... Hey!
Güzel bir bebekle oynamak isteyeceğinizi biliyorum ama...
Is that why you're tempted to take him on?
Onu bu yüzden mi savunmak istiyorsun?
I never tempted her with word too large.
Asla süslü sözlerle aklını başından almaya çalışmadım.
You were tempted to say that to me... but you kept yourself calm and in control, didn't you?
Bunu söylemek istedin ancak kendine hakim oldun, değil mi?
Thinking of all these benefits, I'm tempted to plead guilt, which I'm not.
Bütün bu iyi yanları göz önünde bulundurarak,... suçlu olmadığım halde, suçu üstlenmek istiyorum.
- Are you tempted to, like... wanna fool around with the bodies?
- Şeye eğilimli misiniz, yani... cesetlerle cinsel ilişkiye girmeye?
I'm tempted, mainly to keep Bulldog from alienating the Asian-American community.
- Aslında niyetliyim. Bulldog'un Asya-Amerikan toplumunu aşağılamasına engel olmalıyım.
I'm really tempted.
Çok canım istiyor.
I'm very tempted by another woman.
Başka bir kadınla olmak istiyorum.
I'm half-tempted to take them to Bajor and press charges.
Açıkçası, onları Bajor'a götürmek ve suçlamak konusunda niyetliyim.
- Olive, I'm very tempted.
- Olive, aklım hep sende.
I doubt that Aramis will be tempted, as you say.
Aramis'in macera için buna girişeceğini ben de sanmam.
If she notices these sweets she'll be tempted to break her f! ast.
Eğer bu tatlıları görürse, orucunu bozabilir.
At the last stop they warned me against traveling at night... and tried to frighten me about a forest... but that only tempted me.
Son durak da beni gece yolculuk yapmamam için uyardılar ve beni bir ormandan korkutmaya çalıştılar ama bu sadece beni kışkırttı.
But don't tell me you're not tempted.
Bana etkilenmediğinizi söylemeyin.
- I can see how a man might be tempted.
- Bir adam nasıl kışkırtılır, bilirim.
I was tempted... by you.
Baştan çıkmıştım.
Take the keys to the handcuffs out of my back pocket so I'm not tempted.
- Evet, Arka cebimden kelepçenin anahtarını çıkarmanı istiyorum ki, ayartılmayayım.
I was so tempted to steal some of these pictures from the book- - a terrible urge.
Kitaptaki bazı resimleri çalmayı o kadar isterdim ki. Berbat bir arzu.
Well, what my baby-sitter used to do to me, to make sure I'd stay in bed, not be tempted to get up, was she'd take some of this vapour rub ointment...
Bebek bakıcım yataktan çıkmayayım diye bana şöyle yapardı.
To be tempted.
Ayartıcı olmak.
If Howell were alive, I might be tempted.
Howell hayatta olsa, aklım çelinebilirdi.
I was tempted to put vodka in your cran-orange.
Portakal-kızılcığına vodka katacaktım az daha.
He is not easily be tempted.
O kolayca baştan çıkarılamaz.
Tempted, but the truth is discovered
Ne?