Ten o'clock translate Turkish
452 parallel translation
At ten o'clock tomorrow night I shall kill you.
Yarın gece 10'da, seni öldüreceğim.
He threatened to kill me at ten o'clock tonight.
Beni bu gece 10'da öldüreceğini söyledi.
He's threatened to murder Dr Kemp at ten o'clock.
Saat 10'da, Dr. Kemp'i öldüreceğini söylemiş.
He'll probably be waiting to break in at ten o'clock.
Muhtemelen saat 10'da, içeri girmeyi bekliyor olacaktır.
Ten o'clock!
Saat 10!
Ten o'clock he wanted to murder me.
Saat 10'da beni öldürecek.
It's ten o'clock.
Saat 10.
I've had a cold and uncomfortable journey just to keep my promise at ten o'clock.
Saat 10 ile ilgili sözümü tutabilmek için, soğuk ve çileli bir yolculuk yaptım.
If you wish to visit with Mr Bis-on-ay, come round some morning, say about ten o'clock.
Eğer Bay Bissonette'i ziyaret etmek isterseniz, herhangi bir sabah 10 gibi gelin.
Ten o'clock, my lord.
Saat 10, Lordum.
- Ten o'clock, my lord.
- Saat 10, Lordum.
Ten o'clock on the dot.
Saat tam on.
Ten o'clock?
Saat 10 mu?
Ten o'clock now.
Şimdi saat on.
Hostilities cease at ten o'clock, and it's nearly that now.
Savaş saat 10'da sona ermiş. Artık neredeyse sona geldik.
About ten o'clock last night
Dün gece saat 10 civarı şeyde oturuyordum, li...
Ten o'clock...
Saat on.
Polly, I'll meet you in the Ferry Building downstairs at ten o'clock.
Seni saat 10 : 00'da feribot iskelesinin alt katında karşılayacağım.
Last night, about ten o'clock.
Dün gece, saat 10 sularından beri.
If you start now, you could make it by ten o'clock easy.
Şimdi başlarsanız saat onda orda olursunuz.
- Lf you accept I'll return at ten o'clock that evening.
- Kabul ederseniz aynı gece saat 10'da geri döneceğim.
We have to be at Holloway not later than four o'clock. Otherwise, it is difficult to obtain admission.
Saat 4'ten önce Holloway'de olmalıyız yoksa işimizi yetiştiremeyiz.
Ten o'clock!
- Saat 10 oldu.
Good gracious, it's ten o'clock!
İyi gösteri. Saat 10 oldu, "uykuş vakti".
Alter course at ten o'clock.
Saat 10 : 00'da rotayı değiştir.
It's ten o'clock Saturday morning and I want my money.
Cumartesi günü saat daha 10 ve ben paramı istiyorum.
- Ten o'clock.
- Saat 10da.
Opens at ten o'clock.
Saat 10'da açılıyor.
- At ten minutes past nine o'clock?
- Dokuzu on geçe?
- About ten o'clock, I think, sir.
- Sanırım saat on civarı, efendim.
Ten o'clock at the solicitor's?
Saat 10'da avukatın bürosunda?
I gotta get up for ten o'clock mass tomorrow.
Yarın ayin için 10'da kalkmam lazım.
Ten o'clock.
Saat 10'da.
Ten o'clock came and it went, and 11 o'clock.
Saat 10 : 00'u geçti, neredeyse 11 : 00 olacak.
Five : he arrived home at about ten o'clock.
Beş : çocuk eve saat on gibi geldi.
X-ray tomorrow at ten o'clock.
Röntgen yarın 10 : 00'da.
The usher has been waiting for you since 3 o'clock
Teşrifatçı saat 3'ten beridir seni bekliyordu!
I order you to show cause tomorrow morning at ten o'clock why you should not be held in contempt of court.
Albay Drummond, yarın sabah 10 : 00'da mahkemeye saygısızlıktan neden suçlanmamanız gerektiğini açıklamanızı emrediyorum.
Court is adjourned until ten o'clock tomorrow morning.
Yarın sabah 10'a kadar oturuma ara verilmiştir.
Mo ten o'clock bees have stung you?
Hepsi bu mu?
It's ten o'clock, Commander.
Saat 10, Komutan.
They're under the... Ten of them at six o'clock.
Onlar... 10'u, 6 : 00 istikametinde.
Party of four. Ten o'clock?
Dört kişilik grup. 10.00'da mı?
I will be waiting for you in the park at ten o'clock
Parkta saat 10'da seni bekliyor olacağım.
That blip up there at ten o'clock.
Saat 10 meridyenindeki yanıp sönen ışık.
My friend and, in this case, patron and producer Mr Alexander Meyerheim arrives in Paris from Cannes at ten o'clock on...
Dostum ve koruyucum ve yapımcım Bay Alexander Meyerheim
British planes will hit the yard at Vaires tomorrow morning at ten o'clock.
İngiliz uçakları yarın sabah saat 10'da Vaires'yi vuracaklar.
The planes will bomb at exactly ten o'clock.
Uçaklar saat tam 10'da bombalayacaklar.
I wonder where he'll be at ten o'clock.
Saat 10'da nerede olacak merak ediyorum.
It's after ten o'clock!
Saat 10'u geçmiş!
It's after ten o'clock. I won't have it.
Saat 10'dan sonra ses olmayacak.