Tener translate Turkish
12 parallel translation
Algun día voy a tener mi propio negocio.
- Bir gün ben de kendi işimi kuracağım.
I think we can conclude, that our Mr. Lucas spent the day getting shot, being treated like a dog... having to baby-sit... and wishing he had spent one more day in prison.
Sanırım, Bay Lucas, gününü vurulmakla, köpek yerine konulmakla, çocuk bakıcılığı yapmakla ve çoğunlukla da hapishanede bir gün daha fazla kalmayı dilemekle geçirdiği sonucuna varabiliriz. Tener.
Y se casan con una portera para tener casa gratis.
Kanun düzenleyicilerdir. Resmi görevlilerdir.
No tiene que tener miedo
Korkmanıza gerek yok.
Give me a tener for that.
- Şunlara bir onluk versene.
De todas aquellas mujeres que estaban embarazadas... les permitieron tener a sus hijos... para una vez que nacieran, sacarselos.
Tüm hamile kadınlara cezaevinde doğum yapmaları için izin verildi. Böylece, onlar öldükten sonra çocukları çalabileceklerdi.
It wont hurt him
Algo hay que tener en la sangre.
Podemos tener picante, por favor?
Biber alabilir miyiz, lütfen?
It's not every day You get a hit on a top-tener.
Her zaman ilk 10'dan birini yakalayamıyoruz.
Remember tener?
"Tener" i hatırlıyor musun?
A y, tener que cuidar perra ahora.
Bir köpek bakıcılığım eksikti!
Nos gusta tener opciones.
Seçeneklerimizin fazla olmasını severiz.