That's all i wanted to know translate Turkish
132 parallel translation
That's all I wanted to know.
Sadece bunu bilmek istiyordum.
- That's all I wanted to know.
- Tek bilmek istediğim buydu.
That's all I wanted to know.
- Sağ ol. Bilmek istediklerimi söyledin.
That's all I wanted to know.
Tüm bilmek istediğim buydu.
That's all I wanted to know.
Bu bana yeter.
That's all I wanted to know.
- Tek bilmek istediğim bu.
Well, that's all I wanted to know.
Pekala, tüm bilmek istediğim buydu. Teşekkürler.
That's all I wanted to know.
Tek bilmek istediğim buydu.
Anyhow, that's all I wanted to know.
Her neyse, ben bunu öğrenmek istedim.
That's all I wanted to know.
Sahi mi?
- That's all I wanted to know. Thanks.
- Tek bilmek istediğim buydu, sağ olun bayım.
Lepic, that's all I wanted to know.
Bilmek istediğim de buydu Lepic.
That's all I wanted to know.
Bilmek istediğim de buydu.
That's all I wanted to know.
Bilmek istediğim buydu.
- [Door Closes] - I see. Well, that's all I wanted to know.
Anlıyorum.
All right, that's all I wanted to know.
Pekâlâ, bilmek istediğim her şey buydu.
I just didn't feel like telling you what you wanted to know, that's all.
Sadece öğrenmek istediğin şeyleri anlatmak içimden gelmedi, hepsi bu.
I just wanted to know why, that's all.
Sadece sebebini bilmek istedim, hepsi bu.
Ezra, what my husband means is that... well, we're just kind of worried about you, that's all... and, well, we thought it would be nice... if you could meet someone... and I'd be glad to introduce you if you wanted... you know, someone nice who could be... a companion for you, that's all.
Ezra, kocamın sana anlatmak istediği şu... senin gibi nazik biri için... endişelerimiz var... Belkide birileriyle görüşmek istersen... ben seni birileriyle tanıştırmaktan memnun olurum... bilirsin nazik biri kimbilir... belkide sana yoldaş olur.
- I just wanted to know, that's all.
- Sadece bilmek istedim, hepsi bu.
That's all I wanted to know.
Bütün bilmek istediğim buydu.
That's all I wanted to know.
Hepsi bu kadar.
That's all I wanted to know, Oliver.
Tüm bilmek istediğim de buydu, Oliver.
That's all I wanted to know thank you.
Benim öğrenmek istediğim de buydu zaten! Teşekkürler.
I just was asking you a question, sir, that's all I wanted to know, to see your feelings about it. "
Size sadece bir soru sordum efendim, tüm bilmek istediğim bunu gördüğünüzde neler hissettiğinizdir. "
That's all I wanted to know.
Teşekkür ederim, tüm bilmek istediğim buydu.
I just wanted you to know that, uh... Josh is all right. I mean, he's OK and everything.
Sadece bilmenizi istedim ki Josh iyi, birşeyi yok yani.
Well, that's all I wanted to know.
Benim için önemli olan tek şey bu.
I know how much that means to you, Data but at the same time, by telling her you're robbing her of the one thing you've wanted all your life... to be human.
Bunun senin için ne kadar önemli olduğunu biliyorum Data. Ancak aynı zamanda, ona söyleyerek tüm hayatın boyunca istediğin şeyi ondan almış olacaksın. İnsan olmak.
That's all I wanted to know.
Duymak istediğim buydu.
That's all I wanted to know.
Tüm bilmek istediğim de buydu zaten.
I wanted you to know, that's all.
Bilmeni istedim, o kadar.
That's all I wanted to know. This fight wasn't necessary.
Tüm öğrenmek istediğim buydu, boş yere kavga ettik.
Sir, I just wanted to let you know this is not a rubber-stamp situation, that's all.
Efendim, bunun sadece bir mühürlük iş olmadığını bilmenizi istedim.
All I know is they wanted me to hire some people... to bodyguard the incoming shipment, and that's all I know.
Bildiğim şey, beni birkaç kişi aradı istedikleri şey de, bir nakliye için koruma, bildiğim bu.
- That's all I wanted to know.
- Bilmek istediğim buydu. - İyi.
I just wanted to state for the record that we all know how lame it is... that you had to explain where the library is as if we were a gaggle of morons... but despite the assignment, you run an exceptional meeting.
Şunu söylemek istiyorum ki sanki bir grup geri zekâymışız gibi kütüphanenin yerini filan söylemek zorunda kalmanızın çok sıkıcı olduğunu hepimiz biliyoruz ama bu göreve rağmen, toplantıyı müthiş idare etiniz. Haberiniz olsun.
Look, man, I swear to God, he just wanted to know how I heard about the place, that's all.
Yemin ederim sadece orayı nasıl öğrendiğimi sordu.
That's all I wanted to know.
İşine dönebilirsin Berta. - Tamam.
I know that Dylan wanted our little ambassador friend to be confined to Command, but, I think he's seen all there is to see here.
Dylan'ın komuta merkezindekileri görmesi için kğçğk elçimize izin verdiğini biliyorum, ama, bence burada görebileceklerini gördü.
I know it's silly but I just wanted to see with my own eyes that Pop's all put together right.
Saçma, biliyorum ama iyice birleştirildiğini kendi gözlerimle görmek istedim.
I just wanted to let you know that's where I'm gonna be, in case you want to get in touch, all right?
Benimle konuşmak istersen orada olacağımı bilmeni isterim, tamam mı?
I mean, I wanted to thank you, first of all for getting me an agent, because I have my first job, tomorrow and... y'know, that's really nice of you, so, thank you for that and... y'know, I didn't mean to do anything
Çünkü yarın ilk gösterime çıkıyorum ve benim için yaptığın şey çok hoş. Sana bunun için teşekkür ederim.
I just wanted to know how you would react, that's all.
Sadece nasıl tepki göstereceğini bilmek istedim, hepsi bu.
Lizzie, seeing as we're roomies and we're gonna be spending time together, I wanted to let you know I understand you want to put all that embarrassing stuff behind you and just move on and have a fresh start.
Lizzie, oda arkadaşı olduğumuz ve birlikte zaman geçireceğimiz için, bilmeni istiyorum ki tüm bu sıkıcı şeyleri geride bırakıp yeni bir başlangıç yapmak istemeni anlıyorum.
That's why you wanted to know what I was doing all day.
Bu yüzden bütün gün ne yaptığımı sordunuz.
That's all I wanted to know.
Bilmek istediğim her şeyi öğrendim...
That's all I wanted to fucking know!
- Tek bilmek istediğim bu...
Now I'm free to do all those things I ever wanted to do, things that I know I was destined to do, like we talked about, Helen.
Artık, yapmak istediğim şeyleri yapmak için özgürüm. Kaderime yazılmış şeyleri önceden konuştuğumuz gibi Helen.
Thank you, that's all I wanted to know.
Teşekkür ederim, öğrenmek istediğim buydu.
That's all i wanted to tell you, before... before my mind goes... because... i don't know if it will be good again.
Sana tüm söylemek istediğim bu, şeyden önce... aklım gitmeden önce... çünkü... tekrar iyi olup olmayacağını bilmiyorum.