That's all right translate Turkish
14,119 parallel translation
That's all-That's all on Youtube though right.
Bunların hepsi YouTube'dan, değil mi?
That's what you're all about, right?
Amacın bu değil mi?
That's all I got to say right now.
Söyleyebilecceklerim bu kadar.
All right, that's it. Butt in bed, now.
Tamam bu kadarı yeter, şimdi yatma vakti.
All right, well, come talk to me in two months when your pussy's eating your leg. Shower's that way.
Hele bir amın kaşınmaya başlasın ben o zaman görürüm seni.
Hey, hey, that's because they weren't the cops, all right?
Çünkü bu... Hey, hey, çünkü Onlar polis değildi, tamam mı?
All right, that's enough jail talk.
Hapisten konuşmayalım artık.
All right, that's dope, but it's still not a trending topic on Twitter, okay?
Pekâlâ, bu uyuşturucu, ama yine de heyecanla ilgili önemli bir konu değil, tamam mı?
All right, that's true, John, and it might be fitting.
Peki John, bu doğru. Bu uygun olabilir.
No, that's all right.
Hayır, böyle iyiyiz.
Well, with all due respect, I don't think that you played your cards quite right last time.
Saygısızlık etmek istemem, ama geçen sefer kozları doğru oynamadığınızı düşünüyorum.
Your boss is probably outside that door right now listening to you guys fail all over the upholstery.
Muhtemelen patronun şu anda kapının dışında sizin tüm döşemelik üstünde başarısızlığınızı dinliyordur.
Your memory's shot to hell with all that liquor, you know that, right?
Fazla alkol hafızayı mahveder bunu biliyorsun değil mi?
If that's all right with you. All right.
- Eğer senin için uygunsa.
Okay, well, that's all right, she's probably...
Belki de acemi herhalde...
That way you can move on from this like it never happened, all right?
Bu gece hiç yaşanmamış gibi hayatına devam edebilirsin.
All right, that's written on a wall.
Pekala, bu bir duvara yazılmış.
- That's all right.
- Pekala.
All right, that's it.
Tamam, işte bu.
All right, that's fucking enough.
Yeter lan.
- Well, that's all right.
- Neyse, sorun değil.
So it's all right to fool around in the back seat with a country boy, but as soon as summer camp's over, rich girls go home to their rich boyfriends, is that it?
Yani cepteki köylü çocuğuyla zaman harcamanda sıkıntı yok ama kamp biter bitmez zengin kızlar zengin erkeklerinin evine dönerler, değil mi?
That's all right.
Tamam ya.
All right, that's good. That's good.
Güzel, fena değil.
Yeah, all right, that's good.
- Peki, böyle mi? - Evet.
That's right, and they're all struggling, too.
Bu doğru ama onlarda sorunlar yaşıyor.
Look, that's my boys coming, all right'?
Bak, bu benim çocuklar geliyor, tamam mı?
- That's what we do, all right?
- Yaptığımız şey bu, tamam mı
That's all right.
Sorun değil.
That's all right, Sergeant Meadow.
Sorun değil, Komiser Meadow.
All right, Lee, Lee, that's enough.
- Pekala. Lee, Lee, Lee. Yeter artık.
It's hard to have perspective right now, but... one day you'll look back on all of this and you'll see that it's all okay.
Şu anda farklı bir açıdan bakmak çok güç ama bir gün tüm bunlara dönüp bakacaksın ve hepsinin iyi olduğunu göreceksin.
And that's what it's all about, right?
Ve hepsi de öyle, değil mi?
That's Mr. Banana Beak to you, Fuzzy, and right now we are all in very real danger.
Ona Bay Muz Gaga demen lazım, Fuzzy ve şu an hepimiz büyük bir tehlikeyle karşı karşıyayız.
All right, that's it.
Pekâlâ, buraya kadar.
All right, none of the best stuff, dude, but I had tons of great ideas that I still don't even know why you didn't use them.
Pekâlâ, en iyi kısımların hiçbirini ama bir sürü güzel fikrim vardı ve neden kullanmadın hâlâ anlamıyorum.
I was trying to send a message, and that was a dick move on my part, all right?
Bir mesaj yollamaya çalışıyordum ve o yaptığım çok hıyarca bir şeydi, tamam mı?
All right, so you weren't involved, let's go with that.
Demek bir ilgin yok, ona göre konuşalım.
All right, that's it.
Pekâlâ, bu kadar.
All right. That's it.
Hepsi bu kadar.
- That's perfectly all right.
- Bu hiç dert değil.
- That's all right.
- Sorun değil.
- You know that, right? That's all right, I know...
Önemli değil, biliyorum Bunu biliyorum.
All right, man, that's enough, okay?
Tamam, bu kadarı yeter artık.
Maybe we could go sit somewhere and talk, if that's all right.
Sorun olmayacaksa bir yerlere oturup konuşabiliriz belki.
That's all I have for you right now.
Şimdilik söyleyeceklerimiz bu kadar.
Well, I can have that to you first thing tomorrow, if that's all right.
Yarın ilk iş bunu size verebilirim, sorun olmayacaksa.
That's all right.
İşte böyle.
That's all right.
Önemli değil.
All right, now let's check that panty line.
Tamam, şimdi de külodunu düzeltelim.
All right, everybody. That's 15 minutes for intermission.
- Pekâlâ millet, 2. perdeye son 15 dakika.
that's all right then 22
that's all 8171
that's all i got 169
that's all for now 108
that's all i wanted to say 33
that's all that matters 302
that's all i want 130
that's all i can say 75
that's all i have to say 53
that's all i need 222
that's all 8171
that's all i got 169
that's all for now 108
that's all i wanted to say 33
that's all that matters 302
that's all i want 130
that's all i can say 75
that's all i have to say 53
that's all i need 222