That's all we got translate Turkish
703 parallel translation
That's clever well, all i can say is... the first thing we got to do is to find out who saw somebody, apart from druce, anywhere near there at half-past one that morning.
- Çok zekice. Söyleyebileceğim tek şey şu : Yapmamız gereken ilk şey sabahın bir buçuğunda Druce dışında birini kimin gördüğünü bulmak.
He's got a set-up, that's all, and we gotta wait.
Bir planı var, hepsi bu ve biz de beklemek zorundayız.
We've got this house, a few odds and ends, and that's about all.
Bu ev ve bir kaç ıvır zıvırımız var, hepsi bu.
- That's all we've got
- Elimizdekilerin hepsi bu.
" I reckon that's so'cause we got all our training
"Ben de öyle sanıyorum..." "... çünkü tüm eğitimimizi aldık... "
We've got to, but it's tough to waste all that time.
Buna mecburuz, ama bunca zaman harcamak da çok kötü.
Match that with all the film we've got on the Christopher case - the Vadja house, Dietrich's office, the gown shop.
Onu Christopher vakasï, Vadja'nïn evi, Dietrich'in ofisi... ... ve konfeksiyon magazasï filmi ile eslestir.
And that's all we got to say.
Söylemek istediğimiz şey bu.
We've just got to get used to it, that's all.
Sadece buna alışmalıyız, hepsi o.
Seems back home, they've got an idea this here is one great big picnic, that all we do is swing in hammocks with blonde Fräuleins, swap cigarettes for castles on the Rhine and soak our feet in sparkling Mosel.
Anlaşılan eve şu düşünceyle dönecekler : Burası büyük bir piknik alanı bütün yaptığımız sarışın Alman kadınlarıyla salıncaklarda sallanmak sigara karşılığı Ren üzerindeki şatoları takas edip Mosel ırmağına ayaklarımızı daldırmak.
That's what we all wanted, but it kind of got out of hand.
Hepimizin istediği bu ancak bir şekilde kontrolden çıktı artık.
That's all we've got.
- Hepsi bu. - Tamam.
That's all we got.
Bildiğimiz bu kadar.
That's all we've got.
Elimizde sadece o var.
Stephen here got himself a game leg, but we all made it... and I suppose that's the main thing.
Stephen için bir bacağa mal oldu ama hepimiz başardık. - Ve bence önemli olanda bu.
We've got nothing that's all gone.
Bizim elimizde bir şey yok ki.
No, Mrs. Mims, we've got until your father gets here tomorrow, that's all.
Hayır, bayan, babanız yarın gelene kadar burdan kaçmamız gerekiyor. Hepsi bu.
We got a mule and that's all.
Bizim katırımızdan başka şeyimiz yok.
The body's nice and fresh... and we got evidence that shows as he died all neat and tidy-like... according to the law.
Ceset, güzel ve taze... ve kanunlara göre düzgün ve muntazam öldüğüne dair kanıtımız da var.
As far as I can see that's all we've got.
Gördüğüm kadarıyla hepimizin elinde olan şey de bu zaten.
Aside from all that. If we've got any chance it's going to be from working together.
Eğer az da olsa bir şansımız varsa bu birlikte olmamıza bağlı.
Today is the 8th. We got 10 days, that's all.
Bugün ayın 8'i. 10 günümüz kaldı.
We got four days, that's all.
Kaldı 4 gün.
If we're gonna get rid of Gant and stop these killings... we've just got to find some other way, that's all.
Gant'i bir şekilde durdurmalıyız. başka bir yol bulmalıyız. Sözlerimin hepsi bu kadar.
- Yes, that's all we've got to ship.
Bu kez göndereclerimiz bu kadar.
If that's all you got, that's all we got left.
Üstünde o kadar varsa o kadar kalmış demektir.
That's all the money we got in this world.
Bu para bizim tüm paramızdı.
No, we've just got to keep trying, that's all.
Hayır, yalnızca denemeye devam etmeliyiz.
Maybe we gonna sit in the hot seat all right, but I got relatives that can use ten G's pretty well.
Elektrikli sandalyeye oturmak istiyor olabiliriz, ama on binliğe ihtiyacı olan akrabalarım var. Bir daha...
But that's all the time we've got to find out whether he's coming or not.
Ama o gelsin ya da gelmesin, biz herzaman hazır olmalıyız.
And when we've done the nest and we've got the ransom money and it's all over the front pages that's when it will all come true for us, Billy.
Geri kalan şeyleri halledip fidyeyi aldığımızda ve her şey gazetelerin birinci sayfasına yansıdığında tüm istediklerimiz gerçekleşmiş olacak Billy.
We just got used to each other, that's all.
Sadece birbirimize alıştık. Hepsi bu.
That's all we got.
Elimizdeki sadece bu.
And so all we've got to do now is to figure out a way to persuade him that he's a Great Dane.
O zaman şu anda yapmamız gereken tek şey onu Büyük Danua olduğuna ikna edecek bir yol bulmak.
We got one that's got all of it.
Bir tane de müebbet.
Even if we catch them, that's all we've got.
Onları yakalasak bile elimizde bir şey yok.
That's all we've got.
Bir tek bu var.
No, we just got married too quick, that's all.
- Jake... Hayır, çok çabuk evlendik, hepsi bu.
All we have to do is look at him to understand it's impossible a man like him could have got mixed up with that son of a bitch.
Yapmamız gereken, onun gibi bir adamın.. o piç kurusu ile birlikte iş çevirebileceğinin.. mümkün olup olmadığını anlamak için ona bir göz atmak.
But if that's all we got, we're in good shape.
Tek sorun buysa durumumuz fena değil.
And that's how we got all our equipment.
İşte tüm bu malzemeler böyle alındı.
Now we've got to sleep, and that's all.
Şimdi, uyumamız gerek, hepsi bu.
That's all we've got!
Bu tek yapabileceğimiz!
On top of all that we got an order for Heydrich's special train
Bütün bunlara ek olarak Heydrich'in özel treni için de emirlerimiz var.
But that's all we got left to save us.
- Fakat hayatta kalmamızı sağlayacaklar.
Well, enjoy the view, that's all we've got.
Görüntünün tadını çıkar. Bütün elimizdeki bu.
We got drunk, had a fight... and that's all.
Sarhoş olduk, kavga ettik... ve hepsi bu.
Now we're doing all that's possible but this bandit Dolman, he's got a lot of men.
Biz mümkün olan herşey yapıyoruz Fakat bu haydut Dolmanın çok adamı var...
- That's all we've got.
- Elimizdeki tek şey, bu.
Hey, that's all I got, and we're cutting back, too.
Elimde sadece bu var ve kısıntı yapıyoruz.
He's the only proof we've got that this all happened.
Tüm bu olanlarla ilgili tek kanıtımız o.
that's all 8171
that's all i got 169
that's all for now 108
that's all i wanted to say 33
that's all that matters 302
that's all i want 130
that's all right 2318
that's all i have to say 53
that's all it takes 78
that's all i can say 75
that's all i got 169
that's all for now 108
that's all i wanted to say 33
that's all that matters 302
that's all i want 130
that's all right 2318
that's all i have to say 53
that's all it takes 78
that's all i can say 75